Anadolu’da Mustafa Kemal Paşa başkanlığında Erzurum ve Sivas
Kongreleriyle şekillenen Milli Mücadele döneminde “Kuvayı Milliye” ve “Heyet-i
Merkeziye” örgütlenmelerinin ile Suriye’de ve Kuzey Irak’taki Türk ve Arap millî
direniş hareketleriyle bağlantısını bulmak için Ali Şefik Özdemir Bey’in yaşam
öyküsü takip edilmelidir. Milis Kaymakam Yarbay rütbesiyle 1920 yılı başında
bölgeye gönderilen Ali Şefik Özdemir’in askerî başarıları sadece o dönem için değil
yakın gelecek için büyük değer taşıyor.
Birinci Dünya Savaşı ile İtilaf Devletlerinin Musul üzerindeki siyasi emelleri
Irak Cephesinin açılmasına neden oldu, savaşla birlikte Hindistan’dan gönderilen
İngiliz kuvvetleri Basra’ya çıkarak kısa sürede Bağdat’a kadar ilerlemişlerdi. Osmanlı
Devleti, Irak Cephesinde önemli başarılar elde etmesine rağmen, savaşın sonuna doğru
diğer cephelerde olduğu gibi, bu cephede de pek çok kayıp vererek geri çekilmek
zorunda kaldı. 30 Ekim I918’de Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalandığı sırada
VI. Ordu komutanı Ali İhsan Paşa Musul’da bulunuyordu. Öte yandan İngilizler ise,
süratli bir hareket icra ederek Musul’a egemen olmak çabası içinde idiler.
Mondros Mütarekesi’nin ardından İngiliz ve Fransızların Güneydoğu Anadolu
bölgesindeki bu işgal hareketleri 15 Eylül 1919'da yapılan “Suriye İtilafnamesi”yle
yeni bir yön kazanmıştı. Bu anlaşmaya göre Musul bölgesini elde eden İngiltere, 1
Kasım 1919 tarihinde Adana, Maraş, Kilis, Ayıntâp ve Urfa’dan çekilerek yerini
Fransa’ya bıraktı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Orta Doğu’daki topraklarının; Suriye’nin Fransa,
Irak’ın ise İngiliz sömürge sistemine dahil edilmek istenmesi bölgede siyasi
karışıklıklara yol açmıştı. TBMM Hükûmeti bölgedeki nüfuz mücadelesinde geri
kalmadı. TBMM Hükûmeti, düzenli ordunun kuruluşundan itibaren bölgedeki askerî
faaliyetleri yürütmek üzere 1921 yılında Binbaşı Şevki Bey’i Süleymaniye
Komutanlığı’na tayin etti. Öte yandan Mustafa Kemal Paşa’nın 24/25 Şubat 1920
tarihli Başyönergesi ile Fransız işgali altındaki Suriye’ye gönderilen Ali Şefik
Özdemir, Suriye’de “Suriye-Filistin Müdafaa-i Kuvayı Osmaniye Heyeti” ve “Türk-
Arap Muhadenet Cemiyeti”ni kurarak Suriye’deki Millî Mücadele yanlısı
milliyetçileri bir araya getirmişti.
Fransız işgali altında ıstırap çeken Suriye’de Halep, Antakya, Hama, Humus,
Lazkiye, Şam, Baalbek ve Kuneytra'da kurulmuş olan “Suriye-Filistin Müdafaai
Kuvayı Osmaniye Heyeti” örgütlerinin üyeleri Türk, Çerkez ve Araplardı. Suriye'deki
örgütler, “Suriye-Filistin Müdafaa-i Kuvayı Osmaniye Heyeti” Başkanı Özdemir
Bey'in yönetimi altındaydı. Halep Merkez Komitesi Başkanı Bilâl Bey yardım ediyor;
Özdemir Bey’in siyasi danışman olarak çalışıyordu. Natık Bey ise komitenin kurmay
başkanı görevini yürütüyordu. Bu örgütler, Çukurova olayları sırasında Kuzey Suriye'de
birçok savaş planları hazırlayarak, Fransızlara başarılı baskınlar yapmışlar; Fransız
ordusunun bir bölümünü Suriye'de oyalayarak Anadolu’daki Millî Mücadelecilere yardım
etmişlerdi.
