Halit Suiçmez - Ekonomist/Yazar
Köşe Yazarı
Halit Suiçmez - Ekonomist/Yazar
 

FATSA KOLLARIMIN ALTINDA…

Hayal değil, gerçek. Çullu Tepesi’nde, Fatsa’nın yükseklerindeyim. Havadan bakmanın inanılmaz tadını duyumsarsın buradan. Odamın penceresinden yüzümü denize dönüp kollarımı iki yana-doğu ve batıya- açtım. Kuzeyde Vona Burnu, doğuda Bolaman Haznedaroğu Konağı, batıda, antik Cıngırt Kalesi ve Dolunay… Aşağıda şehir ve engin deniz…ufuklardan yükselen yağmur yüklü bulutlar… Şimdi Dostlar, siz de alın çayınızı ve yaslanın arkanıza binlerce yıllık tarihe bir göz atalım: Ne öyküler çıkacak bakalım… Bolaman ve Elekçi Derelerinin eteklerinde kurulan şehrin tarihi çok eskidir. Kısa Tarih Strabon (MÖ 64-MS 19) deniz kenarında Phabda adında bir kaleden söz eder. (Tarihi ve Kültürel Boyutlarıyla Fatsa, s.347) Fatsa adı nereden gelir? Pontus Kralı, sahilde Phabda/Phadisane (Fatsa) ve Side/Polemonion(Bolaman) kalelerini yaptırmışlardır. (s.347) Phadisana isimli kentin, adını Pontus Kralı II.Pharnakes’in kızı Phadiasanen’den aldığı belirtilmektedir. (s.347) Kral tarafından kızına çeyiz olarak hediye edilen bir kaledir bu. Demek ki, Fatsa adı Pontus Kralının kızının adından gelir. Milattan Önce 546’da Persler tarafından işgal edilen Fatsa ve çevresi sırasıyla; Pontus Krallığı, Roma, Doğu Roma, Büyük Selçuklu, Trabzon Kommenos Devleti, Hacıemiroğulları egemenliklerinden sonra 1390’larda Osmanlıların (Yıldırım Beyazıt) hakimiyetine girmiştir. 13.ncü yüzyılda Cenevizlilerin de Fatsa’yı ticaret limanı olarak kullandığı öne sürülmektedir. Evliya Çelebi 1640’ta bölgeden geçerken, buraya “faça” adını vermiş, deniz kıyısında 300 haneli, camii, hanı, hamamı, çarşısı olan bir zeamet diyerek, Canik Sancağına bağlı olduğunu da belirtmiştir. Zeamet; Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri 20 bin-100 bin akçe arasında olan topraklar ve bundan alınan vergidir. Fatsa’nın Kaleleri… Fatsa, tarihte siyasi, askeri ve kültürel açıdan Merkez rolündedir. Bu nedenle ilçe içinde çok sayıda kaleler yapılmıştır. Batum’dan Samsun’a Karadeniz sahilindeki en fazla kaleye sahiptir. Bolaman Kalesi adını, Polemon Kralı II. Polemon’dan MS 38-64 yıllarında almıştır. Trabzon Kommenos zamanında bu kaleye kilise yapılmış, Osmanlı döneminde de 19.ncu yüzyılda kale üzerine Haznedaroğlu ailesi tarafından konak yaptırılmıştır. Kılıçlı Köyündeki çocukluğumuzda köyde bir olay olursa Bolaman Kalesi’nden jandarma gelirdi, insanlar oraya ifade vermeye giderdi, o zamanlar Bolaman’a bağlıydık. Kale deyince üzerimizde bir korku yeli eserdi… Şimdi kaleler hem tarihi miras hem de turizm açısından önemlidir. Fatsa’ya Ünye’den girişteki Cıngırt Kalesi de görülmeye değer ilginç yerlerden biridir. Günümüzden 2100 yıl önce kurulmuştur. Bu bölgenin en eski tarihi mekânıdır. (s.325) Yolum Fatsa’dan Fethiye’ye düştüğünde orada da yine Kaya mezarlarını ve antik bulguları görmekteyiz. Hangi asırlık öyküler gizlidir acaba bu taş duvarlı kalelerde… Cıngırt Kalede Kibele ana tanrıça kültürüne ve izlerine rastlanmıştır. 