Nevin Balta-Araştırmacı Yazar
Köşe Yazarı
Nevin Balta-Araştırmacı Yazar
 

Ankara’nın “Modern Mirası” UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde

Ankara, bir Anadolu kasabasından bir başkente evrilme sürecinde, çok özel bir örnek olarak dünya tarihindeki yerini aldı. İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e giden yolda Ankara, başkent ilan edildiği günden itibaren çağdaş bir anlayışla planlanmıştır. 13 Ekim 1923’te başkent ilan edilen ve bu yıl 102. yaşını kutlayacağımız Ankara 20. yüzyılın başında kentleşme ve planlı gelişmenin öncüsüydü. Cumhuriyet’in ilk yılarında Ankara kenti için Cumhuriyet’in çağdaş dünyayı yakalama ve aydınlığa ulaşma kararlılığını yansıtan projeler yaşama geçirildi. Kurtuluş mücadelesini, Türkiye Cumhuriyeti’ni, planlı kalkınmayı ve dünyada örnek olacak bir başkenti temsil edecek olan Anadolu kenti Ankara için “modern kentleşme “ modeli uygulandı. Cumhuriyet’in kuruluşunu simgeleyen ve Ankara’ya “Cumhuriyet’in başkenti” kimliğini kazandıran cadde, sokak, yol, köprü, kavşak, bulvar ve meydanlar tasarlandı. 1924-1925 yıllarında Ankara için Lörcher Planı’nda öngörülen bazı meydanlar daha sonra 1928 yılında yürürlüğe giren Jansen Planı’nda şekil değiştirmişti. Bu meydanlar, dönemin şehircilik ve planlama anlayışının bir uzantısı olarak kentin gündelik yaşamında önemli alanlar olarak görülmekteydi. Günümüze gelene kadar Cumhuriyet’in kuruluşu sonrasında tasarlanan meydanlardan çok azının meydan vasfıyla veya tasarımıyla kaldığını söyleyebiliriz. Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze kalanlar ise Ulus Meydanı, Hükûmet Meydanı, İtfaiye (Hergele(n) Meydanı, Kızılay Meydanı (Cumhuriyet ve Kurtuluş Meydanı), Sıhhiye Meydanı, Anadolu (Tandoğan) Zafer Meydanı. Ankara’nın ilk meydanlarından Millet Meydanı, 1930’dan sonra “Ulus” adını aldı. Meydan tasarladığı hâliyle inşa edilmiş, Heinrich Krippel’in eseri olan Ulus Heykeli, 1927’de Taşhan’ın önündeki bu meydana yerleştirilmişti. Ulus Meydanı, 1950’li yıllara kadar tasarlandığı hâliyle kalmıştı. İtfaiye Meydanı, 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarında Ankara’nın en canlı meydanıydı. Halk arasında Hergele(n) Meydanı olarak anılan bu yer, Cumhuriyet öncesi dönem ile 1960’lı yılların sonuna kadar Ankara’ya gelenlerin ilk ulaşım ve konaklama alanıydı. Ankara’nın planlanmasında bu durum göz ardı edilmemiş ve ilk olarak Lörcher Planı’nda İtfaiye Meydanı’nın birbirine açılan ve bir meydanlar sistemi olarak tasarlanması öngörülmüştür. Cumhuriyet’in ilanı sonrasında Ankara Sokakları’nın bayındır hâle getirilmesi gündeme geldiğinde Oğuz Töresi’ne göre sokaklara Oğuz’un zaferlerinin adları verilmişti. Sakarya Caddesi’ne Sakarya Zaferi’nin adı verildi. Sakarya Caddesi’ne açılan Selanik, İnkılap, Bayındır sokaklarının diğer bir tarafında Zafer Meydanı ve karşısında Zafer Parkı yer alıyordu. Kurtuluş Savaşı’nın, inkılapların ve bayındırlık çalışmalarının izlerini sokak adlarında yaşatmak düşüncesi Kızılay civarındaki cadde isimlerine de yansıtılmıştı. Sakarya Caddesinden geçen Bayındır, İnkılap ve Selanik sokakları, Ziya Gökalp Caddesi’ne kavuşuyor, oradan devam ederek Meşrutiyet ve Mithat Paşa Caddeleri’ne ulaşıyordu. Sakarya Caddesi’nin bir tarafında Hürriyet Meydanı vardı. Zafer Meydanı’nın girişinde