Bir milleti millet yapan, o milletin kültürel değerleridir. Kültür maddi ve manevi değerlerden oluşur. Bu değerleri, varlıklarımızı sürdürebilme sebeplerimizdir.
Dostça, kardeşçe bir arada yaşamamızın en büyük sebebi ise bayramlarımızdır. Bayram, o toplumun tüm fertlerince sevilip tanınan, benimsenen, içtenlikle ve coşkuyla kutlanan manevi bir değerdir, değerimizdir. İşte bu değerlerden biri de 21 Mart'ta tüm Türkler tarafından kutlanan Nevruz Bayramı'dır.
Yarım asır öncesinden bugüne kadar de coşkuyla kutlanan Nevruz (yeni gün) Bayramı, gece ile gündüzün eşitlendiği bu özel gün olarak biliniyor. Nevruz, Orta Asya'dan Balkan halklarına kadar Türklerin yılbaşı olarak görüldüğü bir bayramdır. “Yeni yıl”, “Nevruz”, “Nevruz”, “Sultan-ı Nevruz”, “Nevruz Sultanı” gibi isimlerle halen coşkuyla kutlanmaktadır.
Ne yazık ki güzel ülkede Nevruz Bayramı, coplar, gözaltılarla birleştirilerek, korku salınarak adeta bir cadı bayramına çevrilmiş ve kutlanması yasaklanmıştır. Buna rağmen kardeş ülke Azerbaycan ve halk Nevruz Bayramı'nı nasıl kutluyor? Gelin, bir göz atalım.
Azerbaycan'da baharın haberleri olarak kabul edilen Nevruz Bayramı kutlamaları bir ay önceden başlar ve mart ayı boyunca devam eder. Salı'yı çarşambaya sahip olan ilk çarşambaya “Su Çarşambası”, ikinci çarşambaya “Ateş Çarşambası”, üçüncü çarşambaya “Rüzgâr Çarşambası”, dördüncü çarşambaya ise “Toprak Çarşambası” adı verilir. Ülkenin Kale Duvarı içerisi, Tarihi Han Sarayı bahçesi, Şeki, Tarihi İçerişehir ve Hazar Denizi kıyısındaki Ulusal Park gibi çeşitli kutlamalar yapılıyor. Farklı modellerin ve çeşitlerin gelen tasarımcıları, o günün kendine özgü kıyafetleriyle birleşiyor; müzik ve dans gösterileriyle halkı coşturup eğlendirir. Azerbaycan'da Nevruz, en büyük bayram olarak kabul edilir ve ülke genelinde 5 günlük tatil ilan edilir.
Su Çarşambası'nda, hanedeki tüm fertleri evlerinin değerleri su serperek kutlamalara başlar.
Ateş Çarşambası'nda, mahallelerde ateş yakılır, evlerde ise her fert için birer mum yakılır. “Ağırlığım, uğurluğum kızgın kalsın.” Ateşin üzerinden atlanır. Ayrıca yumurta boyama, horoz dövüşü ve yüzük falına bakma gibi gelenekler sürdürülüyordu.
Rüzgâr Çarşambası'nda, çeşitli etkinliklerle kutlamalarını sürdürürken, kutlamaların en anlamlı ve önemlisi olanıdır.
Toprak Çarşambası’nda eğlence tavan yapar. Bir ay öncesinden bir kapta ıslatılan buğdayların yeşermesi ile oluşan çim çevresine kırmızı kurdeleler bağlanır, masanın ortasına konur ve nevruzun en önemli sembolü olarak kabul edilir.
Toprak Çarşambası yılın en son çarşambası olarak kabul edilen o günde, mutsuz olunmaz, borç para verilmez, kavga edilmez, erken yatılmaz.
Güzel yemekler yapılıp misafirler ağırlanır, üzerlik otu dumanını koklanır, bekar kızların tuzlu hamur yoğurarak yatmadan önce o hamurdan yer. Tuzlu hamur yediği için o gece ona gelecekteki eşinin su vereceği inancı güdülür.
Kızların o gün için adet görüyorsa, yatmadan önce gökyüzünden yedi adet yıldız seçip, dilek tutarlar.
Kutlamalar boyunca yabancı ülkede bulunan, görevleri her ne olursa olsun, ülke halkı, ülkelerine dönerek bu büyük ve en anlamlı kutlamalara katılırlar, mümkün mertebe katılmaya çalışırlar.
Nevruz Bayramı
Yad elde olanlar ülkeye koşar
Nevruzda Azeri olmak var imiş
Beraber eğlenip beraber coşar
Nevruzda Azeri olmak var imiş
Duygusuz olana duygu kâr etmez
Gönlü dar olanın yüreği yetmez
Mart ayı boyunca kutlama bitmez
Nevruzda Azeri olmak var imiş
Nevruzda boy verir yeşerir otlar
Tekrar tazelenir bütün umutlar
Bayramları bayram tadında kutlar
Nevruzda Azeri olmak var imiş
Güneş nazlı doğar nazlıca batar
Ne sinir stres var ne de tek atar
Sanatçılar söyler halk ritim tutar
Nevruzda Azeri olmak var imiş
Güzel örf adeti sanmayın imge
Kıl imiş tüy imiş olmaz tek simge
Binlerce edipten bin bir betimge
Nevruzda Azeri olmak var imiş
Altınel dost derki gelmez oyuna
Aldırmazlar dil din etnik soyuna
Ermeni Rus Tatar koyun koyuna
Nevruzda Azeri olmak var imiş
Altınel (Şükrü Altınel)