125 basamaklı tünel çok ilginçtir. Kazı çalışmaları sürmektedir, kim bilir gelecekte hangi gizemli bilgiler açığa çıkarılacaktır. Roma Kralıyla Pontus Kralını, ordularını, savaşları canlandırın gözünüzde. Bugünkü Fatsa İskelesinin yanında Phatisene Kalesi (Şatosu) Fatsa Kalesi olarak bilinir. İzler kalmamıştır, bugün o yerde yaşlı ağaçlar (kavlan ağaçları) kalmıştır. Şiirlere konu olan kavlan ağaçları… Antik Phadisana olarak tarif edilen bu yer Niksar’ın deniz limanı olarak da geçmektedir kayıtlarda. Çocukluğumuzda bir de tefecilik bütün köylünün esas korkusu, geçim engeliydi. Borçlar hiç bitmez, tüm fındık ürünü eski borçları kapatmaya yetmezdi. Çok çektik tefecilerden çok… Fatsa’nın sosyal yapısı ve ekonomik politiği yakın tarihte bazı siyasal gelişmelere yol açmıştır. 1960 ve 70’li yıllarda; tefeciliğe ve sömürücülüğe karşı fındık mitingleri, ilk köy yürüyüşleri, öğretmen mücadeleleri, emek ve hak arama bağlamındaki bazı çalışmalardır bunlar… Son yakın yıllarda da kokarca mücadelesi, siyanürlü altın madeni protestoları, çevresel duyarlıklar, hayat pahalılığına karşı örgütlenmeler, asgari ücret ve geçinme endekslerinin geliştirilmesi bunlar arasındadır. Birazdan bu gök kubbeden aşağılara, Fatsa’nın ara sokaklarına, deniz kıyısına, çarşı-pazarına, kavlan ağaçlarına, Beşik Pazarına inip sokak aralarını dolaşacağım. Havadan bakmak hem güzeldir, ormanı görürsün, bütünlüğü yakalarsın, hem de gerçeklere uzak kalırsın. Bak bakalım, sokak nasıl, domates, et, kıyma, şeker kaç para? Geçimlik işler nasıl?... Araba koyacak yer var mı, kahvelerde ne konuşuluyor, şehir içine kent plancısı uğramış mı?... Fatsa yağmur yüklü bulutları, güneşli günlerdeki mavi denizi, up uzun sahili, yeşil fındık bahçeleriyle bir coğrafya ve doğa güzelliğinin yanı sıra, aynı zamanda derinlikli kültür ve tarihiyle, özgün yaşanmışlıklarıyla zengin bir öykü yumağıdır. Bölge insanının bu bin bir renkli öyküleri usta yazarların ellerini beklemektedir. Hem tarihsel derinlik içeren hem yakın dönem toplumsal-siyasal gelişimlere vurgu yapan, hem de bireysel insan ruhunu kavramaya yönelik öyküleri bulup çıkarmak ve etkili biçimde yazıya dökmek… Üzerinde çalışacağımız konulardan biri de bunlar olmalıdır. Ne dersiniz sevgili Dostlar?
Ekleme Tarihi: 12 February 2025 - Wednesday

