Cezaevinden bir mektup var. Küçük bir çocuk en samimi duyguları ile yazmış. İnsanın gönlünü ağlatan gözlerini yaşartan bir mektup.
«Sevgili Büyüğüm...
Arada bir bizleri yoklar hatırımızı sorar dertlerimize çareler arardınız .Uzun zamandır siz de uğramadınız. Benim tutukluluğum çok uzun sürdü. Hemen de hâkim amcanın önüne çıkartmıyorlar. Burada çektiklerime yanmam ama çıkınca da sabıkalı çocuk diyeceklerine çok sıkılıyorum. Bana elini uzatacak hiç bir kurum yok. Çünkü ben suçlu bir çocuğum. Siz bizimle yaptığınız bir konuşmanızda: «Hiç suç işlemeyen insan olmaz.» Demiştiniz... Ama ben dünyada suçumla kendimi yapyalnız görüyorum. Size yazdığım şiirlerimi yolluyorum...
Bu şiirler gibi başka yazılar da yazıyorum ama insan suçlu çocuk olunca her şeyi kabahat olur. Eğer sıkılmadan okursanız her zaman yazdıklarımı size göndereceğim.
ÖLMEK İSTİYORUM
Annem olsa, kucağında oturmak, Babamla beraber çarşıya çıkmak, Arada bir sokakta bisiklete binmek Dolaşmak istiyorum.
Pirzola pilav yemek
Üstüne gazoz içmek
Sonra da şaka yapıp
Gülmek istiyorum. Hikâyeler okumak Televizyon seyretmek,
Halıda yuvarlanıp,
Dinlenmek istiyorum.
O yok bu yok
Halim kötü gelecek yok.
Her şey kapkara cezaevinde
Ölmek istiyorum...
KİM GETİRECEK
Bu vatan benim de değilmiş sanki, Attılar buraya kimse aramaz.
İtilmiş kakılmış taşmıyım sanki.
Buraya kurtları atsan yaşamaz.
Bazan ümit edip gün bekliyorum.
Sonra da gün gelse nåpim diyorum İçimde bir yokluk yüreğim yanık, Olmuşuz bir kere ortada sanık.
Canım bir kızartma tavuk istiyor,
Sonra içimden bir ses aptalsın diyor. Üzeri kaymaklı tel kadayıfı,
Bazı bazı rüyalarıma giriyor.
Belki bir sabah ince bir yürek
Acıyıp her şeyler alıp gelecek
Ama böylesine harcanıp giden Çocukluğumu bana kim getirecek?
***
Her millette suçlu vardır. Ancak çocuk davasını gerektiği gibi benimseyememiş ülkelerde suçlu çocuklar gün geçtikçe çoğalır.
Böyle memleketlerde gönlü açık bir yargıç karşısında küçücük yüreği çarparak bekleyen perişan çocuğa:
-Suçlu ayağa kalk, derken içi titrer. Çünkü onun arkasında ayağa kalkması gereken koca bir memleketi görür gibi olur.
Hz. Peygamber: «Zayıfın hakkını kuvvetliden almayan hükümet nasıl kutlu olur? Demiştir.
Çocuk ve genç davası bir memleketin geleceğinin can damarlarıdır. Davaları sadece hırs ve benlik çemberinde kalmış idarecilerin ellerinde yönetilen ülkelerde,” Hak haklının değil de, hak kuvvetlinindir.” Şeklinde bir gelişme olur...
