Akrep burcu yeniden doğmak, aynaları kırıp yansımaların ötesine bakmak, acıyı şifaya; zehri ise ilaca dönüştürebilmekle alakalı okült bir burçtur. Yaşadığı acılardan farkındalık elde ederek krizi tecrübeye dönüştürür. Sabit bir su burcu olan akrebin duygu ve zihin akışı, bir buzun altından ilerleyen nehir gibidir. Sessiz fakat gücünü hissettiren bir doğa kaynağı. Akrep burcu, en derin ve en özdeki kaynağı arar; topraktan değerli madenler çıkarmaya çalışan bir işçi gibi kendi ruhunu kazır. Akrep, cevabı verilemeyen bir "Ne kadar derinleşebilirsin?" sorusudur. Sembolik olarak 3 mitolojik aşamadan geçer akrep: yılan, akrep ve kartal/Anka. Akrep burcunu daha iyi anlamak için bu arketipleri bilmek gereklidir. Yılan, zamanı geldiğinde yenilenmek için derisini değiştirir, yeniden canlanır. Akrep, sıkıştığında zehrini salar veya kendini ya da onu tehlikede bırakan rakibini sokar. Zehirleyerek öldürür. Öldüremediği zamanda ise yenilmiş olmanın gurursuzluğunu tatmaktansa kendi celladı olmayı seçer. Kartallar, yaşlandıkları zamanlarda, ya elden ayaktan düşüp ecellerini beklemektense, eski ihtişamını koruyup ölmeyi seçip intihar ederler, ya da daha güçlü olmak için kendi tüylerini yolup gagalarını parçalarlar. Bunun sonunda yeni gagaları ve tüyleri çıkar ve kendilerini acıya maruz kalmış olmak pahasına yenilerler, yeni bir hayat yaratırlar kendilerine. Umudun sembolü Anka ise, ruhun sarsılmaz inancının ateşini sembolize eder. O, küllerden bile hayat bulup yeniden doğar. Eskimiş bedeninden çıkan genç kıvılcımları ile yeniden doğarak, onu gören herkese her gecenin bir gündüzü olduğunu hatırlatır. Bu üç arketipte de ölüm ve transformasyon teması görürüz. Akrep sezonları da bizi Kasım ayının yoğun, soğuk ve ıssız enerjisi ile içimize dönüp bu transformasyona ortak olmaya davet eder. Kendinle ilgili dönüştürmen gereken neler var?