Cansel GÜVEN-AES Onursal Başkanı
Köşe Yazarı
Cansel GÜVEN-AES Onursal Başkanı
 

Demokrasi 101

(Yeni Başlayanlar İçin) Atatürk Cumhuriyet Halk Partisini kurarken demokrasiyi oklar arasına koymamıştı. Onun yalnızca sandık demek olmadığını bilen siyaset dahisinin hilafeti kaldırırken referandum yapma ihtimalini düşünsenize? 1924 Anayasasında yer alan halkçılık ilkesiyle millet egemenliği vurgusu katılımcılığa ve demokrasiye işaret etse de bu kavram salt çoğulculuk demek değil arkadaşlar. Çoğulculuk, siyaset biliminin tartışmalı unsurlarından biridir. Önümüze sandıklar konulsa ve çoğunluk mavi gözlüler evinde otursun, oy kullanmasın, seçilmesin derse bunu demokratik bulacak mıyız mesela? Öyle saçmalık olmaz demeyin, cinsiyet, ırk, inanç veya siyasi görüş farkı yüzünden temel haklarını, “demokratik seçimlerin” fiili sonuçları yüzünden kaybetmiş milyonlar var dünyada. Bazıları bizim ülkemizde yaşıyor, kimileri başka başka ülkelerde sürgün hatta hapiste. Özetle demokrasi sandık demek değil. Sandığa sorulamayacak, halkın tercihine sunulamayacak şeyler var. Bazıları tartışmaya bile açılamaz. Bir devletin kuruluş ilkeleri, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilkelerini “demokrasi yahu, tartışalım, halk isterse değişir” diyerek aşındıramazsınız.  Türkiye Cumhuriyeti  laik, demokratik, sosyal hukuk devleti.  Laiklik kalksın mı, şeriat gelsin mi diye tartışacak, halka soracakmışız. Demokrasiperverlere bak sen hele. Yukarıda alıntıladığım gibi devletin künyesinde, kimliğinde yazan temel unsurlar dışında her şeyi halka veya temsilcilerine sormaktır demokrasi.  Seçilmiş olsanız da yetkilerinizi sizi seçenlere karşı sorumluluk duyarak, had bilerek hesap vererek kullanmaktır. Genel veya yerel seçimlerde aday dayatmayacaksınız en basitinden. Orada sandık yani ön seçim devreye girecek.   Yalnızca muktedir taraf değil, artık muhalif cenah da demokrasiyi işine geldiği gibi yorumluyor. Dün verdiği sözü ertesi gün çiğ çiğ yerken daha demokrat olduğunu öbürüne kıyasla görelim yetinelim istiyor galiba. Yerel seçimlere giderken körle siyaset yapmaktan şaşı olmuş tüm siyasi partilere başlangıç seviyesinde demokrasi dersi vereyim: Madem ki seçildik her şeye biz karar veririz demek demokratlık değil.  Belediye başkan adayının Cumhur başkanının tensipleriyle atanmasıyla parti genel başkanının dost MYK’sı ve seçtirdiği PM kararıyla atamak arasında pek fark yok. Tek adamlıkla arkasını sağlama almış adamlık aynı kapıya çıkar; antidemokrasi. Yerel seçimlere doğru Akpak partinin temayül yoklaması dediği hatırlı partililere ve müteahhitlere sormak, ana muhalefet partisinin aday yokladık dediği hatırlı partililere, sabık kıdemli yöneticilere adaylık dağıtmak. Sağlı sollu tüm partilerin belediye başkan adayları arasına serpiştirdiği ünlüler, sempatimizi avlayabilecek popüler isimler de aynı şekilde demokrasiye yara bandı olmuyor, olmaz. Filmini izlemekten, şarkılarını dinlemekten zevk aldığım birini belediye başkanı yaparak harcamış olmuyor musunuz ayrıca? Hayranı olduğumuz isimler belediye yönetmekte daha ehildi ve yıllarını sanatla, sporla boşuna mı harcadı nedir?  Demokrasinin amortisi, teselli ikramiyesi de olmaz, bilinsin. Yani bir ilin birkaç ilçesinde şeklen ön seçim yaparak üye iradesine değer vermiş olmuyorsunuz.  Partiye aidatlı üye olmak yanında her seçimde tıpış tıpış size oy veren, oy toplayan, sersefil, aç susuz sahada ve sandık başında çalışan üyeler amasız fakatsız karar süreçlerine katılmak istiyor. Üyenin katılımcılığı o kararlara saygı duymak, sorumluluk almak için ne kadar önemlidir siyasiler bunu 31 MART gecesi anlayacak bence.   Ben değil, demokrasi dediğiniz ilke belediye başkan adaylarının, belediye ve il genel meclisi adaylarının ve elbet milletvekili adaylarının ön seçimle belirlenmesinden taraftır. Bu noktada adayın nitelikli kamu personeli olup siyasi parti üyesi olamaması nedeniyle, meslek, cinsiyet, yaş kotaları gözetilebilir mi, evet. Kamu personeline siyaset yasak olmasa parantezlerin çoğu kalkacak aslında. Siyasilerin atadığı yargıçlar memur ve bazıları AYM kararlarını tanımadı ayol, siyaset bir bize mi yasak yani?  Seçerken ve seçenek olurken eşitlenmeli, popülizm ve torpil duvarlarını yıkmalı, liyakatli rakipler arasında adil bir yarış izlemeliyiz. Ancak o zaman şampiyonun elini kaldırır, o zaman saygı duyarız. Ben geçmiş antidemokratik seçimlerin sonuçlarına saygı duymadığım gibi 31 Mart 2024 Yerel Seçim sonuçlarına da şimdiden saygı duymuyorum. Teker çamurlandı, bu yolculuk tertemiz bitmez belli oldu. Ayıpladığımıza benzedik, bize de çok yazık oldu.   
Ekleme Tarihi: 20 Ocak 2024 - Cumartesi

