Ankara’da, kentin göbeği Ayrancı’ da, Güvenlik Caddesindeki evinde 40 yaşında bir kadın, 40’a yakın bıçak darbesiyle hunharca katledildi.
Fail yine tanıdık. 2 çocuk annesi Saliha Akkaş’ı boşanma sürecinde olduğu Salih Akkaş katletti.
Ardından kendiside intihar eden fail’ in uzaklaştırma kararı bulunduğu öğrenildi.
Neredeyse her güne düşen kadın ölümleriyle, artık kimse güvende değil.
Yarın başımıza neyin geleceğini bilememenin verdiği kaygıyla yaşamak zorunda bırakılmak, nasıl korkutucu.
4 Ağustos’ta mahallemizin sakini, Meclis personeli Saliha Akkaş’ın katledilmesiyle bir kez daha gördük ki; burası
bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi.
Ve bir kez daha gösterdi ki, kadın cinayetleri politiktir...
Tarihimize baktığımız zaman geçmişten bu yana gördüğümüz, dört bir yanımızın egemen erkeklerle dolu olması.
Yaşar Kemal, “Yılanı Öldürseler” de kadın cinayetleriyle ataerkil sistemin çürümüşlüğünü sorgular. Kadın cinayetiyle çürüyen feodalizmin yanı sıra kapitalizmi de eleştirir ve kadının öldürüldüğü dünyada erkek de eksiktir ve asla mutlu olmaz. Der..
Baktığımızda; Yaşar Kemal’ in, “Yılanı öldürseler” nden bu yana değişen çok bir şey olmadığı gibi, Feodalizmin çözülmesinin akabinde, kapitalizmle beraber kadının emek dünyasında aktif yer bulması, egemen kimliğe bir güç kaybı uğratsa da, erk hiç ölmedi.
Ve erk egemen sistemin devamı için maalesef kadınlar kurban edilmeye devam etti ve kadın cinayetleri daha da arttı.
Erkek egemen sistem,
Erkek egemen hukuk, erkek egemen kararlarla daha da cesaret bulan failler, bir gecede çıkılan, “İstanbul Sözleşmesi”nden sonra, korkusuz ve fütursuzca öldürmeye devam ediyorlar..
Elbette ki, kanun önünde koruyucu yasa ve caydırıcı kararlar önemlidir ancak,
Kadın cinayetlerinin son bulması ataerkiyle mücadeleyi gerektirir.
Zira; sistem değişmeden, sorun çözülmez..
Saliha Akkaş, ilk değildi ve ne acı ki bu egemen bakışla son olmayacak..
Zira; “Yılanı Öldürseler” de, “Güzelliğinin Cezasını çekiyor.” Dedikleri Esme gibi, sırf kadın oldukları ve biz de varız, hayatın yarısı sizseniz yarısı da biziz dedikleri için, ata erkinin cezalandırmak isteyeceği
Esme’ler hep olacak..
Önce sistem değişecek..
Eril baskıların yok olduğu, egemen bakışların insan hak ve hürriyetleri ile buluştuğu, birey ve kimliklerin tanındığı, demokratik bir toplum umudu ve kadın cinayetlerinin son bulacağı bir ülke özlemiyle..
Kadınlar mücadeleye devam edecek..
Öldürülmesi gereken yılan, erk egemen zihniyetlerinizdir.
Kadınlar değil..
