Irmak sesi, kuş nameleri, gecede ışıltılı yakamozlar, yıldızlar altında yaprak hışırtısı, ağaç dallarının dansı, fıstık ağacından yayılan kokular…
Ahhh yan yana sıralanıp nasıl da güzel bezendiler cümlelerde değil mi?
Doğada da böyle. Yan yana, el ele, gönül gönüle hep birlikteler.
Ahenkle dans ederler, bozmayın. Beton ve rant uğruna, söndürmeyin tabiatın neşesini. Kurutmayın toprakları, zeytinleri söküp atmayın...
Bırakın at kestaneleri bitsin her yerde, bir de palamutlar. Sincapların, kuşların evi onlar.
Doğanın ciğerindendir aldığımız nefes...
Bu halkı nefessiz koymayın…
Daraldık, bunaldık, ekonomik çöküntüler içinde zaten, yıldık.
Şimdi bir de toprağın altıyla üstü arasında sıkıştırıldık
Yaşam ile ölüm. Sevinç ile acı. Kırmızı gelinciklerle maden arası. Can çekişiyor madenin arasında çiçeklerin sarısı…
Suyu, toprağı, ormanı dağı delik deşik etmek niye?
Niye, köklerini sökmek zeytinin, yemişini ayak altında çiğnemek niye?
Ne istiyorsunuz, güneşi gördükçe ona yüzünü dönen günebakanlardan...
İlinde, ilçesinde, köyünde toprağında yaşayan köylüden, ne istiyorsunuz çiftçiden?
Dokunmayın artık, bırakın son verin doğanın talanına…
Gördüm ben, ben gördüm Enez’ de. Bulutlar kararmıştı, deniz göğsünü açmış yağmuru bekliyordu. Damlalara sarılmak için…
Koca denizin bile damlalara ihtiyacı varken, biz insanlar nasıl yaşarız; kuşsuz, ağaçsız, ormansız.
AVM’ler, beş yıldızlı lüks oteller, bölük bölük doğayı işgal eden villalar, toprağı yok ettiler, tabiatı kuruttular.
Bilmez misiniz ki, yenmez asfalt, beton.
Havasız, susuz, deresiz, ormansız, kuşsuz ağaçsız.
Zeytinsiz nasıl yaşarız?
Bakın, yanı başınızda Ankara'da on altı gündür parkta kalıyor Akbelen’ li.
Diyor ki;
“Akbelen Yuvamız Vermeyeceğiz. Nöbetimiz ve açlık grevimiz sürerken, sesimizi hiçbir şekilde duymayan vekiller TBMM genel kurulunda yıkım yasasını görüşmeye başladılar. Bu yok saymaktır bizi. Köylüyü, çiftçiyi. Bu yıkımdır.
Üç beş şirketin kâr etmesi “kamu yararı” değil bu doğa talanıdır...
Deniz olsan bile damlalara ihtiyacın var.
Tüm orman canlılarının, insanların da tabiata…
Bir kez olsun duyduğunuz rantçıların değil, halkın sesi olsun.
Durdurun bu maden yasasını. Akbelen’e dokunmayın…