Demokrasi 101

(Yeni Başlayanlar İçin)

Atatürk Cumhuriyet Halk Partisini kurarken demokrasiyi oklar arasına koymamıştı. Onun yalnızca sandık demek olmadığını bilen siyaset dahisinin hilafeti kaldırırken referandum yapma ihtimalini düşünsenize? 1924 Anayasasında yer alan halkçılık ilkesiyle millet egemenliği vurgusu katılımcılığa ve demokrasiye işaret etse de bu kavram salt çoğulculuk demek değil arkadaşlar.

Çoğulculuk, siyaset biliminin tartışmalı unsurlarından biridir. Önümüze sandıklar konulsa ve çoğunluk mavi gözlüler evinde otursun, oy kullanmasın, seçilmesin derse bunu demokratik bulacak mıyız mesela? Öyle saçmalık olmaz demeyin, cinsiyet, ırk, inanç veya siyasi görüş farkı yüzünden temel haklarını, “demokratik seçimlerin” fiili sonuçları yüzünden kaybetmiş milyonlar var dünyada. Bazıları bizim ülkemizde yaşıyor, kimileri başka başka ülkelerde sürgün hatta hapiste.

Özetle demokrasi sandık demek değil. Sandığa sorulamayacak, halkın tercihine sunulamayacak şeyler var. Bazıları tartışmaya bile açılamaz. Bir devletin kuruluş ilkeleri, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilkelerini “demokrasi yahu, tartışalım, halk isterse değişir” diyerek aşındıramazsınız.  Türkiye Cumhuriyeti  laik, demokratik, sosyal hukuk devleti.  Laiklik kalksın mı, şeriat gelsin mi diye tartışacak, halka soracakmışız. Demokrasiperverlere bak sen hele.

