Atilla İNAN - Avukat - Bilirkişi
Köşe Yazarı
Atilla İNAN - Avukat - Bilirkişi
 

ÜLKEMİZDE SİYASAL PARTİLER DIŞINDA SİYASAL KATILIM

Sosyal katılım büyük ölçüde toplum gelir düzeyiyle yakından ilgilidir. Abraham Maslov’un ihtiyaçlar dizini kuramına göre temel ihtiyaçlar karşılanmadan sosyal ihtiyaçlara yer kalmamaktadır. Yurdumuzda siyasal partiler dışındaki sosyal katılım, Örgütsüz Katılımlar, Örgütlü katılımlar diye ayırarak incelemekte yarar bulunmaktadır. Yurdumuzda sosyal katılımlar çoğunlukla örgütsüz katılımlar şeklinde olmaktadır. Örgütsüz katılımda, sosyal birimin bir tüzel kişiliği bulunmamakta, bir üyelik düzeni olmamakta, gelir, gider, bütçe, genel kurul gibi demokratik bir çalışma düzeni bulunmamaktadır. Bu tür örgütlenme biçiminin yurdumuzda en etkin olanı tarikatlardır. Türkiye’de Kadirilik, Rufailik, Mevlevilik, Bektaşilik, Nakşilik, Nurculuk, Süleymancılık gibi birçok tarikat bulunmaktadır. Bu tarikatlar, daha çok alt gelir dilimlerinde yaygın bulunmaktadır. Bu katılım şeklinde hanımların tarikatlara ilgisi erkeklerden daha fazla olmaktadır. Tarikatlarla bazı siyasal partiler iç içe bir durum göstermektedir. Tarikat liderlerinin, mensupları arasında nüfuzu çok fazla olup, onun işaretiyle oylar belirli bazı partilere yönelebilmektedir. Kuşkusuz batı kültüründe de tarikatlar vardır. Bir zamanlar, Cizvitler, Franksisen gibi tarikatların sosyal ve siyasal yaşamda ne denli etkin oldukları bilinmektedir. Batı yaşamında söz konusu tarikatlar varlığını sürdürmekle beraber batı kültürünün çok yönlüğü ve çoğulcu yapısı içerisinde nisbi ağırlıları pek fazla olmamaktadır. Derneklere göre formel işlemlerin azlığı nedeniyle örgütsüz katılım biçimleri tercih olunmaktadır.   Yurdumuzda derneklerin sayısı 72.000 civarındadır. Üye sayısı 7 milyonu bulmaktadır. Derneklerin büyük bir çoğunluğu, %65 i cami yaptırma dernekleri, %30 hemşehri dernekleridir. Geri kalan arasında spor kulüpleri ve bazı okulların mezunlarıyla ilgili dernekler göze çarpan sayılara ulaşmaktadır. Diğer derneklerin sayısı ve üyeleri çok sınırlıdır. Örgütlü bir çalışma düzeni olmayıp, dernek başkanlarının gayretiyle yaşamlarını sürdürmektedirler. Dinsel amaçlı dernekler dışında kalan derneklerin, en önemli etkinlikleri lokal işletmeciliği olup, yönetimi genellikle bir işletmeciye bırakılmıştır. Doğru dürüst kültürel ve sosyal etkinlikleri görülmemektedir. Bu tür örgütlenme modeli daha çok oyun izni almak için kullanılmakta kumarhane işlevi gibi sapkın bir fonksiyonları da yaygın biçimde görülmektedir. Vakıflar, İnsandan çok bir miktar mal veya paranın belirli bir amaca tahsis edilmesi şeklinde bir örgütlenme biçimidir. Kültürümüzde ve tarihimizde önemli bir yeri olmakla beraber sayılarının yurdumuz ölçeğinde fazla olduğu söylenemez. Sayıları büyüklü küçüklü 200 civarındadır. Türkiye Körler Vakfı, kalp, Diyabet, gibi bazı Özürlülerin dayanışması ve hastalıkların iyileştirilmesini amaç ve konu alanlar toplumda biraz ilgi ve destek görmektedirler. Görüldüğü üzere, Türkiye’de insanlar örgütsüz, birlikteliklerini daha çok bireysel çabalarla sürdürebilmekte, kendi kişilik ve amaçları dışında siyaseti etkileme yerine daha çok siyasetin gölgesinde kalmaktadırlar. Demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olan sivil örgütlenmeye aydınlarımız aktif katılmalı, onların kendi kişiliğini koruma ve amacı doğrultusunda çalışmalar yapmasını sağlamalıdır. Yeni ihtiyaç alanlarında da ilerde kurumsallaşmak üzere birliktelikler oluşturmalıdır.
Ekleme Tarihi: 05 Mart 2025 -Çarşamba

ÜLKEMİZDE SİYASAL PARTİLER DIŞINDA SİYASAL KATILIM

Sosyal katılım büyük ölçüde toplum gelir düzeyiyle yakından ilgilidir. Abraham Maslov’un ihtiyaçlar dizini kuramına göre temel ihtiyaçlar karşılanmadan sosyal ihtiyaçlara yer kalmamaktadır.