Ankara’nın simgesi Hitit kursu yer alıyordu. Zafer Meydanı’na ise Lozan Meydanı’ndan geçilerek ulaşılıyordu. Sıhhiye Abdi İpekçi Meydanı’nın o dönemdeki adı Lozan Meydanı, Kızılay Meydanı’nın o dönemindeki adı Hürriyet Meydanı idi. Türkiye Cumhuriyeti’ni kurulurken, cumhuriyet değerleri meydan ve sokakların adlarına yansıtılmıştı. Kızılay Meydanı (Hürriyet Meydanı)’nın çevresindeki yer alan ve günümüzde de aynı adlarla anılan park, meydan, mahalle ve sokak adları, Anadolu bozkırındaki bir kenti Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti ilan etme hikâyesini anlatıyordu. Güven Park, Meclis Parkı, Seymenler Parkı, Kurtuluş Parkı, Gençlik Parkı adları ile Mustafa Kemal Bulvarı, Atatürk Bulvarı, İzmir Caddesi, Millî Müdafaa Caddesi, Tunalı Hilmi Caddesi, Kumrular Caddesi, Necatibey Caddesi, Yüksel Caddesi, vb. cadde adları millî mücadele ruhunu anlatıyor. Fevzi Çakmak Sokak, Şehit Adem Yavuz Sokak vb. sokak adlarıyla tarihî kişilikler anımsatılıyordu. Meydanlara yerleştirilen heykel ve sanat eserleri ile de modern başkent görüntüsü tamamlanmıştı. Ankara UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine Kaydedildi Nisan ayında “Ankara: Modern Bir Cumhuriyet Başkenti’nin Planlanması ve İnşası” miras alanı UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine Kaydedildi. 2021 yılında Millî Komisyon bünyesinde oluşturulan alt çalışma grubunun yoğun emekleri sonucunda hazırlanan dosya, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından UNESCO Dünya Mirası Merkezi’ne iletilmiş ve miras alanının UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kaydı sağlanmıştır. Alt çalışma grubunda yer alan isimler: Prof. Dr. Elvan ALTAN, Prof. Dr. Savaş Zafer ŞAHİN ve Dr. Zeynep TUNA YÜNCÜ. Ankara’nın planlı şehircilik anlayışıyla şekillenen 20. yüzyıl başındaki “mimari tasarım projeleri”, kentin modern kimliğini yansıtıyordu ve devletin kültürel kimliğini temsil etmekteydi. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Ankara Modern Mirası” adıyla UNESCO Dünya Mirası Merkezi’ne iletilen dosyada yer alan simgesel yapılar - Ulus, Kızılay bölgeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi I., II. ve III. binaları, Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Güven Park, Gençlik Parkı, Ulus Meydanı, Kızılay Meydanı, Ankara Garı, İş Bankası Binası ve çeşitli bakanlık yapıları- UNESCO Dünya Geçici Miras Listesine kaydedildi.
Ekleme Tarihi: 10 Mayıs 2025 -Cumartesi

Ankara’nın “Modern Mirası” UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde

Ankara, bir Anadolu kasabasından bir başkente evrilme sürecinde, çok özel bir örnek olarak
dünya tarihindeki yerini aldı. İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e giden yolda Ankara, başkent ilan edildiği
günden itibaren çağdaş bir anlayışla planlanmıştır. 13 Ekim 1923’te başkent ilan edilen ve bu yıl 102.
yaşını kutlayacağımız Ankara 20. yüzyılın başında kentleşme ve planlı gelişmenin öncüsüydü.
Cumhuriyet’in ilk yılarında Ankara kenti için Cumhuriyet’in çağdaş dünyayı yakalama ve aydınlığa
ulaşma kararlılığını yansıtan projeler yaşama geçirildi.
Kurtuluş mücadelesini, Türkiye Cumhuriyeti’ni, planlı kalkınmayı ve dünyada örnek olacak
bir başkenti temsil edecek olan Anadolu kenti Ankara için “modern kentleşme “ modeli uygulandı.
