Cansel GÜVEN-AES Onursal Başkanı
Köşe Yazarı
Cansel GÜVEN-AES Onursal Başkanı
 

Önce Kadınlar ve Çocuklar

Gemi batarken söylenen repliktir. Daha zayıf ve daha kurtarılası olmakla ilgisi var sanırım, filikalara kadın ve çocuklar bindirilir, can simitleri yine onlardan başlayarak dağıtılır. Batan gemi değil ülkeyse peki? Bir ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda çöküşe geçtiğini önce kadın ve çocuklardan anlarız. Eğitim terkinde kız çocukları başı çeker, işsizlikte kadınların oranı hızla yükselir. Gelişmiş ülkelerde dahi dengeye kavuşmamış cinsiyet terazisi, gelişmemiş ve gelişmeye niyeti olmayan ülkelerde iyice makas açar. İdari kadrolarda yer bulamayan kadınlara tepki göstersek de, işe alımlarda “bir erkek istihdam edelim, bir aile kurtulsun” söylemine anlayış göstermeye başlarsınız. Kız çocuğu okuyup meslek sahibi olsa da ilerde gelin olur, eğitim yatırımınız dünürünüze yarar, kadın dediğin doğurup anne olur, maaş bakıcı ve kreşe gider vs. vs. derken, tek cinsiyetli eğitim ve çalışma hayatı normalleşmeye başlar kafalarda. Ülkelerin gelişmişlik seviyesini hesaplarken ekonomik veriler kadar eğitim ve istihdamda cinsiyet dengesinin gözetilmesi boşuna değil. Ekonomi bozuldukça denge kadınlar aleyhine bozulur, kadınlar eğitimden ve iş hayatından uzaklaştıkça sosyal hayatta sorunlar artar, suç oranlarına da yansıyan toplumsal olaylar, trajik sonuçlar gözlemlenir. Ekonomisi iyi durumda olduğu halde kadını ve çocuğu baskılayan, 2.sınıf sayan ülkeler yok değil. Oralarda inanç temelli baskı unsurları, erkek egemen siyaset, gelenek soslu yobazlık vs. görüyoruz. Petrolü var diye insanlığa gerek duymayan, insan deyince erkek anlayan devlet yapıları. Kadın mal, çocuk ürün. Çocuklara erken yaşta cinsiyet parantezi açıldığı için babanın kopyası, annenin tıpkısı olsun diye belletim yüklenen ülkeler. Ülkemiz özelinde kurtarılma sırasına gelene kadar kurban olma sırasını konuşmakla başlayabiliriz. Klişeden farklı olarak önce hayvanlar (doğal yaşam), kadınlar ve çocuklar kurban. Gözlem demiyorum kör değilseniz, ekonomik krizin ilk kurbanı hayvanlar oldu. Besi hayvanları, sahipli sahipsiz patili dostlar taraf olamadıkları siyasetin ekonomik faturasını ilk hisseden gruptur hilafsız. Süt veren hatta gebe hayvanlar yeme bütçe yetmeyince mezbahaları boylamadı mı? Ev dışında bir dünya tanımayan türlü kedi köpek sokağı, barınağı boylamadı mı? Sokaktaki canlar çöp başında insanla rekabet ederken buldu kendini yalan mı? O konteynırlarda artık ne insana ne hayvana yiyecek bulunmuyor üstelik. Ekonomik krizler en zayıftan başlayarak herkesi vuruyor. Biz de de öyle oldu. Çocuğunu beslemekte güçlük çeken ev hayvanını sokağa saldı, sokakta besleme yapıyorsa azalttı veya vazgeçti. Aşıya, ilaca değinmiyorum bile. Onlar hepten lüks. Yani ki ekonomik krizin ilk feda edileni, ilk kurbanı hayvanlar oldu, olacaktır da. Pahalılık dediğimiz, aileyi beslemekle sorumlu kadının problemi öncelikle. Pazar bütçesi daralırken filesini dolduramayan kadın “bu gün ne pişirsem” sorusunu özlüyor, bugünlerde “pişirecek ne var” demekte. Mutluluğun parayla bir ilgisi var muhakkak, gerisi romantizm. Samanlığın seyran olması aşk tazeyken, henüz çocuk yoksa, kapıya icra kağıtları dayanmadıysa mümkün. Kadına, çocuğa, kendi canına bile kastedecek boyutta travmalar, dramlar çoğalırken, çocuk en masum kurban. En korunası ama en korunaksız… Şunu seçtik oh olsun, bu gelseydi böyle olmazdı diyenlere basit soru; oy kullanma şansı olmayan çocuklar, hayvanlar, ağaçlar, dereler neyi oyladı Allah aşkına? Siyaseti vitrinde, kadın kollarında yapanlar hariç hangi kadın neyi neden seçmek zorunda bırakıldığının, nasıl kodlandığının, “eğitildiğinin” farkında mı? Benim kafam netleşti; kurban etme sıramıza göre kurtarabiliriz bu ülkeyi. Doğa korunmalı çünkü bize zenginliği verecek, bizi besleyecek olan o. Ve kadınlar ve çocuklar. Kadın kurtarılacak ki çocuğunu, onun geleceğini kurtarabilsin, yarınlar kurtulabilsin. Ben sınırlı enerjimi, bilgimi, emek ve olanaklarımı kadınlara, kız çocuklarına, onlardan doğacak çocuklara ayıracağım. Ülkesini (partisini de) düşünen siyasilerden başlayarak kendi gemisini kurtarmak isteyen sade seçmene kadar hepinize bunu öneririm. Önce kadınlar ve çocuklar…  
Ekleme Tarihi: 17 Ağustos 2023 - Perşembe

Önce Kadınlar ve Çocuklar

Gemi batarken söylenen repliktir. Daha zayıf ve daha kurtarılası olmakla ilgisi var sanırım, filikalara kadın ve çocuklar bindirilir, can simitleri yine onlardan başlayarak dağıtılır. Batan gemi değil ülkeyse peki?