Yurdumuzda siyasal partiler dışındaki sosyal katılım,

  1. Örgütsüz Katılımlar,
  2. Örgütlü katılımlar

diye ayırarak incelemekte yarar bulunmaktadır.

Yurdumuzda sosyal katılımlar çoğunlukla örgütsüz katılımlar şeklinde olmaktadır. Örgütsüz katılımda, sosyal birimin bir tüzel kişiliği bulunmamakta, bir üyelik düzeni olmamakta, gelir, gider, bütçe, genel kurul gibi demokratik bir çalışma düzeni bulunmamaktadır.

Bu tür örgütlenme biçiminin yurdumuzda en etkin olanı tarikatlardır.

Türkiye’de Kadirilik, Rufailik, Mevlevilik, Bektaşilik, Nakşilik, Nurculuk, Süleymancılık gibi birçok tarikat bulunmaktadır.

Bu tarikatlar, daha çok alt gelir dilimlerinde yaygın bulunmaktadır. Bu katılım şeklinde hanımların tarikatlara ilgisi erkeklerden daha fazla olmaktadır.

Tarikatlarla bazı siyasal partiler iç içe bir durum göstermektedir. Tarikat liderlerinin, mensupları arasında nüfuzu çok fazla olup, onun işaretiyle oylar belirli bazı partilere yönelebilmektedir.

Kuşkusuz batı kültüründe de tarikatlar vardır. Bir zamanlar, Cizvitler, Franksisen gibi tarikatların sosyal ve siyasal yaşamda ne denli etkin oldukları bilinmektedir. Batı yaşamında söz konusu tarikatlar varlığını sürdürmekle beraber batı kültürünün çok yönlüğü ve çoğulcu yapısı içerisinde nisbi ağırlıları pek fazla olmamaktadır.

Derneklere göre formel işlemlerin azlığı nedeniyle örgütsüz katılım biçimleri tercih olunmaktadır.

 

Yurdumuzda derneklerin sayısı 72.000 civarındadır. Üye sayısı 7 milyonu bulmaktadır. Derneklerin büyük bir çoğunluğu, %65 i cami yaptırma dernekleri, %30 hemşehri dernekleridir. Geri kalan arasında spor kulüpleri ve bazı okulların mezunlarıyla ilgili dernekler göze çarpan sayılara ulaşmaktadır.

Diğer derneklerin sayısı ve üyeleri çok sınırlıdır. Örgütlü bir çalışma düzeni olmayıp, dernek başkanlarının gayretiyle yaşamlarını sürdürmektedirler.

Dinsel amaçlı dernekler dışında kalan derneklerin, en önemli etkinlikleri lokal işletmeciliği olup, yönetimi genellikle bir işletmeciye bırakılmıştır. Doğru dürüst kültürel ve sosyal etkinlikleri görülmemektedir. Bu tür örgütlenme modeli daha çok oyun izni almak için kullanılmakta kumarhane işlevi gibi sapkın bir fonksiyonları da yaygın biçimde görülmektedir.

Vakıflar, İnsandan çok bir miktar mal veya paranın belirli bir amaca tahsis edilmesi şeklinde bir örgütlenme biçimidir. Kültürümüzde ve tarihimizde önemli bir yeri olmakla beraber sayılarının yurdumuz ölçeğinde fazla olduğu söylenemez. Sayıları büyüklü küçüklü 200 civarındadır. Türkiye Körler Vakfı, kalp, Diyabet, gibi bazı Özürlülerin dayanışması ve hastalıkların iyileştirilmesini amaç ve konu alanlar toplumda biraz ilgi ve destek görmektedirler.

Görüldüğü üzere, Türkiye’de insanlar örgütsüz, birlikteliklerini daha çok bireysel çabalarla sürdürebilmekte, kendi kişilik ve amaçları dışında siyaseti etkileme yerine daha çok siyasetin gölgesinde kalmaktadırlar.

Demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olan sivil örgütlenmeye aydınlarımız aktif katılmalı, onların kendi kişiliğini koruma ve amacı doğrultusunda çalışmalar yapmasını sağlamalıdır. Yeni ihtiyaç alanlarında da ilerde kurumsallaşmak üzere birliktelikler oluşturmalıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.