Yukarıda alıntıladığım gibi devletin künyesinde, kimliğinde yazan temel unsurlar dışında her şeyi halka veya temsilcilerine sormaktır demokrasi.  Seçilmiş olsanız da yetkilerinizi sizi seçenlere karşı sorumluluk duyarak, had bilerek hesap vererek kullanmaktır. Genel veya yerel seçimlerde aday dayatmayacaksınız en basitinden. Orada sandık yani ön seçim devreye girecek.  

Yalnızca muktedir taraf değil, artık muhalif cenah da demokrasiyi işine geldiği gibi yorumluyor. Dün verdiği sözü ertesi gün çiğ çiğ yerken daha demokrat olduğunu öbürüne kıyasla görelim yetinelim istiyor galiba. Yerel seçimlere giderken körle siyaset yapmaktan şaşı olmuş tüm siyasi partilere başlangıç seviyesinde demokrasi dersi vereyim:

Madem ki seçildik her şeye biz karar veririz demek demokratlık değil.  Belediye başkan adayının Cumhur başkanının tensipleriyle atanmasıyla parti genel başkanının dost MYK’sı ve seçtirdiği PM kararıyla atamak arasında pek fark yok. Tek adamlıkla arkasını sağlama almış adamlık aynı kapıya çıkar; antidemokrasi.

Yerel seçimlere doğru Akpak partinin temayül yoklaması dediği hatırlı partililere ve müteahhitlere sormak, ana muhalefet partisinin aday yokladık dediği hatırlı partililere, sabık kıdemli yöneticilere adaylık dağıtmak.

Sağlı sollu tüm partilerin belediye başkan adayları arasına serpiştirdiği ünlüler, sempatimizi avlayabilecek popüler isimler de aynı şekilde demokrasiye yara bandı olmuyor, olmaz. Filmini izlemekten, şarkılarını dinlemekten zevk aldığım birini belediye başkanı yaparak harcamış olmuyor musunuz ayrıca? Hayranı olduğumuz isimler belediye yönetmekte daha ehildi ve yıllarını sanatla, sporla boşuna mı harcadı nedir? 

Demokrasinin amortisi, teselli ikramiyesi de olmaz, bilinsin. Yani bir ilin birkaç ilçesinde şeklen ön seçim yaparak üye iradesine değer vermiş olmuyorsunuz.  Partiye aidatlı üye olmak yanında her seçimde tıpış tıpış size oy veren, oy toplayan, sersefil, aç susuz sahada ve sandık başında çalışan üyeler amasız fakatsız karar süreçlerine katılmak istiyor. Üyenin katılımcılığı o kararlara saygı duymak, sorumluluk almak için ne kadar önemlidir siyasiler bunu 31 MART gecesi anlayacak bence.  

Ben değil, demokrasi dediğiniz ilke belediye başkan adaylarının, belediye ve il genel meclisi adaylarının ve elbet milletvekili adaylarının ön seçimle belirlenmesinden taraftır. Bu noktada adayın nitelikli kamu personeli olup siyasi parti üyesi olamaması nedeniyle, meslek, cinsiyet, yaş kotaları gözetilebilir mi, evet. Kamu personeline siyaset yasak olmasa parantezlerin çoğu kalkacak aslında. Siyasilerin atadığı yargıçlar memur ve bazıları AYM kararlarını tanımadı ayol, siyaset bir bize mi yasak yani? 

Seçerken ve seçenek olurken eşitlenmeli, popülizm ve torpil duvarlarını yıkmalı, liyakatli rakipler arasında adil bir yarış izlemeliyiz. Ancak o zaman şampiyonun elini kaldırır, o zaman saygı duyarız.

Ben geçmiş antidemokratik seçimlerin sonuçlarına saygı duymadığım gibi 31 Mart 2024 Yerel Seçim sonuçlarına da şimdiden saygı duymuyorum. Teker çamurlandı, bu yolculuk tertemiz bitmez belli oldu. Ayıpladığımıza benzedik, bize de çok yazık oldu. 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.