Bir ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda çöküşe geçtiğini önce kadın ve çocuklardan anlarız. Eğitim terkinde kız çocukları başı çeker, işsizlikte kadınların oranı hızla yükselir. Gelişmiş ülkelerde dahi dengeye kavuşmamış cinsiyet terazisi, gelişmemiş ve gelişmeye niyeti olmayan ülkelerde iyice makas açar. İdari kadrolarda yer bulamayan kadınlara tepki göstersek de, işe alımlarda “bir erkek istihdam edelim, bir aile kurtulsun” söylemine anlayış göstermeye başlarsınız. Kız çocuğu okuyup meslek sahibi olsa da ilerde gelin olur, eğitim yatırımınız dünürünüze yarar, kadın dediğin doğurup anne olur, maaş bakıcı ve kreşe gider vs. vs. derken, tek cinsiyetli eğitim ve çalışma hayatı normalleşmeye başlar kafalarda.

Ülkelerin gelişmişlik seviyesini hesaplarken ekonomik veriler kadar eğitim ve istihdamda cinsiyet dengesinin gözetilmesi boşuna değil. Ekonomi bozuldukça denge kadınlar aleyhine bozulur, kadınlar eğitimden ve iş hayatından uzaklaştıkça sosyal hayatta sorunlar artar, suç oranlarına da yansıyan toplumsal olaylar, trajik sonuçlar gözlemlenir.

Ekonomisi iyi durumda olduğu halde kadını ve çocuğu baskılayan, 2.sınıf sayan ülkeler yok değil. Oralarda inanç temelli baskı unsurları, erkek egemen siyaset, gelenek soslu yobazlık vs. görüyoruz. Petrolü var diye insanlığa gerek duymayan, insan deyince erkek anlayan devlet yapıları. Kadın mal, çocuk ürün. Çocuklara erken yaşta cinsiyet parantezi açıldığı için babanın kopyası, annenin tıpkısı olsun diye belletim yüklenen ülkeler.

Ülkemiz özelinde kurtarılma sırasına gelene kadar kurban olma sırasını konuşmakla başlayabiliriz. Klişeden farklı olarak önce hayvanlar (doğal yaşam), kadınlar ve çocuklar kurban. Gözlem demiyorum kör değilseniz, ekonomik krizin ilk kurbanı hayvanlar oldu. Besi hayvanları, sahipli sahipsiz patili dostlar taraf olamadıkları siyasetin ekonomik faturasını ilk hisseden gruptur hilafsız. Süt veren hatta gebe hayvanlar yeme bütçe yetmeyince mezbahaları boylamadı mı? Ev dışında bir dünya tanımayan türlü kedi köpek sokağı, barınağı boylamadı mı? Sokaktaki canlar çöp başında insanla rekabet ederken buldu kendini yalan mı? O konteynırlarda artık ne insana ne hayvana yiyecek bulunmuyor üstelik.

Ekonomik krizler en zayıftan başlayarak herkesi vuruyor. Biz de de öyle oldu. Çocuğunu beslemekte güçlük çeken ev hayvanını sokağa saldı, sokakta besleme yapıyorsa azalttı veya vazgeçti. Aşıya, ilaca değinmiyorum bile. Onlar hepten lüks. Yani ki ekonomik krizin ilk feda edileni, ilk kurbanı hayvanlar oldu, olacaktır da. Pahalılık dediğimiz, aileyi beslemekle sorumlu kadının problemi öncelikle. Pazar bütçesi daralırken filesini dolduramayan kadın “bu gün ne pişirsem” sorusunu özlüyor, bugünlerde “pişirecek ne var” demekte. Mutluluğun parayla bir ilgisi var muhakkak, gerisi romantizm. Samanlığın seyran olması aşk tazeyken, henüz çocuk yoksa, kapıya icra kağıtları dayanmadıysa mümkün. Kadına, çocuğa, kendi canına bile kastedecek boyutta travmalar, dramlar çoğalırken, çocuk en masum kurban. En korunası ama en korunaksız…

Şunu seçtik oh olsun, bu gelseydi böyle olmazdı diyenlere basit soru; oy kullanma şansı olmayan çocuklar, hayvanlar, ağaçlar, dereler neyi oyladı Allah aşkına? Siyaseti vitrinde, kadın kollarında yapanlar hariç hangi kadın neyi neden seçmek zorunda bırakıldığının, nasıl kodlandığının, “eğitildiğinin” farkında mı?

Benim kafam netleşti; kurban etme sıramıza göre kurtarabiliriz bu ülkeyi. Doğa korunmalı çünkü bize zenginliği verecek, bizi besleyecek olan o. Ve kadınlar ve çocuklar. Kadın kurtarılacak ki çocuğunu, onun geleceğini kurtarabilsin, yarınlar kurtulabilsin. Ben sınırlı enerjimi, bilgimi, emek ve olanaklarımı kadınlara, kız çocuklarına, onlardan doğacak çocuklara ayıracağım. Ülkesini (partisini de) düşünen siyasilerden başlayarak kendi gemisini kurtarmak isteyen sade seçmene kadar hepinize bunu öneririm. Önce kadınlar ve çocuklar…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Dilek
(17.08.2023 23:02 - #348)
Ah o kadar güzel bir yazı olmuş ki; sizi kutluyorum. Okuyucunuz bol olsun! Biz düşünen insanlar hala buradayız varız ve mücadele etmemiz lazım.
Cansel güven Teşekkür ediyorum
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.