Safiye Özşener - Araştırmacı, Yazar
Köşe Yazarı
Safiye Özşener - Araştırmacı, Yazar
 

Erkeğin Kadına Karşı Sömürücü ve Vahşi Tahakkümü

Erkeğin kadına tahakkümü, sömürücü ve sonu öldürmeye kadar varan vahşi bir tahakkümdür... Toplumun erkek egemen yapılandırılmasından kaynaklıdır ve tam da bu yüzden ideolojik bir sorundur. Bu sebeple de “Kadın Cinayetleri Politiktir.”  Ve bu ülkenin derin sosyal yarasıdır… Bu tahakküm onlarca yıldır toplumsal yaşamı, siyaseti ve hukuku erkeğin çıkarlarına göre düzenlemiştir. Bir toplumun; erkeğin sosyal, kültürel, cinsel ve ekonomik çıkarlarına göre dizayn edilmiş olması, insanlık suçu olan, “Kadına şiddet”i doğuran nedenlerindendir… Erk egemen çıkarları önceleyen toplumda, kadınların yaşam hakkını koruma altına alabilmek gün geçtikçe zorlanıyor… Zira; bu sisteme güvenen erkek gücünün yeteceğini bildiği kadını; dövüyor, öldürüyor. Yasal düzenlemeler içinde ağır ceza almayacağını biliyor. Bu cezasızlıkla; evde, sokakta kadını dövmekten çekinmiyor. Bunu da erkek olduğunun gücünü gösterdiğini zannederek hayasızca yapıyor. Ve aslında bunu yaparken, arkasına sığındığı erk egemen güç olmazsa, ne kadar güçsüz olduğunu gösteriyor. Güveniyor çünkü, sığındığı sistemde; “Erkekliğime hakaret etti. Bir an kaybettim kendimi.” Ardından… Bir ceket, bir kravat, “Çok pişmanım.” dedi mi oda biliyor alacak indirimi. Kuşku duymuyor. İşte bu cezasızlık onları daha çok cesaretlendiriyor ve bu ülkede her gün kadın cinayeti işleniyor. Bir gün önce, 24 saatte iki kadın boşanmak istediği için öldürüldü. Ankara Yenimahalle’de Millî Savunma Bakanlığı Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü’nde sivil memur olarak görev yapan yüksek mühendis Başak Gürkan Arslan (46), boşanma aşamasındaki eşinin babası tarafından öldürüldü. Boğazı kesildiğinde yanında 5 yaşındaki kızı vardı. Afyonkarahisar’da Muharrem Türkan (32), boşanma aşamasında olduğu eşi Kübra Türkan (26) ve kayınvalidesi Elvida Karadeniz’i silahla vurarak öldürdü. Yiten canlar. Çocukluğu elinden alınan yavrular. Yaşatılan korkular ve travmalı çocuklar. Arkada gözü yaşlı bırakılan anneler, aileler… “Ölmek istemiyorum!" ve "Anne lütfen ölme!" Haykırışlarını duymaktan yorulduk. Erkekler öldürmekten yorulmadı... Siz baylar!.. Siz, hiç yaşadığınız doğaya da mı bakmazsınız? Hayvanların eşlerini dövdüğünü gördünüz mü? Veya bir hayvanın eşini öldürdüğünü? Göremezsiniz. Çünkü yok. Kadını çağdaş yaşamın dışına iterek, birer sakıncalı haline getiren kafalarınızı değiştirin. Derhal İstanbul Sözleşmesine geri dönün.
Ekleme Tarihi: 11 Eylül 2025 -Perşembe

Erkeğin Kadına Karşı Sömürücü ve Vahşi Tahakkümü

Erkeğin kadına tahakkümü, sömürücü ve sonu öldürmeye kadar varan vahşi bir tahakkümdür...

Toplumun erkek egemen yapılandırılmasından kaynaklıdır ve tam da bu yüzden ideolojik bir sorundur.

Bu sebeple de “Kadın Cinayetleri Politiktir.”  Ve bu ülkenin derin sosyal yarasıdır…

Bu tahakküm onlarca yıldır toplumsal yaşamı, siyaseti ve hukuku erkeğin çıkarlarına göre düzenlemiştir.

Bir toplumun; erkeğin sosyal, kültürel, cinsel ve ekonomik çıkarlarına göre dizayn edilmiş olması, insanlık suçu olan, “Kadına şiddet”i doğuran nedenlerindendir…

Erk egemen çıkarları önceleyen toplumda, kadınların yaşam hakkını koruma altına alabilmek gün geçtikçe zorlanıyor…

Zira; bu sisteme güvenen erkek gücünün yeteceğini bildiği kadını; dövüyor, öldürüyor.

Yasal düzenlemeler içinde ağır ceza almayacağını biliyor.

Bu cezasızlıkla; evde, sokakta kadını dövmekten çekinmiyor.

Bunu da erkek olduğunun gücünü gösterdiğini zannederek hayasızca yapıyor.

Ve aslında bunu yaparken, arkasına sığındığı erk egemen güç olmazsa, ne kadar güçsüz olduğunu gösteriyor.

Güveniyor çünkü, sığındığı sistemde;

“Erkekliğime hakaret etti. Bir an kaybettim kendimi.”

Ardından…

Bir ceket, bir kravat, “Çok pişmanım.” dedi mi oda biliyor alacak indirimi.

Kuşku duymuyor. İşte bu cezasızlık onları daha çok cesaretlendiriyor ve bu ülkede her gün kadın cinayeti işleniyor.

Bir gün önce, 24 saatte iki kadın boşanmak istediği için öldürüldü.

Ankara Yenimahalle’de Millî Savunma Bakanlığı Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü’nde sivil memur olarak görev yapan yüksek mühendis Başak Gürkan Arslan (46), boşanma aşamasındaki eşinin babası tarafından öldürüldü. Boğazı kesildiğinde yanında 5 yaşındaki kızı vardı.

Afyonkarahisar’da Muharrem Türkan (32), boşanma aşamasında olduğu eşi Kübra Türkan (26) ve kayınvalidesi Elvida Karadeniz’i silahla vurarak öldürdü.

Yiten canlar. Çocukluğu elinden alınan yavrular. Yaşatılan korkular ve travmalı çocuklar. Arkada gözü yaşlı bırakılan anneler, aileler…

“Ölmek istemiyorum!" ve "Anne lütfen ölme!" Haykırışlarını duymaktan yorulduk.

Erkekler öldürmekten yorulmadı...

Siz baylar!..

Siz, hiç yaşadığınız doğaya da mı bakmazsınız?

Hayvanların eşlerini dövdüğünü gördünüz mü?

Veya bir hayvanın eşini öldürdüğünü?

Göremezsiniz.

Çünkü yok.

Kadını çağdaş yaşamın dışına iterek, birer sakıncalı haline getiren kafalarınızı değiştirin.

Derhal İstanbul Sözleşmesine geri dönün.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ayla
(11.09.2025 11:05 - #3697)
Evet, " Derhal İstanbul Sözleşmesine Geri Dönülsün"!!!
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.