Damla Kumul / Astrolog-Araştırmacı-Yazar- Sanatçı
Köşe Yazarı
Damla Kumul / Astrolog-Araştırmacı-Yazar- Sanatçı
 

MODERN VAMPIRLER

“Vampir sadece gecenin yarattığı değildir. O, her çağda kılık değiştiren, başka adlarla var olan açlıktır.” Vampir figürü, tarih boyunca sadece korku edebiyatının bir unsuru değil, aynı zamanda insanlık tarihine sinmiş sömürü mekanizmalarının alegorik bir temsili olmuştur. Kana susayan bu yaratıklar, sadece bedensel değil, varoluşsal bir açlığı da simgelerler: Başkalarının hayat gücüne muhtaç olmak. Bu bağlamda vampirizm, enerji vampirliği ve modern kapitalist sömürgecilik; farklı ölçeklerde ama aynı ruhsal yapının tezahürleridir. Hepsi, başkasının emeğini, zamanını, ruhsal enerjisini ya da doğal kaynaklarını emerek kendi varlığını sürdürmeye çalışır. “Kan mı içiyorsun yoksa kanın mı içiliyor?” Klasik vampir, ölümsüzdür ama bu ölümsüzlük bir lanettir. O, yaşamı sürdürebilmek için sürekli olarak dışsal bir kaynağa, insan kanına muhtaçtır. Modern kapitalizm de benzer bir biçimde, kendi varlığını sürdürebilmek için sürekli büyüme ve tüketim döngüsüne bağlıdır. Kapitalist sistemin doyumsuzluğu, vampirin kan arzusuyla örtüşür. Karl Marx’ın meşhur ifadesiyle: “Sermaye, ölü emektir ve yalnızca yaşayan emeği emerek yaşamını sürdürebilir.” Bu cümle, modern vampirin adını açıkça koyar: Kapital. “Mikro Düzeyde Sömürü: ENERJİ VAMPİRLİĞİ” Enerji vampirliği, psikolojik ve toplumsal düzeyde kendini gösteren bir başka sömürü biçimidir. İnsanlararası ilişkilerde, narsisizm ve toksik bağlanmalar yoluyla bir bireyin diğerinin enerjisini emmesi, vampirizmin modern halidir. Kapitalist sistemde bireylerin sadece emekleri değil, dikkatleri ve duyguları da metalaştırılır. Sistem bireyin içsel boşluklarını hedef alarak onları sürekli tüketmeye, karşılaştırmaya ve varoluşsal bir yetersizlik duygusuna sürüklemeye yönlendirir. Bu yönüyle enerji vampirliği ile neoliberal sistemin psikopolitik yapısı örtüşür: Birey, hem fiziksel hem duygusal olarak sömürülür. “Kendine Yabancılaşan Açlık” Tıpkı vampirin aynada yansımasının olmaması gibi, modern birey de artık kendini göremez. Aynaya baktığında gördüğü, algoritma, dayatma ve toplumsal kalıpların şekillendirdiği bir maskedir. Bu da Heidegger’in “unutulmuş varlık” kavramıyla örtüşür: İnsan, artık kendi varlığının kaynağına yabancılaşmıştır.
Ekleme Tarihi: 15 Kasım 2025 -Cumartesi

MODERN VAMPIRLER

“Vampir sadece gecenin yarattığı değildir. O, her çağda kılık değiştiren, başka adlarla var olan açlıktır.”

Vampir figürü, tarih boyunca sadece korku edebiyatının bir unsuru değil, aynı zamanda insanlık tarihine sinmiş sömürü mekanizmalarının alegorik bir temsili olmuştur. Kana susayan bu yaratıklar, sadece bedensel değil, varoluşsal bir açlığı da simgelerler: Başkalarının hayat gücüne muhtaç olmak. Bu bağlamda vampirizm, enerji vampirliği ve modern kapitalist sömürgecilik; farklı ölçeklerde ama aynı ruhsal yapının tezahürleridir. Hepsi, başkasının emeğini, zamanını, ruhsal enerjisini ya da doğal kaynaklarını emerek kendi varlığını sürdürmeye çalışır.

“Kan mı içiyorsun yoksa kanın mı içiliyor?”

Klasik vampir, ölümsüzdür ama bu ölümsüzlük bir lanettir. O, yaşamı sürdürebilmek için sürekli olarak dışsal bir kaynağa, insan kanına muhtaçtır.

Modern kapitalizm de benzer bir biçimde, kendi varlığını sürdürebilmek için sürekli büyüme ve tüketim döngüsüne bağlıdır. Kapitalist sistemin doyumsuzluğu, vampirin kan arzusuyla örtüşür. Karl Marx’ın meşhur ifadesiyle: “Sermaye, ölü emektir ve yalnızca yaşayan emeği emerek yaşamını sürdürebilir.” Bu cümle, modern vampirin adını açıkça koyar: Kapital.

“Mikro Düzeyde Sömürü: ENERJİ VAMPİRLİĞİ”

Enerji vampirliği, psikolojik ve toplumsal düzeyde kendini gösteren bir başka sömürü biçimidir. İnsanlararası ilişkilerde, narsisizm ve toksik bağlanmalar yoluyla bir bireyin diğerinin enerjisini emmesi, vampirizmin modern halidir.

Kapitalist sistemde bireylerin sadece emekleri değil, dikkatleri ve duyguları da metalaştırılır. Sistem bireyin içsel boşluklarını hedef alarak onları sürekli tüketmeye, karşılaştırmaya ve varoluşsal bir yetersizlik duygusuna sürüklemeye yönlendirir. Bu yönüyle enerji vampirliği ile neoliberal sistemin psikopolitik yapısı örtüşür: Birey, hem fiziksel hem duygusal olarak sömürülür.

“Kendine Yabancılaşan Açlık”

Tıpkı vampirin aynada yansımasının olmaması gibi, modern birey de artık kendini göremez. Aynaya baktığında gördüğü, algoritma, dayatma ve toplumsal kalıpların şekillendirdiği bir maskedir. Bu da Heidegger’in “unutulmuş varlık” kavramıyla örtüşür: İnsan, artık kendi varlığının kaynağına yabancılaşmıştır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nevzat
(16.11.2025 20:44 - #4141)
Yalın ve isabetli bir analiz. Tebrikler Sayın Yazar
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.