Atiye Keskin (Kubanlı) - Yazar
Köşe Yazarı
Atiye Keskin (Kubanlı) - Yazar
 

ATATÜRK’TEN BURSA BELEDİYESİNE

ATATÜRK 1938 yıllarında Ocak ayının sonlarına doğru Bursa' yı ziyaret eder. Bursa'daki resmî ve özel bütün müesseseler bütün vatandaşlar büyük yakınlık gösterirler.  O zaman belediye reisi olan Neşet Kiper'e Bursa ve güzelliğinin korunması hususundaki fikirlerini söyler. Her semtteki tarihi yerlerin, yeşilliklerin, çınarların korunmasını ve şehrin gelişmesinde bu hususlara dikkat edilmesini şart koşar. Ayrılırken de Belediye Reisine aynen şu mesajı yollar. Bay; Neşet Kiper Belediye Reisi 2 Şubat 1938 Bu defa Bursa'yı ziyaretim münasebetyile Bursa'nın resmi ve hususi bütün teşekkülleri ve güzel şehrimizin bütün vatandaşları tarafından hakkımda izhar edilen sevgi ve saygıdan çok mütehassis oldum. Modern bir zihniyetle ve temiz bir konforla vücuda getirilen Çelik Palas'ta beni konuklayan Bursalıların yüksek misafirperverliklerinden çok mütehassis oldum. Burada Türk milletinin siyasi ve medeni yüksekliğini gösteren parlak deliller gördüm. Bundan dolayı tahassüs ve teşekkürlerimin sevgili Bursalılara iblağını rica ederim. Bursa kaplıcalarının büyük ve medeni ihtiyaçlarından birini karşılayan Çelik Palas Oteli'nin Bursa Belediyesi'nin de himmet ve muavenetiyle daha fazla inkişaf edebilmesini temin için, bu otelin ait olduğu şirketin (34,830 T.L.) değerindeki hissemi Belediye'ye terk ediyorum. Ayni zamanda Bursa Belediyesi'nin 1923 tarihinde bana hediye etmiş olduğu otel bahçesine muttasıl köşkü de bütün müştemilatı ile Belediye'ye hibe ettim. Bu köşk otelin bir aneksi olarak kullanılacak ve Bursa Belediyesi bu köşkün bedelini takdir ettirerek şirketten o miktar hisse senedi mubayaa edecektir.K. ATATÜRK O tarihten bu yana yıllar geçmiş, tabii güzellikleri dağa ve denize yakınlığı ile bulunmaz bir şehir olan Bursa perişanlıktan perişanlığa atlamıştır.  Plânsız düzensiz binalar, park yerlerini yeşil sahaları birer beton yığınına çevirmişlerdir. Atatürk'ün Belediye'ye gönderdiği vesikada söylediği gibi «Burada Türk milletinin siyasi ve medeni yüksekliğini gösteren parlak deliller gördüm.» Sözlerinden bir esinti bile kalmamış durumda... Her semtte dar aralıklar üzerine hiç bir genişleme olmadan büyük bloklar konulmuş. Mahallenin çocuklarının oynıyacağı bir arsa bile bırakılmamış. Şehirler, içinde yaşıyanların san'at ve medenî seviyelerinin görünüşleridir. Bir zamanlar Belgrad'ı gezen Türk gazetecileri şehrin kısa zamanda bu derece intizamla gelişmesine hayran kaldıklarını belirtirler. İlgililer «Biz bir kere plân yaptırdık, ondan sonra bu plânın dışında. bir elektrik direği bile diktirmedik.» Cevabını verirler. Halbuki bizde İstanbul'un bile belki yüze yakın plânı yapılmış, bu plânlar için yabancı mimarlara sular gibi paralar harcanmış. Ama neticede yine işler plânsız düzensiz olarak alabildiğine gelişmiştir. Shakespeare, «İnsan demek, şehir demektir." Sözleriyle insanların medeniyet seviyelerine göre şehirleri olabileceğini kastetmiştir. İslam bilgini Gazali der ki: «Akıl insanın tavırlarından bir tavır olur. O tavır insana mânevi bir göz açar. Insan onunla hislerinin idrâk edemiyeceği derinlikleri görür.» Ama aklı paraya köle olan bir bölük vardır ki,  şehirleri de şehirlerin geleceğini de böylesine perişan ederler. Kur'anı Kerim insanlık âlemine «Allah emânetleri yeterli kimselere vermenizi emrediyor.» Demiştir. Şüphesiz ki, en kıymetli emânet memleketimizdir. Memleketimizi böylesine kast ederek oturulmaz hale getiren ve kendi çıkarları uğruna harcıyanların kimlikleri ve millî vicdanları tetkike değer.      
Ekleme Tarihi: 29 Ocak 2025 - Çarşamba

ATATÜRK’TEN BURSA BELEDİYESİNE

ATATÜRK 1938 yıllarında Ocak ayının sonlarına doğru Bursa' yı ziyaret eder. Bursa'daki resmî ve özel bütün müesseseler bütün vatandaşlar büyük yakınlık gösterirler. 

