Bitki olacaksam
Çayır çimen olayım
Aman baldıran değil
Yol altında kalacaksam
Gelin arabaları geçsin üstümden
Çelik paletler değil
Üstümde çocuklar koşuşsun
Ne kaçan ne kovalayan
Askerler değil
Kerpiç yapacaksanız beni
Okullarda kullanın
Cezaevlerinde değil
Soluğum tükenmez de kalırsa
Islık öttürsünler
Aman ha düdük değil
Kalem yapın beni kalem
Şiirler yazan sevi üstüne
Ölüm kararı değil
Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında
Sakın ola ki
Silahlarla değil
Aziz NESİN
Karanlığın, kirliliğin, fanatizmin, şiddetin ve köhnemişliğin yozlaştırdığı, kısırlaştırdığı ve kararttığı bir dünyada edebiyatla, akılla, mizahla, akılla yeryüzünü güzelleştirmeye, verimli hale getirmeye ve yaşamdan tat almaya emeğiyle, aklıyla, bilgisiyle, çalışkanlığıyla ve yılmazlığıyla aydınlığa, gelişmeye, güzelliğe, akla ve ahlaka adanan bir ömür bırakan Aziz Nesin (20 Aralık 1915-6 Temmuz 1995), arkasında bir insanlık hikayesi bıraktı. Aziz Nesin, sadece tek bir kişinin hayatını yaşamadı. Bütün insanlık birikimini ve kültürünü yaşamaya, yaratmaya ve üretmeye çalışan insanlığın gerçek temsilcisiydi. Aziz Nesin, hayatı boyunca insan nasıl nasıl olur sorusuna insanca verilen cevabın ta kendisidir. O, hayatı boyunca adı ve soyadındaki gibi “Aziz NESİN?” sorusunun cevabını aradı ve bu soruya bir cevap oluşturmak için emek harcadı. Yaşamayı yazmak olarak tecrübe eden Aziz Nesin, roman, tiyatro, hikâye, şiir ve mizah başta olmak üzere bizlere yüz ondan daha fazla eser bırakmıştır.
Aziz Nesin’in aklında, avuçlarında, kaleminde, hikayelerinde, mizahında, eserlerinde ahmaklaştırılan, akılsızlaştırılan, yobazlaştırılan, köhneleşen, kararan, kirlenen ve yozlaşan insanlığın, toplumun ve kültürün gerçekleri vardı. Aziz Nesin, farkında olduğu karanlık gerçekleri, daha aydınlık bir dünyayı düşünmemiz, duymamız ve düşlememiz için cesurca ve cömertçe önümüze saçtı. Aziz Nesin için dokunulmaz, tartışılmaz ve ulaşılmaz nitelikte hiçbir kişi, kurum, kaynak ve kimlik yoktu. İncelikli ve yaratıcı bir edebi mizahla, düşünceyle ve duyarlılıkla hayata ve insana dair her şeye dokundu, onları deşifre etti ve insanları akılla, bilgiyle ve emekle kendileri başta olmak üzere bütün karanlık kurgular, kabuller, vehimler, yanılgılar ve yalanlar üzerine düşünmeye zorladı.
Her şeyin arkasındaki kirlilikleri, aptallıkları ve karanlıkları görme, anlatma ve yazma konusunda Aziz Nesin’in olağanüstü bir yeteneği ve kapasitesi vardı. Aziz Nesin, hiçbir otoriteye teslim olmamayı, inanmak yerine eleştirel düşünmeyi, aptallık yerine akıllı olmayı, cehaletin konforu yerine bilgiyle ve akılla rahatsız olmayı tercih etti. Aziz Nesin’in eserlerinde ahmaklıklarımıza gülmekle kalmıyor, onları keşfediyor ve farkına varıyoruz. Aziz Nesin, ahmaklıklarımızdan arınmadan sahici anlamda insan olmayacağımızı, hayattan zevk alamayacağımızı, aslında hayatı hak edemeyeceğimiz gerçeğini önümüze koymaktadır. Aziz Nesin’in bütün eserlerinde şu çağrı değişmemektedir: “Aptallığınla yüzleşmeye ve ondan arınmaya cüret et!”
Aziz Nesin, hiçbir zaman yobazlığın, köhnemiş doğmaların ve kutsallaştırılan cehaletin esiri olmamıştır. Yobazlık ve doğmatizm tarafından yozlaştırılmak yerine Aziz Nesin, daha iyi insan olmanın akıldan, ahlaktan ve adaletten geçtiğini düşünmektedir. Bütün doğmatizmleri, yalanları ve yanılsamaları reddeden Nesin, yeryüzünü ve hayatı güzelleştirmek için yapılan bütün üretimleri ve yaratıcılıkları maneviyat kabul etmektedir. Aziz Nesin, sahici anlamda bir ahlak ve maneviyat insanıdır.
Aziz Nesin, hayatı hak etmek için sürekli düşünmüş, çalışmış, üretmiş ve sorgulamış gerçek bir insandır. Hayatı hak etmek için yorulmaz bir enerjiye ve yaratıcılığa sahip Aziz Nesin’in şu şiiri, sadece kendisine değil, hepimize verdiği öğüttür:
Uslanma hiç hep deli kal
Büyüme sakın hep çocuk kal
Es deli deli böyle kal
Son harmanında sevdanın
Tüken toz toz savrula kal
Suçüstü bulmalı ölüm
Ölürken de sevdalı kal...
Tutkuyla, coşkuyla, emekle, sevgiyle ve yaratıcılıkla yaşayan ve dünyamızı güzelleştiren ve geliştiren bir insani miras bırakan, bir tutam aydınlığın ötesinde sınırız bir aydınlanmanın öncüsü olan Aziz Nesin’i ölümünün 30. yılında saygıyla anıyorum, anlamaya çalışıyorum ve soyadındaki “Nesin” sorusunun cevabı olarak insan olmanın en önemli anlam ve amaç olduğunu ifade ediyorum.
