Prof. Dr. Bilal SAMBUR - Akademisyen - Araştırmacı - Yazar
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Bilal SAMBUR - Akademisyen - Araştırmacı - Yazar
 

YAPAY ZEKÂ VE YAPAY DİN

Daha önceki tarihsel dönemlerde hiç karşılaşmadığımız bir olguyla ve gelişmeyle günümüzde karşı karşıya bulunmaktayız. Yapay zekâ dediğimiz teknoloji, hayatımızın her alanını radikal bir şekilde değiştirmekte, dönüştürmekte ve alt üst etmektedir. Yapay zekâ, bütün alanlarda insanın kendi hayatı için oluşturduğu geleneksel temelleri sarsmanın ötesinde sürekli olarak yaratmakta ve yapaylaştırmaktadır. Kültür, siyaset, eğitim, ahlak, edebiyat, aile, hukuk, biyoloji, tıp başta olmak üzere yapay zekâ, her şeyi dizayn etmektedir. İnsanlığın baskın kurumlarından olan dinde, yapay zekanın dönüştürücü, yapaylaştırıcı ve değiştirici gücünden  etkilenmektedir. Yapay zekâ, insan tarafından insan için yapılan her şeyi yapaylaştırmaktadır. İnsan yapımı olan bütün siyasal, sosyal, dinsel, eğitsel, tıpsal, hukuksal ve kültürel kurumlar, gene insan dizaynı olan yapay zekâ tarafından şekillendirilmektedir. Yapay zeâa, insan üretimi olan bütün yapaylıkları yapay olarak değiştirmektedir. Yapay zekâ, hayatımızdaki her şeyin yapay olduğu gerçeğiyle bizi yüzleştirmeye zorlamaktadır. İnsan hayatında yapay olmayan hiçbir şey yoktu ve yapaylaştırılmayan hiçbir şey kalmamıştır. İnsanın zekayı yapaylaştırması, belkide şimdiye kadar insanın yaptığı en büyük icattır. Yapay zekâ, insanın bütün yapaylıklarını dizayn ederek yapay dediğimiz bir insani durumun ortaya çıkmasını sağlamıştır. Artık yapay zekayı, yapay insan ve yapay hayat kavramları içinde değerlendirmek mümkündür. Geleneksel, tarihsel ve kültürel olarak din, insan hayatında çok baskın ve güçlü bir kurum olarak varolmuştur. Ancak günümüzde dünya nüfusu içinde kendisini din kurumuyla ilişkilendirmeyen, kendini herhangi bir dini kimlikle ifade etmeyen insanların sayısı hızla artmaktadır. Uluslararası araştırmaların önümüze koyduğu veriler, önümüzdeki yıllarda kendini bir dini kimlikle ifade etmeyenlerin   sayısının   küresel ölçekte önemli bir orana ulaşacağını göstermektedir. Amerika gibi ülkelerde özellikle gençler arasında kendisini hiçbir dinle ifade etmeyen gençlerin sayısında önemli bir artış gözlenmektedir. Yapay zekâ teknolojisinin yoğun olarak kullanılmasıyla birlikte insanlar, dini hayatlarında, kimliklerinde ve kültürlerinde değişiklik yapma ve yeni durumlar yaratma konusunda daha motive ve mobilize olabilmektedirler. Dünyada yapay zekâ teknolojisi yaygınlaştıkça, kendini herhangi bir kurumsal dinle tanımlayanların sayısında bir gerilemenin olması, ciddi bir olasılıktır. Dini kurumlar ve yapılar, güçlerini ve etkilerini korumak ve devam ettirmek için din merkezli siyasal ve kültürel savaşların aktif parçası olabilmekte, Ortadoğu coğrafyasında din ve mezhep olguları  savaşların kaynağı haline getirilebilmekte ve din kullanılarak Afrika ve Hindistan gibi yerlerde siyasal hakimiyet mücadeleleri sürdürülmektedir. Siyasetle bütünleştirildiği ve kültürel savaşlarının  ana cephesi haline getirildiği zaman dini kurumlarının gücünün ve hegemonyasının yükselişte olduğu şeklinde bir izlenim ortaya çıkabilmektedir. Siyasal hakimiyet mücadelelerinin ve kültür savaşlarının ana merkezi olma konusunda çok başarılı olan dini kurumların, yapay zekâ teknolojisi gibi çok önemli bir olguya yeni ve dinamik karşılıklar verme konusunda yetersiz kaldıkları ve ortaya koydukları girişimlerin tatmin edici olmaktan uzak oldukları görülmektedir. Dini kurumlar ve otoriteler, yapay zekâ teknolojisi karşısında ne yapacağını bilememektedirler. Kurumsal dinlerin yapay zekâ karşısında şaşkınlıklarını ve ne yapacağını bilmeme hallerini kısmen matbaanın icadı karşısında içine düştükleri durumla karşılaştırabiliriz. Dini kaynakların matbaalarda basılarak geniş halk kitlelerine ulaştırılması ve bilginin dini kurumların tekelinden çıkan bir ulaşılabilir bir imkana dönüşmesi karşısında değişik dini kurumların ve otoritelerin matbayla başa çıkmak için uzun süre ne yapacaklarını bilememişlerdir. Geçmişte matbaa karşısında bocalayan ve ne yapacağını bilemeyen dini otoriteler ve kurumlar, günümüzde de yapay zekâ karşısında bocalamakta ve ne yapacağını bilememektedirler. Ancak yapay zekâ teknolojisi, matbaadan çok daha güçlü bir kapsama, dizayn etme ve yapaylığı sürekli hale getirme özelliğine sahiptir. Yapay zekâ, dizayn yapmakta ve yapaylaştırmaktadır. Yapay zekanın sınırsız bir şekilde yapaylaştırma kapasitesine sahip olması, kurumsal dinlerin başa çıkması gereken çok çetin bir meydan okumadır.  
Ekleme Tarihi: 21 Temmuz 2025 -Pazartesi

