24 Nisan 2021 – HDP (Halkların Demokratik Partisi, Merkez Yürütme Kurulu):
“Emeni Soykırımı Utancıyla Yüzleşin.” iddia: Ermenilerin Soykırımına 24 Nisan 1915
tarihinde İstanbul’da başlamış, soy-sop tümünü katletmişiz.
1915 yılı başında da 1921 yılı Mart ayında da İstanbul’da 160+ bin Ermeni yaşıyordu
(Kaynak: Lepsius ve ABD Arşiv Belgesi NARA:T 1192 R2. 860J.01-395).
Doğu Anadolu’da ‘Sarıkamış Maceramız sonucu oluşan asker yetersizliğinin’ İsa’nın çok büyük bir lütfu olduğunu kabul edip yaklaşık bir yıldır hazırlıkları sürdürülen ayaklanmaları (Genellikle ‘İSYAN’ sözcüğü kullanılmakta olup çok yanlıştır. Ermenilerin eylemleri isyan değil ayaklanma idi.) başlatan Pastırmacuyan gibi çete-başı Taşnaklar Van şehrini ele geçirmişler ve 20 Mayıs 1915 tarihinde Rus askerlerine teslim etmişlerdir. Hükumet bu durumda Sevk ve İskan geçici kanunu ilan ederek vatana ihanetleri tespit edilen kişileri Suriye’ye sevk ve orada yeniden iskan etmiştir tüm olumsuz koşullara rağmen. Ocak 1916’da
486.000 Ermeni Suriye’ye ulaşmıştır.
Nedense soykırım iddiasında bulunan tüm yazarlar 1915 yılında ağırlıklı olarak Doğu
Anadolu’da en çok %30 azınlık olmalarına rağmen Ermenilerin ayaklandıklarından hiç bahsetmezler.
Osmanlı Devleti durup dururken Sevk ve İskan kanunu çıkarmamış Ermenileri Suriye’ye sevk etmemiştir. Savaş ortamında Ermenilerin başladıkları ayaklanmaları olmasa idi Doğu Anadolu’daki Ermeniler, İstanbul Ermenileri gibi evlerinde yaşamaya devam edeceklerdi.
Tüm gerçekleri ortaya koyarak Haziran ayında (1921) bir kitap, “Hadi Gelin Yüzleşelim” çıkardım. Kimse gelmedi. HDP Milletvekili Garo Paylan soykırım iddialarını sürdürdü.
19 Mayıs 2022: Kemalist-Demokrat TÜRKİYE Dergisi ile Garo Paylan’ın tüm iddiaları
incelenmiş ve “ÇÜRÜTÜLMÜŞTÜR”. Dergi hem HDP’ye hem Paylan’a PTT kargo ile gönderilmiştir. Herhangi bir itiraz kaydedilmemiştir.
Diyarbakır Barosu’nun benzer soykırım iddialarına da gerçekleri içeren belgeler gönderilmiş, “Hadi Gelin Yüzleşelim” davetime karşı yüzleşecek yüzleri de yüreklerinin de bulunmadığı saptanmıştır.
24 Nisan 2024: Halkların Eşitlik ve Demokrasi (DEM) Partisi:
“24 Nisan 1915’te iki yüzü aşkın Ermeni aydının evlerinden alınarak ölüme yollanması ile başlayan bir etnik kimlik ve inanç kırımı olan Büyük Felaket’in (Metz Yeğern) üzerinden 109 yıl geçti. Bu süreç, yüz binlerce Ermeni’nin sürgünü ve katli ile devam etti…” 18 Haziran 2025 TBMM, George Aslan: “1915’de Osmanlı nüfusu 13 milyonken bu nüfusun yaklaşık üç milyonu Hristiyan halklar yani Ermeni, Rum ve Süryanilerden oluşuyordu. Bugün 2025 yılındayız aradan tam 110 yıl geçti. Türkiye’nin nüfusu 86 milyonken normal koşullarda Hristiyan halkların nüfusunun da milyonlara ulaşması gerekirken neden on binlerle ifade edilmektedir? Bu insanların başına ne geldi? Sorduğum bu soruya tabi hiçbir cevap gelmedi.
Biz 1915’de Hristiyan halklara yönelik yaşanan soykırıma yönelik samimi bir yüzleşme
beklerken aksine faillerin isimleri kamusal alanlara, sokaklara, parklara, okullara verilmekte ve anıtları dikilmektedir. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş tarafından Altındağ ilçesinde Talat Paşa için bir anıt yapıldı. 1915’de öldürülen, sürgüne gönderilen ve malları gasp edilen on binlerce Ermeni için bir anıt dikilmesi gerekirken onların ölüm emrini veren biri için anıt verilmesini kabul etmiyoruz. Bir halk için bazı kişiler kahraman olabilir ama başka halklar için bu insanlar kahraman değil birer katildir.”
Bay Aslan’ın sorusuna cevaplarım:
A -Rumlar: İstanbul’daki 200+ bin Rum ve Helenler dışındaki 1 milyon iki yüz bini aşkın Anadolu Rumları Lozan Antlaşması Mübadele Kanunu kapsamında Yunanistan’da kalan
500+bin Türkler ile takas edildiler. Kayınvalidem Selanik’ten bu kanunla gelmişti.
B- Ermeniler: Patrikhane beyanı: T. C. sınırları içinde 1915 başında 162 bini İstanbul’da
olmak üzere toplam 1.7 milyon Ermeni yaşıyordu. Bunlardan, 1915-1916 olaylarından 2.5 yıl sonra, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Mütarekesinde HAYATTA olanların sayıları ve konumları şöyle idi:
486.000 Suriye’de
400.000 Rusya’da
200. 000 (en az) Doğu Anadolu’da,
200. 000 (en az) Türk aileler tarafından koruma altına alınan kadın ve çocuklar,
300. 000 (en az) İstanbul, Trakya ve Batı Anadolu’da.
Bunlar ile ilgili tüm belgeleri (ABD ve Çarlık Rusyası arşiv belgeleri ile önemli Ermeni,
Taşnak, yazarları makale ve kitapları) PTT kargo ve TBMM e posta adresinize göndereceğim.
Bay Aslan, yukarıdaki sayıların belgelerini inceleyin. Ya bunları çürütün, beni bu yaşta (86)
mahcup edin ya da şerefli bir TBMM üyesi olarak çıkın kürsüye ve “Yanılmışım,” deyin. Onu
da bunu da yapmazsanız (AGOS gibi) sizi; şerefli mi, şerefsiz mi okuyucularım karar verirler,
ben ‘Şeni bir Müfteri’ ilan edeceğim.
NOT: 1. Dünya Savaşında ve sonrasında Doğu Anadolu ve Azerbaycan’da Süryanilerin durumu hk. İsveçli (Södertaljeli) tarihçi Jonas Linderholm’un çalışmasına (1999) bkz.
