Günün Getirdikleri - Ertuğrul MAT - E.Milletvekili
Köşe Yazarı
Günün Getirdikleri - Ertuğrul MAT - E.Milletvekili
 

KIBRIS… İSMET PAŞA, “ BENİM ÇİZMEM YOK, AKLIM VAR..” DEMİŞTİ.

Bazılarının yere göğe sığdıramadıkları Abdülhamit Kıbrıs’ı 1876’da İngilizlere devretmişti.. Kıbrıslı Rumların Yunanistan’la birleşmek için (Enosis) ilk ayaklanmaları 1931 yılında olmuş ve İngilizler bu ayaklanmayı çok kanlı bir şekilde bastırmışlardı... İkinci Dünya Savaşından sonra, Hindistan, Pakistan ve Bangaldeş’te başlayan sömürge aleyhtarı gösteriler, Cezayir’e oradan da tüm Afrika’ya ve Kıbrıs ‘a da sıçramıştı. Kıbrıslı Rumlar, sömürgeci İngilizlerin askerlerinden daha çok orada yaşayan Türkleri hedef almışlardı. Kıbrıs Ortodoks kilisesi Baş Piskopos Makaryos cenneti unutmuş, Kıbrıslı Türklere cehennemi yaşatıyordu.  Türkiye’de Hürriyet Gazetesi yazarlarından Hikmet Bil ‘in Başkanlığında “Kıbrıs Türk’ tür Derneği “ Rum çetelerinin katliamını Türk Kamuoyuna duyurup, hükümetin Kıbrıslı Türklere sahip çıkmasını istiyordu. Yunanistan’ın Batı Dünyası’nın şımarık çocuğu olduğunu iyi bilen DP hükümeti, Kıbrıs’taki 1931 ayaklanmasını İngilizlerin nasıl şiddetle bastırdığını bildiği için,” Kıbrıs meselesi İngiltere ile Yunanistan arasında bir meseledir.” Demişti. Demişti ama gençlik kuruluşları, “ Hayır. Bu mesele bizim meselemizdir.” Diye itiraz edip kolları sıvamıştı.. Ankara Üniversitesi Talebe Birliği Başkanı Yavuz Esmersoy, Türkiye Milli Talebe Federasyonu İstanbul Başkanı Celal Hordan ,İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Başkanı Samet Güldoğan üniversite gençliğini harekete geçirmişti. İstanbul’da Cağaloğlu’nda, Hürriyet Gazetesi İle Federasyon karşı karşıyaydı.. Sık sık Türkiye’ye gelen Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, karargahı Çağaloğlu’ndaki TMTF Binasına kurar, Hürriyet Gazetesi de onların ziyaretlerini ön plana çıkarırlardı. Talebe mitingleri de başlamıştı.. Önceleri, “ Kıbrıs bizim canımız, feda olsun kanımız..” sloganı, sonradan, “ Ya öleceğiz, ya böleceğiz.”, “ Ya taksim, ya ölüm “ söylemine dönüşmüştü.. Kamuoyunun hareketlenmesi, hükümetin politikalarının da değişmesine yol açtı.. Birleşmiş Milletler ‘de ki Türk Daimî Delegesi Büyük Elçi Selim Sarper zaman zaman TMTF ‘ye gelip, gençlik liderleri ile görüşmeye başlamıştı. Sonradan Korgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun “Muhteşem bir kontur gerilla tatbikatı “ dediği 6/7 Eylül 1957 olayları Selanik’te Mustafa Kemal’in doğduğu eve bir bomba atılmasıyla başlamıştı.  Ben o zaman Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı Genel Sekreteriydim..8 Eylül 1957 günü o tarihte İdare Hukuku Doçenti olan İsmet Giritli ile birlikte, Taksim’den Tünel’ e kadar yürüdük. Çok üzüldük. Aradan bu kadar yıl geçti, hâlâ o manzara gözlerimin önündedir.. Bu olaylar, hükümetin devreye girmesini ve Kıbrıs’ın milli bir mesele telâkki edilmesini temin etmişti. 