“ Arife tarif olmaz..” Derler..
Sözüm onlara değil elbette.. Onlar Devlet adamının nasıl olduğunu bilir..
Ben arif olmayanlara tarif edeyim.
Cumhurbaşkanı olacaksan Mustafa Kemâl gibi olacaksan,” İnce uzun bacaklarınla yaylanarak “ orta çağın karanlıklarından , çağdaş medeniyetin dünyasına sıçrayacaksın ve “Medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaksın..”
Cumhurbaşkanı olursan İsmet Paşa gibi olacaksın, Lozan ‘da yeni devletin haysiyetini koruyacak, Adana konferansında Churchill’in ülkeni savaşa sokmak için kurduğu tuzaklara düşmeyeceksin..
Ya da Celal Bayar gibi olacaksın, Cumhurbaşkanı olarak riyaset (Başkanlık) ettiğin bir Bakanlar Kurulu toplantısında Milli Eğitim Bakanı’nın eski alfabe yazısıyla not aldığını görünce,” Cumhuriyetin Milli Eğitim Bakanı eski Türkçe not almaz!” Deyip, Tevfik ileri gibi bir Bakanını görevden almakta tereddüt etmeyeceksin..
Başbakansan eğer, Menderes gibi arkanda eserler bırakacaksın.
“Londra ve Zürih Anlaşmaları” gibi anlaşmalara imza atıp, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği hayallerini senin iradene tabi kılacaksın..(1960 ve 1980 darbecileri bu anlaşmaları dikkate alsalardı. Ne Yunanistan ne de Güney Kıbrıs bugün Avrupa Birliğinde olmazdı.)
Ya da Ecevit ve Erbakan gibi ülkeni seveceksin, gerekirse bütün dünyaya meydan okuyup Kıbrıs’a çıkacaksın!.
Ya da Demirel gibi Cumhurbaşkanı veya Başbakan olacaksın!.. Yanına Erbakan’ı, Türkeş’i ve Feyzioğlu’nu alıp, Amerikan üstlerini kapatacak ve milli onuru koruyacaksın!
Milli Eğitim Bakan’ı olursan Hasan Ali Yücel gibi bir bakan olacaksın!
Çocuklarına kafaları orta çağda kalmış ama Hazreti Muhammet’in tebliğini özümsememiş mollaların kitaplarını değil, dünya klasiklerini okutacaksın.
Ya da Ali Naili gibi ümmetçi değil, milliyetçi ve medeniyetçi bir olacak ve hiçbir şekilde bu bakanlıktan medrese politiklarını içeriye sokmayacaksın
Adalet Bakanı isen. Mahmut Esat gibi bir Adalet Bakanı olacaksın “Lotus-Bozkurt Davasında “olduğu gibi cübbeni giyip Lahey Adalet Divanında ülkeni savunup kazanacaksın..
Padişahın hukukuna değil, evrensel insan haklarına inanacaksın..
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olacaksan Sabih Kanadoğlu gibi olacaksın..
Partiler seni denetlemeyecek, sen partileri denetleyeceksin...Partiler Cumhuriyetin kuruluş felsefesinden uzaklaşmaya başladıkları zaman, sen onlara devletin gücünü gösterecek ve kapatılmaları için dava açacaksın..
Kimse sana ne emir vermeye, ne de ricada bulunmaya cesaret edemeyecek.
Profesörsen Rona Aybay, Sina Akşin, Erdoğan Moroğlu veya Ersin Çamoğlu gibi olacaksın !
Uluslararası itibarın olacak, eserlerine akademisyenler kitaplarında ,yargıçlar ve Yargıtay Daireleri de kararlarında atıfta bulunacak..
İstanbul Üniversitesi gibi bir üniversiteden mezun olacaksın, veterinerin Tübitak’ a , tarımcının Teknik Üniversite’ye rektör , rektörün karısının rektör yardımcısı, yeğeninin bölüm başkanı olduğu müesseselere üniversite demeyeceksin..
Yani kardeşim, ruhen yüzyıllarca öncesinde yaşayıp, bedenen bu asırda kendine güldürmeyeceksin!