FATSA KOLLARIMIN ALTINDA…

Hayal değil, gerçek.

Çullu Tepesi’nde, Fatsa’nın yükseklerindeyim.

Havadan bakmanın inanılmaz tadını duyumsarsın buradan.

Odamın penceresinden yüzümü denize dönüp kollarımı iki yana-doğu ve batıya- açtım.

Kuzeyde Vona Burnu, doğuda Bolaman Haznedaroğu Konağı, batıda, antik Cıngırt Kalesi ve Dolunay…

Aşağıda şehir ve engin deniz…ufuklardan yükselen yağmur yüklü bulutlar…

Şimdi Dostlar, siz de alın çayınızı ve yaslanın arkanıza binlerce yıllık tarihe bir göz atalım:

Ne öyküler çıkacak bakalım…

Bolaman ve Elekçi Derelerinin eteklerinde kurulan şehrin tarihi çok eskidir.

Kısa Tarih

Strabon (MÖ 64-MS 19) deniz kenarında Phabda adında bir kaleden söz eder. (Tarihi ve Kültürel Boyutlarıyla Fatsa, s.347)

Fatsa adı nereden gelir?

Pontus Kralı, sahilde Phabda/Phadisane (Fatsa) ve Side/Polemonion(Bolaman) kalelerini yaptırmışlardır. (s.347)

Phadisana isimli kentin, adını Pontus Kralı II.Pharnakes’in kızı Phadiasanen’den aldığı belirtilmektedir. (s.347)

Kral tarafından kızına çeyiz olarak hediye edilen bir kaledir bu.

Demek ki, Fatsa adı Pontus Kralının kızının adından gelir.

Milattan Önce 546’da Persler tarafından işgal edilen Fatsa ve çevresi sırasıyla; Pontus Krallığı, Roma, Doğu Roma, Büyük Selçuklu, Trabzon Kommenos Devleti, Hacıemiroğulları egemenliklerinden sonra 1390’larda Osmanlıların (Yıldırım Beyazıt) hakimiyetine girmiştir.

13.ncü yüzyılda Cenevizlilerin de Fatsa’yı ticaret limanı olarak kullandığı öne sürülmektedir.

Evliya Çelebi 1640’ta bölgeden geçerken, buraya “faça” adını vermiş, deniz kıyısında 300 haneli, camii, hanı, hamamı, çarşısı olan bir zeamet diyerek, Canik Sancağına bağlı olduğunu da belirtmiştir.

Zeamet; Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri 20 bin-100 bin akçe arasında olan topraklar ve bundan alınan vergidir.

Fatsa’nın Kaleleri…

Fatsa, tarihte siyasi, askeri ve kültürel açıdan Merkez rolündedir.

Bu nedenle ilçe içinde çok sayıda kaleler yapılmıştır.

Batum’dan Samsun’a Karadeniz sahilindeki en fazla kaleye sahiptir.

Bolaman Kalesi adını, Polemon Kralı II. Polemon’dan MS 38-64 yıllarında almıştır.

Trabzon Kommenos zamanında bu kaleye kilise yapılmış, Osmanlı döneminde de 19.ncu yüzyılda kale üzerine Haznedaroğlu ailesi tarafından konak yaptırılmıştır.

Kılıçlı Köyündeki çocukluğumuzda köyde bir olay olursa Bolaman Kalesi’nden jandarma gelirdi, insanlar oraya ifade vermeye giderdi, o zamanlar Bolaman’a bağlıydık.

Kale deyince üzerimizde bir korku yeli eserdi…

Şimdi kaleler hem tarihi miras hem de turizm açısından önemlidir.

Fatsa’ya Ünye’den girişteki Cıngırt Kalesi de görülmeye değer ilginç yerlerden biridir.

Günümüzden 2100 yıl önce kurulmuştur. Bu bölgenin en eski tarihi mekânıdır. (s.325)

Yolum Fatsa’dan Fethiye’ye düştüğünde orada da yine Kaya mezarlarını ve antik bulguları görmekteyiz.

Hangi asırlık öyküler gizlidir acaba bu taş duvarlı kalelerde…

Cıngırt Kalede Kibele ana tanrıça kültürüne ve izlerine rastlanmıştır.

125 basamaklı tünel çok ilginçtir.

Kazı çalışmaları sürmektedir, kim bilir gelecekte hangi gizemli bilgiler açığa çıkarılacaktır.