1959 yılında Londra ve Zürih anlaşmaları imzalanmış, Türk askerinin Kıbrıs’ta görev alması temin edilmişti. Bu anlaşmaları imzalamak için Londra’ya giden Menderes’in uçağı düşmüştü.. Ben , Yavuz Esmersoy ve Erol Ergüneş de o uçağa binecekti. O zaman Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri olan Melih Esenbel, Menderes’e “ Gençleri İspanya’ya götürelim.. “ diyerek, kibarca bizi engellemişti. Menderes o kazadan sağ çıkmıştı.. Orada ve Zurich’te imzaladığı anlaşmalar Türk askerinin de Kıbrıs’ta görev yapmasını sağlamıştı. Ben hep, “ Yassıada’da Tarık Güryay’ın zulmüne , Mahkeme Başkanı Salim Başol’un hakaretlerine maruz kalacağına Menderes o kazadan keşke sağ çıkmasaydı.” Diye düşünürüm.. Kısa bir zaman sonra Türkiye’de 27 Mayıs 1960 darbesi olmuştu. 1964’te Rumlar Erenköy’deki Türkleri yok etmek istediğinde İsmet Paşa Başvekildi.. Gazeteciler “Paşam, çizmeleri giyecek misiniz ? “ Diye sorunca, “ Benim çizmem yok, aklım var .” demişti Paşa.. Çok gecikmeden Türk Hava Kuvvetleri Diyarbakır üssünden Kurmay Albay Abdullah Tenekeci Adana’ya gizlice gelmiş, İsmet Paşa’nın emriyle havalanıp, Erenköy’ü cehenneme çevirmeye çalışan EOKA’cıları cehenneme yollamıştı.. O tarihlerde Türkiye Kıbrıs’a çıkarma yapamıyordu, çünkü donanmanın çıkarma gemileri yoktu ama İsmet Paşa’nın aklı ve siyaset ustalığı vardı.. Sonra 1974 yılına geldik.. Ecevit, Turan Güneşle Londra’daydı.. Meclis toplanmış, Perşembe günüydü.. Kıbrıs’a müdahale kararı alacaktı.. Hükümet bir önerge vererek, bu görüşmelerin Başvekil Ecevit’in Londra’dan dönmesi için cumartesi gününe ertelenmesini istemişti.. Erenköy ‘de o kadar kötü şeyler oluyordu ki, Adalet Partiler “ Başvekili beklemeye gerek yok. Orada insanlar ölüyor.” Diye bağırıyorlardı. Demirel yerinden kalkmış görüşmelerin ertelenmesi için el kaldırmış, geriye dönüp AP lileri süzmüş, onlar da mecburen o istikamette oy kullanmışlardı.. Televizyon edinebilen herkes haberleri takip ediyordu.. Gece saat 11 ‘de Manisa Milletvekili Önal Şakar’la Bursa Milletvekili Barlas Küntay telefon etmişlerdi . “ Ruhi abiyi zapt edemiyoruz. Gel.” Diyorlardı.. Atlayıp arabaya Bulvar Palas Oteline gittim.. Manisa Senatörü Ruhi Tunakan, kullandığı oy dolayısıyla alenen Demirel’e küfrediyordu.. Zor bela evine bıraktık.. Bizler evlerimize giderken, Genelkurmay Başkanlığı’na “Ayşe tatile çıksın..” diye bir telgraf gelmişti. Ayşe Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızıydı.. Cuma günü sabahı Ayten Alpman’ın “ Bir başkadır benim memleketim..” Şarkısıyla uyandık. Ayşe Kıbrıs’a tatile gitmişti.. Mehmetçik Kıbrıs’taydı. Perşembe günü Hükümet Demirel’ e bilgi vermiş, o da en yakın arkadaşlarına bile söylememiş, AP Grubuna da Meclis toplantısının Cumartesi gününe ertelenmesi konusunda müspet oy kullandırmıştı. Yunanlılar “Meclis Cumartesi toplanacak, Türkler Pazar sabahı harekete geçecekler.” Derken Cuma sabahı hareket başlamıştı. İsmet Paşa “Çizmem yok, aklım var..” dediği zaman Sayın Cumhurbaşkanı henüz doğmuştu.. Menderes’in, Fatin Rüştü Zorlu’nun, İsmet Paşa’nın, Turan Güneş’in , Bülent Ecevit’in, Necmettin Erbakan’ın zaferiydi Kuzey Kıbrıs Türk Devleti.. Atatürk çizgisinde yürüyen devlet adamlarının müşterek eseriydi, Abdülhamit’in verdiğinin yarısının geri alınması. Şimdi, ne oldu Kıbrıs’ta Allah aşkına? Biz bakıyoruz.. Ne çizme topuğu, ne de devlet aklı var bugün Kıbrıs’ta. Eskiden Fethullah’a söylerlerdi, şimdi Trumph’a söylüyorlar: Ne istedin de vermedik?  
Ekleme Tarihi: 17 April 2025 - Thursday

KIBRIS… İSMET PAŞA, “ BENİM ÇİZMEM YOK, AKLIM VAR..” DEMİŞTİ.