YAPAY ZEKÂ VE YAPAY DİN

Daha önceki tarihsel dönemlerde hiç karşılaşmadığımız bir olguyla ve gelişmeyle günümüzde karşı karşıya bulunmaktayız. Yapay zekâ dediğimiz teknoloji, hayatımızın her alanını radikal bir şekilde değiştirmekte, dönüştürmekte ve alt üst etmektedir. Yapay zekâ, bütün alanlarda insanın kendi hayatı için oluşturduğu geleneksel temelleri sarsmanın ötesinde sürekli olarak yaratmakta ve yapaylaştırmaktadır. Kültür, siyaset, eğitim, ahlak, edebiyat, aile, hukuk, biyoloji, tıp başta olmak üzere yapay zekâ, her şeyi dizayn etmektedir. İnsanlığın baskın kurumlarından olan dinde, yapay zekanın dönüştürücü, yapaylaştırıcı ve değiştirici gücünden  etkilenmektedir.

Yapay zekâ, insan tarafından insan için yapılan her şeyi yapaylaştırmaktadır. İnsan yapımı olan bütün siyasal, sosyal, dinsel, eğitsel, tıpsal, hukuksal ve kültürel kurumlar, gene insan dizaynı olan yapay zekâ tarafından şekillendirilmektedir. Yapay zeâa, insan üretimi olan bütün yapaylıkları yapay olarak değiştirmektedir. Yapay zekâ, hayatımızdaki her şeyin yapay olduğu gerçeğiyle bizi yüzleştirmeye zorlamaktadır. İnsan hayatında yapay olmayan hiçbir şey yoktu ve yapaylaştırılmayan hiçbir şey kalmamıştır. İnsanın zekayı yapaylaştırması, belkide şimdiye kadar insanın yaptığı en büyük icattır. Yapay zekâ, insanın bütün yapaylıklarını dizayn ederek yapay dediğimiz bir insani durumun ortaya çıkmasını sağlamıştır. Artık yapay zekayı, yapay insan ve yapay hayat kavramları içinde değerlendirmek mümkündür.

