Halit Suiçmez - Ekonomist/Yazar
Köşe Yazarı
Halit Suiçmez - Ekonomist/Yazar
 

SABAHIN SESSİZLİĞİNDE BÜYÜR DÜŞLER...

Sabaha doğru. Esmer kadın derin uykuda. Onun şimdi hangi renkli düşlerin tılsımlı bahçelerinde gezindiğini ya da yaşam bunalımlarının kıskacında bölündüğünü kimse bilemez. Erkek yeni uyandı. Kalktı. Uyku ağırlığını üzerinden atmak için lavaboya gitti. Ellerini ve yüzünü yıkadı. Odaya döndü. Dışarıda bol yıldızlı bir gece ve yaklaşan sabahın yarı aydınlık serinliği vardı. Pencereye yaklaştı. Sabahın ve doğanın gizemli sessizliğini dinledi bir süre. İçinde bir eskimişlik duygusu vardı. İki şeyi aynı anda düşündü. Geçmişi mi daha uzundu geleceği mi? Hangisi daha hızlı belirsizleşiyordu? Kafası bu noktaya, gözleri de dışarıda dalga dalga açılan alacakaranlığa çivilenmişti. Giderek artan kaos ortamı neleri imkansızlaştırıyor, hangi hüzünleri yaklaştırıyordu? Bunu da bilecek kimse yoktu. Derken sabah ezanı okunmaya başladı. Kadın uyandı. Hayret ve kaygı karışımı bir ifadeyle;    -“Ne o, ne yapıyorsun camın önünde, sabahın köründe?”   -“Hiç, sabahı gözlüyorum”, dedi öteki.      -“Ne varmış sabahta, gel uyu biraz daha.” Kadın hüzünlü gözlerle izledi erkeği. İçinden konuştu hızlıca. Yine mi yalnızlığı seçiyordu bu adam? Oysa yalnızlığın yanlışlık olduğunu iyi bilenlerdendi. Şimdi seçilmiş bir yalnızlık değil, doğanın sessizliğini dinleyen bir adamdı karşısındaki. Erkek kendisiyle öylesine doluydu ki, her yalnızlık esintisi yüreğine ulaşmadan geri dönüyordu. Birbirleriyle ve imgelemleriyle yoğunlaşıyorlardı. Yoğun yalnızlığı da yaşıyorlardı ama bir başlarına kaldıklarında değil, törenlerde, kamusal ilişkilerde, kalabalıklarda. Çünkü en çok böylesi ortamlar, fikren, ruhen ve bedenen yaşanacak bütünleşmelerin düşmanıydı. Gün hızlıca aydınlığa, erkeğin düşünceleri de bir sonuca ulaşıyordu. Yoğun tekilleşme yalnızlığı kovacak, bu da ancak kendisi olabilenlerin başarabileceği bir iş olacaktı. Kadın erkeğin son günlerde hangi izleklerin peşinde olduğunu, zihninin labirentlerinde neleri dolaştırdığını biliyordu. Konuya nasıl, nereden gireceğini kestiremiyordu. Gözleri de uyku ile uyanıklık arasında açılıp kapanıyordu. Sabahın nemli aydınlığı odaya dolmuş, dışarıda hışırtılı bir rüzgâr yaprakları sallıyordu. Erkek dönüp kadına baktı. Uyumuştu yeniden. Erkek yıllar önce böyle bir gecede yazdığı dizeleri anımsadı birden, Bu gece dokundum içimdeki seslere Yol vermek için unutulmuş güneşlere Gözleri kadına sabitleşmiş, zihninde ise yeni bir dörtlük uçuşuyordu. Uzanmış yatağa yarı çıplak Yüzünde davetkâr sıcak Bir güvercin gibi barışçıl Gece düşleri kadar aylak Erkek kadının yanına uzandı. Güneşin ilk ışıkları vurmuştu odaya. Kadının yağmur renkli saçlarını okşadı. Artık ne gelecek ne geçmiş ne de yaklaşan hüzünler ilgilendiriyordu onu. İçine bir “tamlık” duygusu gelmiş, dışarıya ise yeryüzü saadeti oturmuştu. Yattıkları oda ise bu cennetin bir parçasıydı sanki. Ne zaman ne de mekân, kadının öykü kokan elleriydi erkeğin şimdi avuçlarını ısıtan. Yüreğinde yaz kelebekleri uçuşuyordu. Gözleri beraberliğin dayanılmaz bütünlüğünü dillendiriyordu. Yaşamda hak edilmiş mutluluk başka neydi ki? Uyandıklarında güneş göz kamaştırıcı ışınlarını zayıflatmış, yorgun bedenlerine dantelli tülün gölgesi yayılmıştı. Ufku ise şarap rengi bir kızıllık sarmıştı.
Ekleme Tarihi: 05 Mart 2025 - Çarşamba

SABAHIN SESSİZLİĞİNDE BÜYÜR DÜŞLER...

Sabaha doğru.

Esmer kadın derin uykuda.

Onun şimdi hangi renkli düşlerin tılsımlı bahçelerinde gezindiğini ya da yaşam bunalımlarının kıskacında bölündüğünü kimse bilemez.

Erkek yeni uyandı. Kalktı. Uyku ağırlığını üzerinden atmak için lavaboya gitti.

Ellerini ve yüzünü yıkadı. Odaya döndü.