Cumhuriyet’in kuruluşunu simgeleyen ve Ankara’ya “Cumhuriyet’in başkenti” kimliğini kazandıran
cadde, sokak, yol, köprü, kavşak, bulvar ve meydanlar tasarlandı.
1924-1925 yıllarında Ankara için Lörcher Planı’nda öngörülen bazı meydanlar daha sonra
1928 yılında yürürlüğe giren Jansen Planı’nda şekil değiştirmişti. Bu meydanlar, dönemin şehircilik ve
planlama anlayışının bir uzantısı olarak kentin gündelik yaşamında önemli alanlar olarak
görülmekteydi. Günümüze gelene kadar Cumhuriyet’in kuruluşu sonrasında tasarlanan meydanlardan
çok azının meydan vasfıyla veya tasarımıyla kaldığını söyleyebiliriz. Cumhuriyet’in ilk yıllarından
günümüze kalanlar ise Ulus Meydanı, Hükûmet Meydanı, İtfaiye (Hergele(n) Meydanı, Kızılay
Meydanı (Cumhuriyet ve Kurtuluş Meydanı), Sıhhiye Meydanı, Anadolu (Tandoğan) Zafer
Meydanı. Ankara’nın ilk meydanlarından Millet Meydanı, 1930’dan sonra “Ulus” adını aldı. Meydan
tasarladığı hâliyle inşa edilmiş, Heinrich Krippel’in eseri olan Ulus Heykeli, 1927’de Taşhan’ın
önündeki bu meydana yerleştirilmişti. Ulus Meydanı, 1950’li yıllara kadar tasarlandığı hâliyle
kalmıştı. İtfaiye Meydanı, 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarında Ankara’nın en canlı meydanıydı. Halk
arasında Hergele(n) Meydanı olarak anılan bu yer, Cumhuriyet öncesi dönem ile 1960’lı yılların
sonuna kadar Ankara’ya gelenlerin ilk ulaşım ve konaklama alanıydı. Ankara’nın planlanmasında bu
durum göz ardı edilmemiş ve ilk olarak Lörcher Planı’nda İtfaiye Meydanı’nın birbirine açılan ve bir
meydanlar sistemi olarak tasarlanması öngörülmüştür.
Cumhuriyet’in ilanı sonrasında Ankara Sokakları’nın bayındır hâle getirilmesi
gündeme geldiğinde Oğuz Töresi’ne göre sokaklara Oğuz’un zaferlerinin adları verilmişti.
Sakarya Caddesi’ne Sakarya Zaferi’nin adı verildi. Sakarya Caddesi’ne açılan Selanik,
İnkılap, Bayındır sokaklarının diğer bir tarafında Zafer Meydanı ve karşısında Zafer Parkı
yer alıyordu. Kurtuluş Savaşı’nın, inkılapların ve bayındırlık çalışmalarının izlerini sokak
adlarında yaşatmak düşüncesi Kızılay civarındaki cadde isimlerine de yansıtılmıştı. Sakarya
Caddesinden geçen Bayındır, İnkılap ve Selanik sokakları, Ziya Gökalp Caddesi’ne
kavuşuyor, oradan devam ederek Meşrutiyet ve Mithat Paşa Caddeleri’ne ulaşıyordu.
Sakarya Caddesi’nin bir tarafında Hürriyet Meydanı vardı. Zafer Meydanı’nın girişinde
Ankara’nın simgesi Hitit kursu yer alıyordu. Zafer Meydanı’na ise Lozan Meydanı’ndan
geçilerek ulaşılıyordu. Sıhhiye Abdi İpekçi Meydanı’nın o dönemdeki adı Lozan Meydanı,
Kızılay Meydanı’nın o dönemindeki adı Hürriyet Meydanı idi. Türkiye Cumhuriyeti’ni
kurulurken, cumhuriyet değerleri meydan ve sokakların adlarına yansıtılmıştı. Kızılay
Meydanı (Hürriyet Meydanı)’nın çevresindeki yer alan ve günümüzde de aynı adlarla anılan
park, meydan, mahalle ve sokak adları, Anadolu bozkırındaki bir kenti Türkiye Cumhuriyeti’nin
başkenti ilan etme hikâyesini anlatıyordu.
