Damla Kumul / Astrolog-Araştırmacı-Yazar- Sanatçı
Köşe Yazarı
Damla Kumul / Astrolog-Araştırmacı-Yazar- Sanatçı
 

Sesin Politikası

“İktidar yalnızca disiplin etmez; neyin duyulacağını, neyin sessiz kalacağını da belirler.” - Foucault, Gözetim ve Ceza (1975) “Kültür, bir bastırma ekonomisidir; her melodi, bastırılan bir gürültünün anısıdır.” - Adorno, Müzik Sosyolojisi (1949) İnsan dünyaya bir çığlıkla gelir; ilk politik jestimiz, varoluşumuzu titreşimle ilan etmektir. Henüz sözcükler yokken bile, sesleri ayırt eder zihnimiz. Nörobilimsel veriler, bebeklerin altıncı aydan sonra kendi dillerinin fonetik ayrımlarını tanımaya başladığını gösterir (1). Bu, yalnızca dilsel değil, kültürel bir seçiciliğin başlangıcıdır: insan, anlamdan önce ayrım yapmayı öğrenir. Dolayısıyla insan, konuşmayı öğrenmeden önce bile, hangi seslerin “bizden”, hangilerinin “öteki” olduğunu ayırt etmeye başlar. Bu farkındalık masum değildir. Çünkü her şey gibi, duyma eyleminin kendisi bile politik bir eylemdir. Bir toplumun “neye kulak verdiği”, onun iktidar yapısını açığa çıkarır. Foucault’nun disiplin ve normallik kavramları ses ve müzikte de işler: ses, denetlenir; duyu, eğitilir. Dinlemek, seçmektir; seçmek, dışlamaktır; dışlamak, sınırlamak ve sınırlamak hayat yolumuzu kısıtlar ile çizmektir. Tarih boyunca her iktidar, duyular için bir normlar sistemi kurmuştur. Hangi sesin “müzik”, hangisinin “gürültü” olduğunu belirleyen bir denetim ağı...(2) Foucault’nun “mikro-iktidar” kavramı burada somutlaşır: duyular, disiplinin sessiz aygıtlarıdır. Dolayısı ile normalleştirilen ve doğru olduğu dayatılan müziğin estetiği, aslında bir politik ekonomidir. İktidarlar, belli frekanslara uyumlanmış kulaklar ile normu belirler; rahatsız eden tınılar “aşırılık” olarak damgalanır. Cinsiyet rolleri nasıl öğretiliyorsa, “uygun ses” de öğretilir: yumuşak kadın sesleri, otoriter erkek tonları, steril reklam müzikleri... Böylece dinleme alışkanlıkları, sınıfsal ve cinsiyet bazlı normlarla birleşir. Böylece müzik, yalnızca sanat değil, bir iktidar aracı hâline gelir. Ritmin düzeni, armoninin dengesi, melodinin tekrarı: bunlar toplumun aradığı itaat biçimlerinin işitsel izdüşümleridir. Kurduğumuz hayaller, dinlemeye alıştığımız seslerle birlikte biçimlenir. Her ritim bir döngü, her döngü bir denetimdir. Duyusal alışkanlık, politik uyumun en sessiz biçimidir. Toplumun huzursuzluktan korkusu, müziğin huzursuzlukla ilişkisini belirler. Metal, hip-hop veya deneysel sesler genellikle kaotik ya da “fazla gürültülü” olarak damgalanır. Oysa bu türler, düzenin dayattığı sessizlikle savaşır; rahatsızlığın estetiğini icra eder. Ne var ki, kapitalist sistem bu isyanı da hızla ticarileştirir; huzursuzluğu bir “sound” haline getirip piyasaya sunar. Böylece isyan bile biçimlendirilir, tek tipleştirilir, duyusal bir pazarlama diline indirgenir.
Ekleme Tarihi: 25 Ekim 2025 -Cumartesi

Sesin Politikası

“İktidar yalnızca disiplin etmez; neyin duyulacağını, neyin sessiz kalacağını da belirler.”

- Foucault, Gözetim ve Ceza (1975)

“Kültür, bir bastırma ekonomisidir; her melodi, bastırılan bir gürültünün anısıdır.”

- Adorno, Müzik Sosyolojisi (1949)

İnsan dünyaya bir çığlıkla gelir; ilk politik jestimiz, varoluşumuzu titreşimle ilan etmektir. Henüz sözcükler yokken bile, sesleri ayırt eder zihnimiz. Nörobilimsel veriler, bebeklerin altıncı aydan sonra kendi dillerinin fonetik ayrımlarını tanımaya başladığını gösterir (1). Bu, yalnızca dilsel değil, kültürel bir seçiciliğin başlangıcıdır: insan, anlamdan önce ayrım yapmayı öğrenir. Dolayısıyla insan, konuşmayı öğrenmeden önce bile, hangi seslerin “bizden”, hangilerinin “öteki” olduğunu ayırt etmeye başlar. Bu farkındalık masum değildir. Çünkü her şey gibi, duyma eyleminin kendisi bile politik bir eylemdir. Bir toplumun “neye kulak verdiği”, onun iktidar yapısını açığa çıkarır.

Foucault’nun disiplin ve normallik kavramları ses ve müzikte de işler: ses, denetlenir; duyu, eğitilir.

Dinlemek, seçmektir; seçmek, dışlamaktır; dışlamak, sınırlamak ve sınırlamak hayat yolumuzu kısıtlar ile çizmektir.

Tarih boyunca her iktidar, duyular için bir normlar sistemi kurmuştur. Hangi sesin “müzik”, hangisinin “gürültü” olduğunu belirleyen bir denetim ağı...(2)

Foucault’nun “mikro-iktidar” kavramı burada somutlaşır: duyular, disiplinin sessiz aygıtlarıdır.

Dolayısı ile normalleştirilen ve doğru olduğu dayatılan müziğin estetiği, aslında bir politik ekonomidir. İktidarlar, belli frekanslara uyumlanmış kulaklar ile normu belirler; rahatsız eden tınılar “aşırılık” olarak damgalanır. Cinsiyet rolleri nasıl öğretiliyorsa, “uygun ses” de öğretilir: yumuşak kadın sesleri, otoriter erkek tonları, steril reklam müzikleri... Böylece dinleme alışkanlıkları, sınıfsal ve cinsiyet bazlı normlarla birleşir.

Böylece müzik, yalnızca sanat değil, bir iktidar aracı hâline gelir.

Ritmin düzeni, armoninin dengesi, melodinin tekrarı: bunlar toplumun aradığı itaat biçimlerinin işitsel izdüşümleridir.

Kurduğumuz hayaller, dinlemeye alıştığımız seslerle birlikte biçimlenir.

Her ritim bir döngü, her döngü bir denetimdir. Duyusal alışkanlık, politik uyumun en sessiz biçimidir. Toplumun huzursuzluktan korkusu, müziğin huzursuzlukla ilişkisini belirler.

Metal, hip-hop veya deneysel sesler genellikle kaotik ya da “fazla gürültülü” olarak damgalanır. Oysa bu türler, düzenin dayattığı sessizlikle savaşır; rahatsızlığın estetiğini icra eder. Ne var ki, kapitalist sistem bu isyanı da hızla ticarileştirir; huzursuzluğu bir “sound” haline getirip piyasaya sunar.

Böylece isyan bile biçimlendirilir, tek tipleştirilir, duyusal bir pazarlama diline indirgenir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nevzat
(25.10.2025 09:41 - #4015)
Sayın Yazar, bu içerik dolu yazınız için teşekkürler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.