Geçtiğimiz günlerde bir Sivaslı hemşerimiz sosyal medyada Yavuz Bülent BAKİLER’in
Sivas’a dair bir şiirini kendi sesinden yayınladı. Yapılan yorumlardan birisi “Atatürk düşmanlığı
yapan ve Atatürk’e hakaret eden bir kişinin değil şiirini dinlemek adının anılmasını bile
istemiyorum” şeklindeydi. Bu ifadeler tartışma yarattı. Yapılan yorumların çoğunluğu “Yavuz
Bülent BAKİLER’in büyük bir Türk Milliyetçisi” olduğu ve dolayısıyla bunun bir kuru iftira olduğu
yönündeydi. Ben de oraya bir yorum yazarak bu konuda bildiklerimi söyledim ama tartışmanın
aşırı hararetlenmesi üzerine sayfa sahibi o paylaşımını sildi. Dolayısıyla oradaki tüm yorumlar
da silinmiş oldu. Ama daha sonra başka bir hemşerimiz kendi sayfasında bu konuyu ele alarak “Yazar ve şair hemşerimiz Y.B.Bakiler beyefendinin Atatürk'e küfür ettiğini, Atatürk düşmanı olduğunu bilen ve bunu ispat edecek olan var mı? Birisi böyle bir iddiada bulunmuş da...” diye bir paylaşım yaptı. Bu paylaşımın altına yapılan yorumlardan bazıları ise “Olamaz öyle şey”, “Onun gibi bir değerli insana her kim ki iftira ediyorsa şerefsizdir.”, “Babamın sınıf arkadaşıydı ben Kafkas
kökenli vatansever milliyetçi olarak biliyorum” yönünde sürüp gidiyordu.
Yukarıda bahsettiğim paylaşımın altına da bu konuda bildiklerimi kısaca yazdım ama
görülüyor ki bu önemli konu yeterince iyi bilinmiyor ve bu konuda bildiklerimizi ayrıntılı olarak
yazmak bizim için farz olmuştur.
Öncelikle belirtmeliyim ki; Yavuz Bülent BAKİLER, benim de Türklük ve Türk Milliyetçiliği
konusundaki ilk beslenme kaynaklarımdan biridir. 1967-1968 yıllarında Sivas'ta avukatlık yaptığı
zamanlardan beri tanırım ve keskin milliyetçi, Türkçü, hatta Turancı söylemlerini bilirim. Bu
konuları pek çok şiirinde de tema edinmiştir, dahası var mı? Bizim lise öğrenciliğimiz döneminde
bazı sınıfların Sosyoloji dersine vekil öğretmen olarak girdiğini ve o sınıflarda Türklükten, Türk
Dünyasından ısrarla bahsettiğini bilirim. Hatta bu yüzden bizim sınıfın dersine gelmediği için
hayıflanırdık.
Tüm bunların dışında Yavuz ağabey ile benim şahsen de çok özel bir yakınlığım vardı.
Onun şiirlerine çok önem verir ve katıldığım şiir festivallerinde ve sair toplantılarda gereken
durumlarda onun şiirlerini (özellikle ANTEPLİ ŞAHİN şiirini) büyük heyecanla okurdum. Hatta
yıllar önce Hazar Şiir Akşamlarında şiirlerine dair bir konferans veren Yavuz Bülent BAKİLER’in,
sıra ANTEPLİ ŞAHİN şiirine gelince “benim şiirlerimi benden iyi okuyan tek adam” iltifatıyla beni
sahneye davet ettiğini ve ben şiiri okurken kenarda beklediğini daha dün gibi hatırlıyorum.
Ama köprülerin altından çok sular aktı. Şimdi başka bir dünyadayız ve bu dünyadan kırk
yıllık eski bilgilerine dayanarak Yavuz Bülent BAKİLER’i savunanlara sesleniyorum; Efendiler!