Geleneksel, tarihsel ve kültürel olarak din, insan hayatında çok baskın ve güçlü bir kurum olarak varolmuştur. Ancak günümüzde dünya nüfusu içinde kendisini din kurumuyla ilişkilendirmeyen, kendini herhangi bir dini kimlikle ifade etmeyen insanların sayısı hızla artmaktadır. Uluslararası araştırmaların önümüze koyduğu veriler, önümüzdeki yıllarda kendini bir dini kimlikle ifade etmeyenlerin   sayısının   küresel ölçekte önemli bir orana ulaşacağını göstermektedir. Amerika gibi ülkelerde özellikle gençler arasında kendisini hiçbir dinle ifade etmeyen gençlerin sayısında önemli bir artış gözlenmektedir. Yapay zekâ teknolojisinin yoğun olarak kullanılmasıyla birlikte insanlar, dini hayatlarında, kimliklerinde ve kültürlerinde değişiklik yapma ve yeni durumlar yaratma konusunda daha motive ve mobilize olabilmektedirler. Dünyada yapay zekâ teknolojisi yaygınlaştıkça, kendini herhangi bir kurumsal dinle tanımlayanların sayısında bir gerilemenin olması, ciddi bir olasılıktır.

Dini kurumlar ve yapılar, güçlerini ve etkilerini korumak ve devam ettirmek için din merkezli siyasal ve kültürel savaşların aktif parçası olabilmekte, Ortadoğu coğrafyasında din ve mezhep olguları  savaşların kaynağı haline getirilebilmekte ve din kullanılarak Afrika ve Hindistan gibi yerlerde siyasal hakimiyet mücadeleleri sürdürülmektedir. Siyasetle bütünleştirildiği ve kültürel savaşlarının  ana cephesi haline getirildiği zaman dini kurumlarının gücünün ve hegemonyasının yükselişte olduğu şeklinde bir izlenim ortaya çıkabilmektedir. Siyasal hakimiyet mücadelelerinin ve kültür savaşlarının ana merkezi olma konusunda çok başarılı olan dini kurumların, yapay zekâ teknolojisi gibi çok önemli bir olguya yeni ve dinamik karşılıklar verme konusunda yetersiz kaldıkları ve ortaya koydukları girişimlerin tatmin edici olmaktan uzak oldukları görülmektedir. Dini kurumlar ve otoriteler, yapay zekâ teknolojisi karşısında ne yapacağını bilememektedirler.

Kurumsal dinlerin yapay zekâ karşısında şaşkınlıklarını ve ne yapacağını bilmeme hallerini kısmen matbaanın icadı karşısında içine düştükleri durumla karşılaştırabiliriz. Dini kaynakların matbaalarda basılarak geniş halk kitlelerine ulaştırılması ve bilginin dini kurumların tekelinden çıkan bir ulaşılabilir bir imkana dönüşmesi karşısında değişik dini kurumların ve otoritelerin matbayla başa çıkmak için uzun süre ne yapacaklarını bilememişlerdir. Geçmişte matbaa karşısında bocalayan ve ne yapacağını bilemeyen dini otoriteler ve kurumlar, günümüzde de yapay zekâ karşısında bocalamakta ve ne yapacağını bilememektedirler. Ancak yapay zekâ teknolojisi, matbaadan çok daha güçlü bir kapsama, dizayn etme ve yapaylığı sürekli hale getirme özelliğine sahiptir. Yapay zekâ, dizayn yapmakta ve yapaylaştırmaktadır. Yapay zekanın sınırsız bir şekilde yapaylaştırma kapasitesine sahip olması, kurumsal dinlerin başa çıkması gereken çok çetin bir meydan okumadır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nevzat
(21.07.2025 10:25 - #3445)
Güzel ve olasılığı kuvvetli bir tespit ve çok güzel bir anlatım. Elinize sağlık hocam.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.