Prof.Dr. KEMAL DURUHAN
Köşe Yazarı
Prof.Dr. KEMAL DURUHAN
 

MECLİSTE ETNİSİTE TARTIŞILMAZ: CUMHURİYET EŞİTLİKLE YÜKSELİR

Türkiye Cumhuriyeti, tarihin altın harflerle yazdığı bir kurtuluşun ardından kuruldu. İstiklal Harbi yalnızca bir askeri zafer değil, aynı zamanda milletin ortak iradesinin ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu Cumhuriyet; ırka, mezhebe, etnik kökene değil; hukuk temelli eşit yurttaşlığa yaslanır. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözü, bin yıllık ortak kaderin ve müşterek geleceğin özeti gibidir. Bu zemin üzerinde yükselen mecliste, etnisite odağında bir tartışma da olmaz, komisyon da kurulmaz; kurulması teklif dahi edilemez. Zira Cumhuriyet, bireyleri kimliklerine göre değil, vatandaşlık temelinde birleştirir. Anayasamızın güvence altına aldığı eşit yurttaşlık ilkesi, yalnızca hukuki değil, tarihsel bir mutabakatın da ifadesidir. “Kürt meselesi” diyerek meseleyi etnik bir düzleme çekmek, diğer tüm etnisiteleri de potansiyel “mesele” haline getirir. Bu, birlikten uzaklaştırır, ayrışmayı körükler. Oysa meclisin görevi, milletin tamamını kapsayan sorunlara eğilmektir. Bugün milletin asıl meseleleri bellidir: Eğitimde fırsat eşitliği, sağlıkta erişim, ekonomik refah, hukukun üstünlüğü ve iş güvencesi. Hiç var olmamış bir küskünlüğe “barış” aramak ne kadar mantıklıysa, olmayan bir probleme “çözüm” üretmeye çalışmak da o kadar beyhudedir. Gerçek sorunlar karşısında gösterilmesi gereken ciddiyet, yapay gündemlere harcanmamalıdır. PKK, PYD, DEM gibi terör yapılanmaları, asla ve kat’a Kürt halkının temsilcisi olamaz. Türkiye’de Kürt kökenli milyonlarca vatandaşımız, Cumhuriyet’in onurlu bireyleridir. Onlar için barış, ayrılıkta değil; birlikte, eşit yurttaşlık içinde yaşamaktadır. Bugün bu ülkede teknoloji gelişmiş, şehirler ışıl ışıl olmuşken, hâlâ Kandil’in isli fenerine umut bağlayanlar bilsin ki: O kandil, bir “püf” ile sönüverir. Barış; olmayan küslerin değil, birlikte yaşamak isteyenlerin hakkıdır. Meclisin görevi de bu iradeyi güçlendirmektir. Türkiye Cumhuriyeti, sadece bir yönetim biçimi değil; farklılıkları bir potada birleştiren yüksek bir idealin adıdır. Bu idealin sahibi millettir, bekçisi hukuktur, teminatı da Atatürk’ün emanet ettiği Cumhuriyet’tir.  
Ekleme Tarihi: 22 Mayıs 2025 -Perşembe

MECLİSTE ETNİSİTE TARTIŞILMAZ: CUMHURİYET EŞİTLİKLE YÜKSELİR

Türkiye Cumhuriyeti, tarihin altın harflerle yazdığı bir kurtuluşun ardından kuruldu. İstiklal Harbi yalnızca bir askeri zafer değil, aynı zamanda milletin ortak iradesinin ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu Cumhuriyet; ırka, mezhebe, etnik kökene değil; hukuk temelli eşit yurttaşlığa yaslanır. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözü, bin yıllık ortak kaderin ve müşterek geleceğin özeti gibidir.

Bu zemin üzerinde yükselen mecliste, etnisite odağında bir tartışma da olmaz, komisyon da kurulmaz; kurulması teklif dahi edilemez. Zira Cumhuriyet, bireyleri kimliklerine göre değil, vatandaşlık temelinde birleştirir. Anayasamızın güvence altına aldığı eşit yurttaşlık ilkesi, yalnızca hukuki değil, tarihsel bir mutabakatın da ifadesidir.

“Kürt meselesi” diyerek meseleyi etnik bir düzleme çekmek, diğer tüm etnisiteleri de potansiyel “mesele” haline getirir. Bu, birlikten uzaklaştırır, ayrışmayı körükler. Oysa meclisin görevi, milletin tamamını kapsayan sorunlara eğilmektir. Bugün milletin asıl meseleleri bellidir: Eğitimde fırsat eşitliği, sağlıkta erişim, ekonomik refah, hukukun üstünlüğü ve iş güvencesi.

Hiç var olmamış bir küskünlüğe “barış” aramak ne kadar mantıklıysa, olmayan bir probleme “çözüm” üretmeye çalışmak da o kadar beyhudedir. Gerçek sorunlar karşısında gösterilmesi gereken ciddiyet, yapay gündemlere harcanmamalıdır.

PKK, PYD, DEM gibi terör yapılanmaları, asla ve kat’a Kürt halkının temsilcisi olamaz. Türkiye’de Kürt kökenli milyonlarca vatandaşımız, Cumhuriyet’in onurlu bireyleridir. Onlar için barış, ayrılıkta değil; birlikte, eşit yurttaşlık içinde yaşamaktadır. Bugün bu ülkede teknoloji gelişmiş, şehirler ışıl ışıl olmuşken, hâlâ Kandil’in isli fenerine umut bağlayanlar bilsin ki: O kandil, bir “püf” ile sönüverir.

Barış; olmayan küslerin değil, birlikte yaşamak isteyenlerin hakkıdır. Meclisin görevi de bu iradeyi güçlendirmektir. Türkiye Cumhuriyeti, sadece bir yönetim biçimi değil; farklılıkları bir potada birleştiren yüksek bir idealin adıdır. Bu idealin sahibi millettir, bekçisi hukuktur, teminatı da Atatürk’ün emanet ettiği Cumhuriyet’tir.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Kemal DURUHAN
(22.05.2025 14:57 - #3141)
Sözüm meclisten cümle içeri ve özellikle CHP ve Özgür Özel'e : Cumhuriyeti kuran bir parti böylesine saçma sapan bir konuyu meclistr filan görüşüp tartışmaya, ftaraf olamaz, olmamalıdır. Çünkü bu tür önermelerin reddi Cumhuriyetin ikeleri ve Atatürkün fikirleri gereğince kesindir.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.