Sizler hangi dünyada yaşıyorsunuz? Anlamak mümkün değil! Etrafında olup bitenlerden bu
kadar habersiz olduğu halde bir de kendi bilgi noksanına hiç dikkat etmeyip, başkalarının
"şerefsizliğine" hükmedenler var. Yavuz Bülent BAKİLER'in uzun yıllar boyunca TÜRKİYE
Gazetesinde yazdığı yazıları TGRT kanalında yaptığı programları ve tüm bunlardan dolayı
Enver ÖREN ile yakın ilişkilerini bilmiyor musunuz? FETÖ'nün Türkçe Olimpiyatlarının yıllarca
baş konuğu olduğunu ve ona en aşırı övgüleri dizenin kendisi olduğunu hiç mi görmediniz?
Bütün bunların sonucunda derin bir değişim yaşayarak daha 2 yıl önce Sivas Türk Ocağı'nda
verdiği konferans sırasında Atatürk'e alenen hakaret etmesi sebebiyle dinleyiciler tarafından
protesto edildiğini ve çıkan tartışma sonucunda bir çok dinleyicinin salonu terk ettiğini hiç mi
duymadınız. Bunun onlarca kişi tanığı var.
Onun öncesinde Sunucu Pelin ÇİFT tarafından HABERTÜRK kanalında yayınlanan ÖTEKİ
GÜNDEM adlı programda da aynı şeyi yaptığı için Sunucunun şiddetli itiraz ve uyarılarına muhatap oldu. Hatta o programın Atatürk ile hiç bir alakası olmayıp, programda tartışılan konu "DİL" üzerine olmasına rağmen beyefendi kendine has bir zorlamayla konuyu Atatürk'e getirmiş ve Atatürk'ü aşağılayıcı laflar ederek zehrini dökmüştü. Bunun üzerine Sunucu Pelin ÇİFT derin bir şaşkınlıkla itiraz edip, çıkan tartışma sonucunda "Şu anda konunun bu olmadığını, eğer istiyorsa gelecek hafta bu konuda başka bir konuk daha davet etmeyi ve kendisinin bu konuyu onunla tartışmasını" teklif etmişti ve Beyefendi müthiş bir özgüven patlamasıyla "Gerçek budur. Kimi çağırırsanız çağırın, bu konuyu canlı yayında istediğiniz kişiyle tartışmaya hazırım" demişti.
Ertesi hafta tesadüfen aynı programın çok önceden belirlenmiş konuğu Sayın Namık Kemal
ZEYBEK idi ve Sunucu Pelin ÇİFT bu yayın sırasında, bir hafta önce Yavuz Bülent BAKİLER'in Atatürk hakkında söylediklerini hatırlatarak, Sayın ZEYBEK'e "Gelecek hafta bu konuyu Sayın BAKİLER ile bu programda tartışabilir misiniz?" demişti. Sayın ZEYBEK bunu hararetle kabul etti ama ertesi hafta Y.B. BAKİLER, o programda Namık Kemal ZEYBEK’in karşısına çıkmayı göze alamadı ve programa katılmadı. Zor durumda kalan sunucu PELİN ÇİFT çar naçar başka bir Atatürk düşmanını (Yavuz BAHADIROĞLU'nu) yani başka bir Yavuz’u bularak programa davet etti ve o zavallı da programda Sayın Namık Kemal ZEYBEK'ten bir araba dayak yedi. Tüm bunlar herkesin izlediği canlı TV yayınlarında oldu.
Adam koltuğunun altına Atatürk döneminde yazılmış bir kaç ders kitabı sıkıştırmış. Oradaki bazı
cümleleri delil göstererek Atatürk'ün din düşmanı ve İslam düşmanı olduğunu keskin bir dille söylüyor.
Dahası var mı? Atatürk'ü keskin bir dil ile ve hararetle aşağılayan hiç kimsenin (mazisi ne olursa olsun) Türk Milliyetçiliğinden söz edilemez. Ben ki uzun yıllar boyunca Yavuz Bülent BAKİLER'in şiirlerini (Özellikle de ANTEPLİ ŞAHİN şiirini) büyük toplantılarda bayrak gibi dalgalandıran, çok önemli uluslararası şiir festivallerinde onun şiirlerini okuyarak tanıtımını yapan bir kişiyim. Ama şimdi bir Türk Milliyetçisi olarak onun bu yönünü gördükten sonra değil şiirlerini okumak, adını bile anmayı kendime yasaklıyorum.