Dışarıda bol yıldızlı bir gece ve yaklaşan sabahın yarı aydınlık serinliği vardı. Pencereye yaklaştı. Sabahın ve doğanın gizemli sessizliğini dinledi bir süre.

İçinde bir eskimişlik duygusu vardı. İki şeyi aynı anda düşündü.

Geçmişi mi daha uzundu geleceği mi? Hangisi daha hızlı belirsizleşiyordu? Kafası bu noktaya, gözleri de dışarıda dalga dalga açılan alacakaranlığa çivilenmişti. Giderek artan kaos ortamı neleri imkansızlaştırıyor, hangi hüzünleri yaklaştırıyordu? Bunu da bilecek kimse yoktu.

Derken sabah ezanı okunmaya başladı. Kadın uyandı. Hayret ve kaygı karışımı bir ifadeyle;

   -“Ne o, ne yapıyorsun camın önünde, sabahın köründe?”

  -“Hiç, sabahı gözlüyorum”, dedi öteki.    

 -“Ne varmış sabahta, gel uyu biraz daha.”

Kadın hüzünlü gözlerle izledi erkeği. İçinden konuştu hızlıca. Yine mi yalnızlığı seçiyordu bu adam? Oysa yalnızlığın yanlışlık olduğunu iyi bilenlerdendi. Şimdi seçilmiş bir yalnızlık değil, doğanın sessizliğini dinleyen bir adamdı karşısındaki.

Erkek kendisiyle öylesine doluydu ki, her yalnızlık esintisi yüreğine ulaşmadan geri dönüyordu. Birbirleriyle ve imgelemleriyle yoğunlaşıyorlardı. Yoğun yalnızlığı da yaşıyorlardı ama bir başlarına kaldıklarında değil, törenlerde, kamusal ilişkilerde, kalabalıklarda.

Çünkü en çok böylesi ortamlar, fikren, ruhen ve bedenen yaşanacak bütünleşmelerin düşmanıydı.

Gün hızlıca aydınlığa, erkeğin düşünceleri de bir sonuca ulaşıyordu.

Yoğun tekilleşme yalnızlığı kovacak, bu da ancak kendisi olabilenlerin başarabileceği bir iş olacaktı.

Kadın erkeğin son günlerde hangi izleklerin peşinde olduğunu, zihninin labirentlerinde neleri dolaştırdığını biliyordu. Konuya nasıl, nereden gireceğini kestiremiyordu. Gözleri de uyku ile uyanıklık arasında açılıp kapanıyordu.

Sabahın nemli aydınlığı odaya dolmuş, dışarıda hışırtılı bir rüzgâr yaprakları sallıyordu. Erkek dönüp kadına baktı. Uyumuştu yeniden.

Erkek yıllar önce böyle bir gecede yazdığı dizeleri anımsadı birden,

Bu gece dokundum içimdeki seslere

Yol vermek için unutulmuş güneşlere

Gözleri kadına sabitleşmiş, zihninde ise yeni bir dörtlük uçuşuyordu.

Uzanmış yatağa yarı çıplak

Yüzünde davetkâr sıcak

Bir güvercin gibi barışçıl

Gece düşleri kadar aylak

Erkek kadının yanına uzandı. Güneşin ilk ışıkları vurmuştu odaya.

Kadının yağmur renkli saçlarını okşadı. Artık ne gelecek ne geçmiş ne de yaklaşan hüzünler ilgilendiriyordu onu.

İçine bir “tamlık” duygusu gelmiş, dışarıya ise yeryüzü saadeti oturmuştu.

Yattıkları oda ise bu cennetin bir parçasıydı sanki. Ne zaman ne de mekân, kadının öykü kokan elleriydi erkeğin şimdi avuçlarını ısıtan.

Yüreğinde yaz kelebekleri uçuşuyordu. Gözleri beraberliğin dayanılmaz bütünlüğünü dillendiriyordu. Yaşamda hak edilmiş mutluluk başka neydi ki?

Uyandıklarında güneş göz kamaştırıcı ışınlarını zayıflatmış, yorgun bedenlerine dantelli tülün gölgesi yayılmıştı. Ufku ise şarap rengi bir kızıllık sarmıştı.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nevzat
(05.03.2025 13:35 - #2656)
Her zamanki gibi harika ve duygu yüklü. Halit beyim, burada olsanız aramızda konuşmada söylemek istediğimi şu yorumda yazayım dedim. Siz böyle yazmaktan ben ise teşekkür etmekten yorulmayacağızı umarım...
Halit Suiçmez Teşekkürler Nevzat Hocam; Sanat-bilim-felsefe sizlerle birlikte bizim de hayatı yeniden ve daha güçlü yaşamak için can sularımız.. İyi ki varsınız, yazıyorsunuz... Yüreğinizde yerleşik sevinçler hep çoğalsın...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ahmet Duran
(05.03.2025 14:58 - #2662)
Elinize, kaleminize sağlık Halit Hocam. Yazılarınızı zevkle okuyorum... Kaleminizin mürekkebi daim olsun....
Halit Suiçmez Sağolasın Ahmet Hocam; Öyküden denemeye, değerlendirme ve eleştiriden politik ekonomik yazılara kadar yazı dünyası sizin de bizim de vazgeçilmezlerimiz. Sevgiyle kal.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.