ALİ ŞEFİK ÖZDEMİR'İN ŞEYH MAHMUT BERZENCİ İLE GÖRÜŞMELERİ
Lozan Barış görüşmeleri sırasında ise TBMM Hükûmeti, bölgedeki etkisini
artırmak için birtakım faaliyetler içerisine girdi. Lozan görüşmelerinin başlamasından
kısa bir süre önce Antep Milis Kuvvetleri komutanı Özdemir Bey, küçük bir gönüllü
birliği ile Diyarbakır’dan Musul’a gönderildi. Mustafa Kemal Paşa ve TBMM
Hükûmeti’nin gizli bir emri ile Musul’a gönderilen Özdemir Bey, bölgeye kendi şahsî
gayretleriyle gittiği izlenimi verecekti. Bunun için de yanına Türk askeri verilmedi.
Özdemir Bey’in mütarekeden sonra Türkiye’de kalan Kuzey Afrikalı (Cezayir, Tunus
vb. gibi) topluluklardan sağladığı sivil kuvvetlerle hareket etmesi sağlandı.
Mim Kemal Öke, İngiliz belgelerinden hareketle Musul’da Arap ve Kürtlerin
İngiliz himayesindeki Faysal’a değil, Anadolu’ya dayanmayı tercih ettiklerini ifade
eder. Bölgedeki işgal hareketlerinde Fransızlar Ermenileri, İngilizler Nasturi ve
Asurileri himaye edip ordularında kullanıyorlardı. Esasen İngilizler burada etkili bir
nüfuza sahip olan Şeyh Mahmut’u kullanarak, “Güney Kürdistan” adıyla bir hükûmet
teşkil etmeyi düşünmüşlerse de, Şeyh Mahmut bunu kabul etmemişti. 1919’da Şeyh
Mahmut’un isyanı aslında bağımsızlık için değil, eskisi gibi Osmanlı idaresine bağlı
kalmaktı.
Bölgenin önde gelen liderlerinden Şeyh Mahmut Berzenci, Özdemir Bey’in
misyonunu en iyi anlayan, ufku geniş, mevcut durumu iyi analiz eden ve gelecekte
olacakları öngörebilen şahıs olarak karşımıza çıkmaktadır. Şeyh Mahmut, yöredeki en
önemli oymaklardan olan Berzencilerin başıydı. 1918 yılında Türk Ordusu Kerkük’ten
Özdemir Bey’in egemen olduğu Küçük Zap’ın kuzeyine çekilirken Süleymaniye
yöresinin yönetimini Şeyh Mahmut’a bırakmıştı. Şeyh Mahmut, yöredeki Türk
askerleriyle beraber İngilizleri sokmamış, Türk askerlerinin kuzeye geçişine yardımcı
olmuştu. Mütarekeden sonra İngilizlerin güdümlü yönetimini reddeden ve İngiliz
baskısının artması üzerine 26 Mayıs 1919’da Musul Vilayeti’ndeki ilk silahlı Kuvayı
Milliye direnişini aylarca sürdüren Şeyh Mahmut’a, bu direniş sırasında Mustafa
Kemal Paşa’nın gönderdiği telgraf da anlamlıydı. 1919’da ayaklandığında
işbirlikçilerin yardımıyla yakalanarak üç yıl Kuveyt’te tutsak yaşayan Şeyh Mahmut’a
Kürteli Hanlığı önerilerek özgürlükle birlikte servet ve saltanat sunuldu. 30 Eylül’de
binlerce kişinin coşkulu karşılamasıyla Süleymaniye’ye dönmüştü. Şeyh Mahmut’un
gelişin bekleyen Özdemir Bey, bölgedeki Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri ve
Revanduz’la bağlantılı oymaklarla ilişkilerini güçlendirdi. Şeyh Mahmut, Özdemir
Bey’in sağladığı Revanduz direnişi ve Derbent Zaferi sayesinde özgürlüğüne
kavuşmuştu.
Özdemir Bey Süleymaniye’ye 29 Eylül 1922’de Süleymaniye’ye bir mektupla
gönderdiği elçi heyetinin başı olan Yüzbaşı Fevzi Bey, İngilizler tarafından Kürdistan
hükümdarı tayin edilen Şeyh Mahmut Efendi’yle yaptığı mülakatı Özdemir Bey’e
rapor etmişti. O da bu raporu 3 Kasım 1922 tarihli şifreli telgrafla Şark ve Elcezire
Cephesi Komutanlarına “ehemniyetine binaen harfiyen” bildirmişti. Özdemir raporun
sonuna bir not ekleyerek, aksine bir talimat almadıkça Şeyh Mahmut’a yanıt
vermeyeceğini bildirir.