Bazılarının yere göğe sığdıramadıkları Abdülhamit Kıbrıs’ı 1876’da İngilizlere devretmişti..

Kıbrıslı Rumların Yunanistan’la birleşmek için (Enosis) ilk ayaklanmaları 1931 yılında olmuş ve İngilizler bu ayaklanmayı çok kanlı bir şekilde bastırmışlardı...

İkinci Dünya Savaşından sonra, Hindistan, Pakistan ve Bangaldeş’te başlayan sömürge aleyhtarı gösteriler, Cezayir’e oradan da tüm Afrika’ya ve Kıbrıs ‘a da sıçramıştı.

Kıbrıslı Rumlar, sömürgeci İngilizlerin askerlerinden daha çok orada yaşayan Türkleri hedef almışlardı.

Kıbrıs Ortodoks kilisesi Baş Piskopos Makaryos cenneti unutmuş, Kıbrıslı Türklere cehennemi yaşatıyordu. 

Türkiye’de Hürriyet Gazetesi yazarlarından Hikmet Bil ‘in Başkanlığında “Kıbrıs Türk’ tür Derneği “ Rum çetelerinin katliamını Türk Kamuoyuna duyurup, hükümetin Kıbrıslı Türklere sahip çıkmasını istiyordu.

Yunanistan’ın Batı Dünyası’nın şımarık çocuğu olduğunu iyi bilen DP hükümeti, Kıbrıs’taki 1931 ayaklanmasını İngilizlerin nasıl şiddetle bastırdığını bildiği için,” Kıbrıs meselesi İngiltere ile Yunanistan arasında bir meseledir.” Demişti. Demişti ama gençlik kuruluşları, “ Hayır. Bu mesele bizim meselemizdir.” Diye itiraz edip kolları sıvamıştı..

Ankara Üniversitesi Talebe Birliği Başkanı Yavuz Esmersoy, Türkiye Milli Talebe Federasyonu İstanbul Başkanı Celal Hordan ,İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Başkanı Samet Güldoğan üniversite gençliğini harekete geçirmişti.

İstanbul’da Cağaloğlu’nda, Hürriyet Gazetesi İle Federasyon karşı karşıyaydı..

Sık sık Türkiye’ye gelen Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, karargahı Çağaloğlu’ndaki TMTF Binasına kurar, Hürriyet Gazetesi de onların ziyaretlerini ön plana çıkarırlardı.

Talebe mitingleri de başlamıştı..

Önceleri, “ Kıbrıs bizim canımız, feda olsun kanımız..” sloganı, sonradan, “ Ya öleceğiz, ya böleceğiz.”, “ Ya taksim, ya ölüm “ söylemine dönüşmüştü..

Kamuoyunun hareketlenmesi, hükümetin politikalarının da değişmesine yol açtı..

Birleşmiş Milletler ‘de ki Türk Daimî Delegesi Büyük Elçi Selim Sarper zaman zaman TMTF ‘ye gelip, gençlik liderleri ile görüşmeye başlamıştı.

Sonradan Korgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nun “Muhteşem bir kontur gerilla tatbikatı “ dediği 6/7 Eylül 1957 olayları Selanik’te Mustafa Kemal’in doğduğu eve bir bomba atılmasıyla başlamıştı. 

Ben o zaman Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı Genel Sekreteriydim..8 Eylül 1957 günü o tarihte İdare Hukuku Doçenti olan İsmet Giritli ile birlikte, Taksim’den Tünel’ e kadar yürüdük.

Çok üzüldük.

Aradan bu kadar yıl geçti, hâlâ o manzara gözlerimin önündedir..

Bu olaylar, hükümetin devreye girmesini ve Kıbrıs’ın milli bir mesele telâkki edilmesini temin etmişti.

1959 yılında Londra ve Zürih anlaşmaları imzalanmış, Türk askerinin Kıbrıs’ta görev alması temin edilmişti.

Bu anlaşmaları imzalamak için Londra’ya giden Menderes’in uçağı düşmüştü..

Ben , Yavuz Esmersoy ve Erol Ergüneş de o uçağa binecekti.

O zaman Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri olan Melih Esenbel, Menderes’e “ Gençleri İspanya’ya götürelim.. “ diyerek, kibarca bizi engellemişti.

