Yüreklerdeki buzları eriyip yanaklarında damla olur mu bilmem, ama benim hiç buz tutmayan yüreğim çoktan sel oldu...
Olmaz...
Bir ülke; emeklisine, emekçisine, işçisine hele çiçeği burnunda gençlerine böylesi kıymaz...
Çıkıp bir bakın; meydanlara, sokaklara...
Bakın, evlere, penceresine, balkonuna...
Göreceğiniz tek şey; umudu tüketmiş gençler...
Olmaz...
Baskıyla, gözaltıyla herkesi kendiniz gibi düşünmeye zorlayamazsınız.
Benzetemez kendinize, yolunu, yönünü değiştiremezsiniz...
Cezalarla önüne geçemez, bu tutumla bayır aşağı giden ekonomiyi düzlüğe çeviremezsiniz.
Tutuklama şüpheli veya sanık bakımından uygulanacak en son tedbirdir.
Hapishaneler; bireyin düşüncesini özgürce ifade etme, gazetecinin haber yapma ve kamuoyunun gerçekleri bilme hakkını kullananlarla doldu...
Anayasal protesto hakkını kullanan öğrenci, hakkını arayan emekçiye; baskı, gözaltı, tutuklamayla hukukun üstünlüğünden, demokrasiden bahsedemeyiz.
Demokrasi kelime olarak havada kaldığı sürece girdiğimiz bu ağır ekonomik girdaptan çıkmamız da mümkün değil.
Ayrıca; krizin beraberinde getirdiği sosyal adaletsizlik, ülkede büyük çoğunluğun kiracı olması ve fütursuz kira artışlarıyla barınma ciddi bir sosyal krizi işaret ediyor...
Temel Nato’ da havacı olarak askerliğini yapıyormuş. Komutan askerlere paraşütle nasıl atlanacağını öğretmiş.
- "Uçaktan atlayınca birinci ipi çekeceksiniz. Paraşüt açılmaz ise ikinci ipi. Yine açılmadı, o zaman Meryem Ana ya dua edeceksiniz. "
Temel uçaktan atlar. Birinci ipi çeker paraşüt açılmaz, ikinci ipi çeker yine açılmaz. O sırada yere yavaş yavaş süzülen komutanının yanından geçerken sorar:
- "Komutanım, o kadinun adi neydi?"
Demokrasi, hukukun tüm kuralları hemen şimdi uygulanmalıdır...
Zira; vatandaşta sırtına yüklenen yükü taşıyacak hal kalmadı...
Paraşütte açacak bir ipte...