Özdemir Bey ve Şeyh Mahmut arasındaki diyalog hiç kopmadı, bazı
konulardaki farklı yaklaşımlarına karşın ilkbahardaki İngiliz taarruzuyla Kuvayı
Millîye her iki merkezde tasfiye edilinceye kadar sürdü. Özdemir Bey, 1919 yılı
boyunca ve 1920 başlarında Suriye’de Mustafa Kemal Paşa ile bağlantılı olarak
çalıştığı dönemde geliştirilen Türkiye, Suriye ve Irak arasında Konfederasyon
projesinin 1922 sonbaharına kadar geçerli olduğunu düşünüyordu.
Özdemir Bey, iki yüz elli kişilik müfrezesi ile burada da deneyimli bir asker ve
yönetici olduğunu kısa sürede kanıtlamıştır. Bölge aşiretleri ile iyi ilişkiler kurularak
Kuzey Irak halkına işgalcilerden kurtulma umudu aşılanmıştır. Özdemir Bey’in Musul’a
yönelik faaliyetlerini yakından takip eden İngilizler, bölgeyi askerî açıdan takviye
ederek, Süleymaniye ve Revanduz bölgesinde kara ve hava kuvvetleriyle harekete
geçtiler. Özdemir’in küçük müfrezesi bölgedeki yerli halk üzerinde yer yer başarılar
kazandı. Fakat her bakımdan üstün olan İngiliz kuvvetleri karşısında fazla tutunamadı.
Ali Şefik Özdemir, Kafkasya'dan Mısır'a göç eden Mısır Kölemenlerinden
Özdemir ailesine mensup. Kahire El-Ezher ve Darülfünun Edebiyat-ı İslamiye Şubesi
mezunudur. İnkılapçı , cesur ve bu memlekete candan bağlı olan Özdemir Bey’in
Hatay, Irak, Suriye akınları başlı başına bir destandır. Özdemir Bey, bölgedeki Türk
sempatisini Millî Mücadelecilerin lehine çevirmiş, Fransız askerlerini Suriye’de zor
durumda bırakarak, Maraş, Urfa, Antep ve Kilis’te tutunmalarını engellemiştir. Suriye
ve Hatay’daki mücadelesi sırasında Suriye hakkında Mustafa Kemal Paşa’ya bilgi
vermek maksadı ile 2 Haziran 1920’de Ayıntâp'a gelmiş olan bu kahraman burada
iken, Fransızlara karşı mücadele eden birliklerin başına geçerek, 8 Ağustos 1920’de
Antep Millî Kuvvetleri’nin komutanlığını üzerine aldı. Ayıntâp’ın düşman işgalinden
kurtarılması için arkadaşlarıyla beraber 6 ay olağanüstü çalışmalarıyla halkın gönlünde
taht kurmuştur. Kuşatmanın devam ettiği günlerde Kolordu’nun gizli şifresiyle, 7/8
Şubat 1921 gecesi Hükûmet memurları, asker ve halktan oluşan 200 kişilik bir
kuvvetle, düşmanın kuşatma hatları arasından Ayıntâp’ı terk erek Maraş’a gitti.
Maraş’ta bir iki ay kaldıktan sonra Kolordu’nun emriyle Süvari Millî Hareketi
Kumandanlığı’na tayin edilerek emrinde bulunan birkaç yüz süvari ile ilk olarak
Menç, sonra Antakya ve civarı harekâtında Fransızlara önemli darbeler indirdi. Daha
sonra Ankara Anlaşması gereğince Süvari Birliği’nden geri alınarak Musul ve
Revanduz Harekâtı ile görevlendirildi.
Tüccarlık, Çiftçilik, Nâfıa İşleri, Şam-Türk Arap Birliği Teşkilatı Kuruculuğu,
Müteahhitlik, Ayıntâp Milis Kaymakamlığı, TBMM VI. Dönem Siirt, VII. Dönem
Gaziantep Milletvekilliği yapmıştır. Evli ve beş çocuk babasıdır. Ankara'da vefat
etmiş, vasiyeti üzerine cenazesi Gaziantep'e getirilerek, Asrî mezarlığa 18781 numaralı
mezara gömülmüştür.