O zaman belediye reisi olan Neşet Kiper'e Bursa ve güzelliğinin korunması hususundaki fikirlerini söyler. Her semtteki tarihi yerlerin, yeşilliklerin, çınarların korunmasını ve şehrin gelişmesinde bu hususlara dikkat edilmesini şart koşar. Ayrılırken de Belediye Reisine aynen şu mesajı yollar.

Bay; Neşet Kiper

Belediye Reisi

2 Şubat 1938

Bu defa Bursa'yı ziyaretim münasebetyile Bursa'nın resmi ve hususi bütün teşekkülleri ve güzel şehrimizin bütün vatandaşları tarafından hakkımda izhar edilen sevgi ve saygıdan çok mütehassis oldum.

Modern bir zihniyetle ve temiz bir konforla vücuda getirilen Çelik Palas'ta beni konuklayan Bursalıların yüksek misafirperverliklerinden çok mütehassis oldum.

Burada Türk milletinin siyasi ve medeni yüksekliğini gösteren parlak deliller gördüm. Bundan dolayı tahassüs ve teşekkürlerimin sevgili Bursalılara iblağını rica ederim.

Bursa kaplıcalarının büyük ve medeni ihtiyaçlarından birini karşılayan Çelik Palas Oteli'nin Bursa Belediyesi'nin de himmet ve muavenetiyle daha fazla inkişaf edebilmesini temin için, bu otelin ait olduğu şirketin (34,830 T.L.) değerindeki hissemi Belediye'ye terk ediyorum.

Ayni zamanda Bursa Belediyesi'nin 1923 tarihinde bana hediye etmiş olduğu otel bahçesine muttasıl köşkü de bütün müştemilatı ile Belediye'ye hibe ettim. Bu köşk otelin bir aneksi olarak kullanılacak ve Bursa Belediyesi bu köşkün bedelini takdir ettirerek şirketten o miktar hisse senedi mubayaa edecektir.K. ATATÜRK

O tarihten bu yana yıllar geçmiş, tabii güzellikleri dağa ve denize yakınlığı ile bulunmaz bir şehir olan Bursa perişanlıktan perişanlığa atlamıştır. 

Plânsız düzensiz binalar, park yerlerini yeşil sahaları birer beton yığınına çevirmişlerdir.

Atatürk'ün Belediye'ye gönderdiği vesikada söylediği gibi «Burada Türk milletinin siyasi ve medeni yüksekliğini gösteren parlak deliller gördüm.» Sözlerinden bir esinti bile kalmamış durumda...

Her semtte dar aralıklar üzerine hiç bir genişleme olmadan büyük bloklar konulmuş. Mahallenin çocuklarının oynıyacağı bir arsa bile bırakılmamış.

Şehirler, içinde yaşıyanların san'at ve medenî seviyelerinin görünüşleridir. Bir zamanlar Belgrad'ı gezen Türk gazetecileri şehrin kısa zamanda bu derece intizamla gelişmesine hayran kaldıklarını belirtirler. İlgililer «Biz bir kere plân yaptırdık, ondan sonra bu plânın dışında. bir elektrik direği bile diktirmedik.» Cevabını verirler. Halbuki bizde İstanbul'un bile belki yüze yakın plânı yapılmış, bu plânlar için yabancı mimarlara sular gibi paralar harcanmış. Ama neticede yine işler plânsız düzensiz olarak alabildiğine gelişmiştir.

Shakespeare, «İnsan demek, şehir demektir." Sözleriyle insanların medeniyet seviyelerine göre şehirleri olabileceğini kastetmiştir.

İslam bilgini Gazali der ki: «Akıl insanın tavırlarından bir tavır olur. O tavır insana mânevi bir göz açar. Insan onunla hislerinin idrâk edemiyeceği derinlikleri görür.»

Ama aklı paraya köle olan bir bölük vardır ki,  şehirleri de şehirlerin geleceğini de böylesine perişan ederler. Kur'anı Kerim insanlık âlemine «Allah emânetleri yeterli kimselere vermenizi emrediyor.» Demiştir. Şüphesiz ki, en kıymetli emânet memleketimizdir. Memleketimizi böylesine kast ederek oturulmaz hale getiren ve kendi çıkarları uğruna harcıyanların kimlikleri ve millî vicdanları tetkike değer.

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.