Roma Kralıyla Pontus Kralını, ordularını, savaşları canlandırın gözünüzde.

Bugünkü Fatsa İskelesinin yanında Phatisene Kalesi (Şatosu) Fatsa Kalesi olarak bilinir.

İzler kalmamıştır, bugün o yerde yaşlı ağaçlar (kavlan ağaçları) kalmıştır.

Şiirlere konu olan kavlan ağaçları…

Antik Phadisana olarak tarif edilen bu yer Niksar’ın deniz limanı olarak da geçmektedir kayıtlarda.

Çocukluğumuzda bir de tefecilik bütün köylünün esas korkusu, geçim engeliydi.

Borçlar hiç bitmez, tüm fındık ürünü eski borçları kapatmaya yetmezdi.

Çok çektik tefecilerden çok…

Fatsa’nın sosyal yapısı ve ekonomik politiği yakın tarihte bazı siyasal gelişmelere yol açmıştır.

1960 ve 70’li yıllarda; tefeciliğe ve sömürücülüğe karşı fındık mitingleri, ilk köy yürüyüşleri, öğretmen mücadeleleri, emek ve hak arama bağlamındaki bazı çalışmalardır bunlar…

Son yakın yıllarda da kokarca mücadelesi, siyanürlü altın madeni protestoları, çevresel duyarlıklar, hayat pahalılığına karşı örgütlenmeler, asgari ücret ve geçinme endekslerinin geliştirilmesi bunlar arasındadır.

Birazdan bu gök kubbeden aşağılara, Fatsa’nın ara sokaklarına, deniz kıyısına, çarşı-pazarına, kavlan ağaçlarına, Beşik Pazarına inip sokak aralarını dolaşacağım.

Havadan bakmak hem güzeldir, ormanı görürsün, bütünlüğü yakalarsın, hem de gerçeklere uzak kalırsın.

Bak bakalım, sokak nasıl, domates, et, kıyma, şeker kaç para?

Geçimlik işler nasıl?...

Araba koyacak yer var mı, kahvelerde ne konuşuluyor, şehir içine kent plancısı uğramış mı?...

Fatsa yağmur yüklü bulutları, güneşli günlerdeki mavi denizi, up uzun sahili, yeşil fındık bahçeleriyle bir coğrafya ve doğa güzelliğinin yanı sıra, aynı zamanda derinlikli kültür ve tarihiyle, özgün yaşanmışlıklarıyla zengin bir öykü yumağıdır.

Bölge insanının bu bin bir renkli öyküleri usta yazarların ellerini beklemektedir.

Hem tarihsel derinlik içeren hem yakın dönem toplumsal-siyasal gelişimlere vurgu yapan, hem de bireysel insan ruhunu kavramaya yönelik öyküleri bulup çıkarmak ve etkili biçimde yazıya dökmek…

Üzerinde çalışacağımız konulardan biri de bunlar olmalıdır.

Ne dersiniz sevgili Dostlar?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nevzat Selvi
(12.02.2025 10:51 - #2555)
Değerli Halit beyim, Ülkemizin cennet köşesini şiir dolu olarak anlatmışsınız. Teşekkürler. Keşke bu güzel Anadolu'nun her köşesini, geleneklerini, doğal güzelliklerini, sizin deyiminizle "bölge insanının öykülerini" anlatan yazılar yazılsa. Tekrar teşekkürler.
Halit Suiçmez Çok sağolun Nevzat Bey; Memleket Hikâyeleri öyle çok, öyle yoğun, öylesine zengin ki, yazacağız, dediğiniz gibi, gücümüz yettiğince, yaşadıkça... Sevgiyle, sağlıkla kalın...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ahmet Duran
(13.02.2025 13:26 - #2576)
Üstat Halit Suicmez hocamızın yaşadığımız Fatsa'yi evinden gördükleri, izlenimleri ve hissi dünyasıyla ortaya koyduğu satırları zevkle okudum. Yüreğinize, kaleminize sağlık Halit Hocam...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.