Güven Park, Meclis Parkı, Seymenler Parkı, Kurtuluş Parkı, Gençlik Parkı adları
ile Mustafa Kemal Bulvarı, Atatürk Bulvarı, İzmir Caddesi, Millî Müdafaa Caddesi, Tunalı
Hilmi Caddesi, Kumrular Caddesi, Necatibey Caddesi, Yüksel Caddesi, vb. cadde adları millî
mücadele ruhunu anlatıyor. Fevzi Çakmak Sokak, Şehit Adem Yavuz Sokak vb. sokak
adlarıyla tarihî kişilikler anımsatılıyordu. Meydanlara yerleştirilen heykel ve sanat eserleri ile de
modern başkent görüntüsü tamamlanmıştı.

Ankara UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine Kaydedildi
Nisan ayında “Ankara: Modern Bir Cumhuriyet Başkenti’nin Planlanması ve
İnşası” miras alanı UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine Kaydedildi. 2021 yılında Millî
Komisyon bünyesinde oluşturulan alt çalışma grubunun yoğun emekleri sonucunda hazırlanan
dosya, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından UNESCO Dünya Mirası Merkezi’ne iletilmiş
ve miras alanının UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kaydı sağlanmıştır. Alt çalışma
grubunda yer alan isimler: Prof. Dr. Elvan ALTAN, Prof. Dr. Savaş Zafer ŞAHİN ve Dr.
Zeynep TUNA YÜNCÜ.
Ankara’nın planlı şehircilik anlayışıyla şekillenen 20. yüzyıl başındaki “mimari tasarım
projeleri”, kentin modern kimliğini yansıtıyordu ve devletin kültürel kimliğini temsil etmekteydi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Ankara Modern Mirası” adıyla UNESCO Dünya
Mirası Merkezi’ne iletilen dosyada yer alan simgesel yapılar - Ulus, Kızılay bölgeleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisi I., II. ve III. binaları, Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Güven Park, Gençlik
Parkı, Ulus Meydanı, Kızılay Meydanı, Ankara Garı, İş Bankası Binası ve çeşitli bakanlık
yapıları- UNESCO Dünya Geçici Miras Listesine kaydedildi.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Delibal
(15.05.2025 18:07 - #3103)
Nevin Balta’nın kaleminden çıkan bu yazı, sadece bir şehir planlamasının değil, bir milletin küllerinden doğarak kurduğu yeni devletin zihinsel haritasının da kaydını tutuyor. Ankara’nın “modern miras” olarak UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kabulü, Cumhuriyet’in ideallerini taşıyan bir kent tahayyülünün dünya ölçeğinde tescillenmesi anlamına geliyor. Bu topraklarda bir başkentin doğuşu, yalnızca fiziki mekânların değil, tarihsel belleğin ve toplumsal hafızanın da inşasıydı. İmparatorluğun yorgun taşra kasabası, Mustafa Kemal’in önderliğinde bir simgeye, bir iradeye, bir umuda dönüştü. Planlı gelişme ve çağdaş şehircilik ilkeleriyle donatılan Ankara, geçmişin izlerini geleceğin vizyonuna taşıyan bir köprüye dönüştü. Cumhuriyet’in ilk yıllarında atılan her adım, bir zihniyet devriminin yansımasıydı. Meydanlar, caddeler, sokak isimleri yalnızca yön buldurmaz; bir milletin yeniden dirilişinin haritasını çizer. Sakarya’dan Lozan’a, İnkılap’tan Zafer’e uzanan bu yolculuk, Oğuz Töresi’nden gelen bir anlam zinciriyle örülürken, modernleşmenin ruhu da her taşta, her parkta, her bulvarda dile geldi. Nevin Balta’nın yazısı, geçmişi yalnızca hatırlatmakla kalmıyor; onun üzerine yeniden düşünmeye, onu sahiplenmeye ve onu korumaya da çağırıyor. Ankara, bu yazıda yalnızca bir başkent değil; bir idealin vücut bulmuş hâli olarak karşımıza çıkıyor. Ve bizler, bu mirasın sadece varisleri değil, aynı zamanda sorumlularıyız. Çünkü şehirler de insanlar gibi yaşar, yaşatılır ya da terk edilir. Ve Ankara, yaşamaya, anlatılmaya ve korunmaya devam etmeli. Yazın dünyasında yol arkadaşınız Delibal Celil ÇINKIR
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.