Yolumuz Fatsa'ya düştü.
Şimdi de Trabzon'dayız...
Orta ve Doğu Karadeniz, ilginç ve zor bir coğrafyadır.
Yağmur yüklü bulutlar hep vardır.
Yüksek yaylalara doğru hareketlidir.
Güneşli havada yaz mevsimi tam bir yeryüzü cennetidir.
Çoğunluk grinin elli çeşidi sarar etrafı.
Duman-nem-sis-bulut ve yeşilden maviye doğru ince bir umut...
Geçim iyice zorlaştı.
Ne fındık, ne çay yetmez oldu bölge halkına.
Herkes uzaktan bakıyor fiyatlara...
Barınma ve beslenme
sorunları öne çıkıyor.
Kıyıların kent estetiği kalmamış gibi.
Düzensiz, uzun binalar, plansız yapılaşmalar her noktada yaygın.
İnsanlar eskiden beri dayanıklıdır, burada;
soğuğa, yokluğa, rüzgâra, yağmura.
Çeviktir Karadenizli, hareketli, espirili, yer yer sinirli...
Halkı her şeye karşın mert ve cömerttir.
Gerçekten paylaşımcıdır.
Şairi, yazarı, sanatçısı çoktur.
Hasan İzzettin Dinamo'dan, Vedat Türkali'ye, Bedri Rahmi Eyüboğlu'dan Sabahattin Eyüboğlu'na, Fethi Naci'den Mustafa Suphi'ye, Dursun Ali Akınet'ten Rüstem Gürler'e Ruhi Türkyılmaz'dan Azer Yaran'a bölgenin üretken yazarları onlarcadır.
Çepnilerden, Trabzon Rum İmparatorluğuna, Hacıemiroğullarından Osmanlıya, Pontus'tan, Bolaman Krallığına, 40 bin yıllık Fatsa Cıngırt Kalesinden Cumhuriyete çok sayıda uygarlık izlerini görürüz...
Bilim Kültür Sanat Evine ve Dergisine uğradım.
Gazipaşa Caddesinde.
Söyleştik yoldaş Dostlarla...
Bilimden, sanattan, ilk devrimcilerden, Suphilerden, Mustafa Kemâlden, asırlık olaylardan konuştuk...
Dergiler yerel kültürün can damarlarıdır.
Yereli evrensele ve ulusala bağlar.
Bölge Dergilerini desteklemek, yazılarımızla beslemek asli görevlerimizden biri olmalıdır.
ULUS Gazetesindeki köşemizde her zaman Karadeniz'in sesini duyurmalıyız.
Bayramınızı kutlar, ülkemizin güneşli günlerinin çoğalmasını dileriz...