Menderes o kazadan sağ çıkmıştı..

Orada ve Zurich’te imzaladığı anlaşmalar Türk askerinin de Kıbrıs’ta görev yapmasını sağlamıştı.

Ben hep,

“ Yassıada’da Tarık Güryay’ın zulmüne , Mahkeme Başkanı Salim Başol’un hakaretlerine maruz kalacağına Menderes o kazadan keşke sağ çıkmasaydı.” Diye düşünürüm..

Kısa bir zaman sonra Türkiye’de 27 Mayıs 1960 darbesi olmuştu.

1964’te Rumlar Erenköy’deki Türkleri yok etmek istediğinde İsmet Paşa Başvekildi..

Gazeteciler “Paşam, çizmeleri giyecek misiniz ? “ Diye sorunca, “ Benim çizmem yok, aklım var .” demişti Paşa..

Çok gecikmeden Türk Hava Kuvvetleri Diyarbakır üssünden Kurmay Albay Abdullah Tenekeci Adana’ya gizlice gelmiş, İsmet Paşa’nın emriyle havalanıp, Erenköy’ü cehenneme çevirmeye çalışan EOKA’cıları cehenneme yollamıştı..

O tarihlerde Türkiye Kıbrıs’a çıkarma yapamıyordu, çünkü donanmanın çıkarma gemileri yoktu ama İsmet Paşa’nın aklı ve siyaset ustalığı vardı..

Sonra 1974 yılına geldik..

Ecevit, Turan Güneşle Londra’daydı..

Meclis toplanmış, Perşembe günüydü.. Kıbrıs’a müdahale kararı alacaktı..

Hükümet bir önerge vererek, bu görüşmelerin Başvekil Ecevit’in Londra’dan dönmesi için cumartesi gününe ertelenmesini istemişti..

Erenköy ‘de o kadar kötü şeyler oluyordu ki, Adalet Partiler “ Başvekili beklemeye gerek yok. Orada insanlar ölüyor.” Diye bağırıyorlardı.

Demirel yerinden kalkmış görüşmelerin ertelenmesi için el kaldırmış, geriye dönüp AP lileri süzmüş, onlar da mecburen o istikamette oy kullanmışlardı..

Televizyon edinebilen herkes haberleri takip ediyordu..

Gece saat 11 ‘de Manisa Milletvekili Önal Şakar’la Bursa Milletvekili Barlas Küntay telefon etmişlerdi . “ Ruhi abiyi zapt edemiyoruz. Gel.” Diyorlardı..

Atlayıp arabaya Bulvar Palas Oteline gittim..

Manisa Senatörü Ruhi Tunakan, kullandığı oy dolayısıyla alenen Demirel’e küfrediyordu..

Zor bela evine bıraktık..

Bizler evlerimize giderken, Genelkurmay Başkanlığı’na “Ayşe tatile çıksın..” diye bir telgraf gelmişti.

Ayşe Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızıydı..

Cuma günü sabahı Ayten Alpman’ın “ Bir başkadır benim memleketim..” Şarkısıyla uyandık. Ayşe Kıbrıs’a tatile gitmişti..

Mehmetçik Kıbrıs’taydı.

Perşembe günü Hükümet Demirel’ e bilgi vermiş, o da en yakın arkadaşlarına bile söylememiş, AP Grubuna da Meclis toplantısının Cumartesi gününe ertelenmesi konusunda müspet oy kullandırmıştı.

Yunanlılar “Meclis Cumartesi toplanacak, Türkler Pazar sabahı harekete geçecekler.” Derken Cuma sabahı hareket başlamıştı.

İsmet Paşa “Çizmem yok, aklım var..” dediği zaman Sayın Cumhurbaşkanı henüz doğmuştu..

Menderes’in, Fatin Rüştü Zorlu’nun, İsmet Paşa’nın, Turan Güneş’in , Bülent Ecevit’in, Necmettin Erbakan’ın zaferiydi Kuzey Kıbrıs Türk Devleti..

Atatürk çizgisinde yürüyen devlet adamlarının müşterek eseriydi, Abdülhamit’in verdiğinin yarısının geri alınması.

Şimdi, ne oldu Kıbrıs’ta Allah aşkına?

Biz bakıyoruz.. Ne çizme topuğu, ne de devlet aklı var bugün Kıbrıs’ta.

Eskiden Fethullah’a söylerlerdi, şimdi Trumph’a söylüyorlar:

Ne istedin de vermedik?

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.