Sen bir Atatürk düşmanının rahle-i tedrisinde yetişmişsin, bunun için ben sana mecbur değilim.
Sen ülkeyi, “Hilafetçiler, Cumhuriyetçiler” Diye ikiye ayırmışsın, bunun için ben sana mecbur değilim.
Sen, modern dünyayı anlayacak, ona ayak uyduracak bir nesil yetiştireceğine , senin aklınla dindar, medeni dünyanın aklıyla kindar bir nesil yetiştirmişsin, ben bunun için sana mecbur değilim.
Sen, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletine sadık kalacağına yemin edip, ne dinler, ne dinle dinsizler, ne dinle deistler arasında tarafsız kaldın, bunun için ben sana mecbur değilim.
Sen, inanç hürriyetine saygılı kalacağına, onu koruyacağına aynı din mensupları arasına bile tefrika soktun, Müslümanı kurandaki anlayışı terk edip, mezheplere, tarikatlara hatta cemaatlere göre tarif ettin, bunun için ben sana mecbur değilim.
Sen, kamu varlığına sahip çıkıp, onu koruyacağına, o kamu varlığının yağmalanmasına sebep oldun, bunun için ben sana mecbur değilim.
Sen, peygamberler ahlakını, onların halkın arasından ayrılmayışını, halktan uzaklaşmayışını, ya da bir ateist veya deist gibi halktan korkmayışını örnek alacağına, halktan korkarak , yüzlerce koruma, onlarca koruma arabası ile halkı yararak, daha da ötesi onların gönüllerini yaralayarak aralarından geçip gittin, bunun için ben sana mecbur değilim.
Sen, bin bir emekle yetiştirdiğimiz, eğitip toplum hizmetine soktuğumuz doktorlarımızı, iktisatçılarımızı, mimarlarımızı bilgisayarcılarımızı ülkemizden kovdun, bunun için ben sana mecbur değilim.
Sen, Fatiha suresinin bile manasını bilmeyen adamların açtıkları Kur’an Kurslarında çocuklara cinsel tacizde bulunmalarına göz yumulmasına sessiz kalıp, hem insanların dinden ve din adamlarından soğumasını bile anlamadın, ben bunun için sana mecbur değilim.
Sen, deprem bölgesinde hâlâ “Bari mezarları belli olsaydı.” Diyerek evlatlarının, analarının ,babalarının cesetlerini arayanlara, bir devlet adamına yakışmayan şekilde tehdit savurdun, ben sana bunun için mecbur değilim.
Sen en iyisi, yüzlerce arabaların, binlerce korumaların, sarayların , danışmanların , adamların , yargıçların , kayyumların, hayranlarınla çek git kendi dünyana, orada yaşa !
Bırak bizi sana razı olmanın acılarıyla!
Anla artık, bundan daha fazlasına dayanmamız mümkün değil.
Ben bunun için sana mecbur değilim.