Sevgili okurlarım; Baytarlık Mesleği, diğer deyişle Hayvan Sağlık Memuru, diğer bir deyişle Veteriner Sağlık Teknisyeni mesleği; çok zor şartlar altında hayvan yetiştiricilerine götürdükleri hizmetleri artık hepimiz biliyoruz. Fakat hayvan yetiştiricilerine hizmet götürülürken ne tür sorunlarla karşılaştıklarını kamuoyu bilmiyor.
Birazdan okuyacağınız yazıdan veteriner hekimlerle veteriner sağlık teknisyenleri arasında yıllardır süren sürtüşmenin nedenini mesleğimizin ateşli savunucularından birisi olan Asım Zaim’in yazısından öğreneceğiz.
Asım Zaim 1919 yılında Artvin ili Arhavi ilçesinde doğmuştur. 1935 yılında İstanbul Selimiye Yüksek Baytar Okulu bünyesinde açılan Hayvan Sağlık Memurları Okulunun ilk mezunlarındandır. Okuldan mezun olduktan sonra sırasıyla Artvin-Şavşat, Ordu merkez, Trabzon-Akçaabat ilçesinde görev yapmıştır.
Yüreği Atatürk sevgisiyle dolu olduğu söylenen meslektaşımız; henüz 39 yaşındayken 1958 yılında, beyinde oluşan “tümör” nedeniyle aramızdan ayrılmıştır. Mezarı Arhavi ilçesi Cumhuriyet Mahallesindeki aile kabristanlığındadır.
***
Hayvan Sağlık Memurlarının diğer deyişle Veteriner Sağlık Teknisyenlerinin nasıl baskılandığını önceki sayılardan hatırlayacaksınız. Bunun için Halit Güzinler, Hüseyin Sarısakal, Halil Güvenç tarafından 1952 yılında, İstanbul’da; Hayvan Sağlık Memurları Derneği kurulmuştu. Derneğin ilk başkanı Halil Güvenç’ti.
***
Bu arada 1930 yılında İstanbul’da; “Türk Baytarlar Cemiyeti” diğer adıyla Veteriner Derneği kurulmuştu. Veteriner Derneğinin ilk başkanı Şefik Kolaylı olduğunu hatırlatalım.
Dr. Şefik Kolaylı; 1907 yılında Mülkiye Baytar Mektebini bitirmiştir. İstanbul Pendik Bakteriyoloji Laboratuarına müdürlük görevini 1939 yılına kadar yapmıştır. 1939-1945 yıllarında Tarım Bakanlığı Teftiş Kurulunda çalışmıştır. 1946-1951 yılları arasında müsteşar yardımcısı görevinde bulunmuştur. Görevi gereği yaptığı araştırmalarla, kurduğu eserlerle; hayvancılık sektörüne önemli katkısı olan ünlü bir kişi…
Böylesine ünlü bir kişinin meslektaşımız Asım Zaim’in yazısından neden rahatsız olmuştur? Bugünkü yazımızda; Asım Zaim’in 1953 yılında kaleme aldığı “Örnek Hayvancılık Dergisi’nde” yayımlanan “Hakikatleri Söylemek kabahat midir? Başlıklı yazısını aradan 72 yıl geçtikten sonra anısının hatırlanması için bilginize sunuyoruz.
Hakikati Söylemek kabahat midir?
Kıymetli hocam: Dr. Şefik Kolaylının Kasım-Aralık 1953 aylarına ait 86-87 sayılı Veteriner Dergisinde şahsıma hitaben yapılan açık muhabere dolayısıyla gerek hocamı fazlasıyla sinirlendirmeye sebep olan (Talihsiz Okul) adı altındaki Örnek Hayvancılık Dergisi’nde yayınlanan yazımda ve gerekse keyfiyeti bir kere daha tavzif etmek zaruri gördüğüm bazı hususları aydınlatmak maksadı ile kaleme aldığım bu satırlar, hiçbir surette gizli maksat ve fikirler taşımadığını burada belirtmeyi faydalı görüyorum.
Yalnız ve ancak 14 senelik mesleki hayatımda karşılaştığım müşkülleri duyurmak ve senelerdir devam ede gelen haksızlıkları belirtmek ve meslekin müzminleşen dertlerinden ancak birkaç tanesine temas etmek gayesi ile yazdığım bahsi geçen yazımda ne yazık ki gizli maksat ve iğneleyici fikirler aranmakta, hatta böyle yazılardan sarfınazar etmek için nasihatler tavsiye edilmekte (benim için iyi olamayacağı ve faydadan ziyade bana zarar getireceği) şeklinde azarlanmaktayım.
Ne hazindir ki bunu yazan kendisini bir baba gibi sevdiğimiz ve saygı beslediğimiz hocalarımızdan birisidir. Yine pek kıymetli hocamın bu yazısından bizlerin refahından ancak sevinç duyacağını ve aramızdan bazılarla evlat gibi alakadar olduklarını buyuruyorlar. İşte ben de bunu bildiğim için bizim dertlerimizle neden ilgilenmiyor diye o yazıyı yazmış bulunuyorum. Zaten mektep sıralarında iken hocalarımızın arasında bizim her türlü dertlerimizle yakından olan kendileri değil midir?
Bir evladın babadan birçok şeyler beklemekte hakkı ve bunun tabiat kanunu icaplarından olduğu gibi bir talebenin uğradığı haksızlıkların bertaraf edilmesi zımnında hocasına iltica etmekten tabii ne olabilir. Ben bu yazımda hocamı asla vefasızlıkla itham etmeyi aklıma bile getirmedim. Yalnız ve ancak azcık olsun bizim mesleki dertlerimize de ilgi göstersin maksadı ile yazdım. Eğer evlat gibi sevdiğini itiraf ettiği bizleri bu haklı isteğimizden men ediyorlarsa kendilerinden af diliyorum, bir daha tekerrür etmeyecektir…
Pek açık bir ifade dertlerimizi ulaştırmaya gayret ettiğim bu yazım bilmem ki neden bizlere gardiyan diye hitap edecek derecede sinirlerini bozmuştur.
Hocamın yazılarında Veterinerlere yardımcı olmak üzere ilk olarak Erzincan’da altı aylık bir gardiyan mektebi açıldı diye buyuruyorlar. Böyle bir okulun ismini ilk defa duyduğum için merak ettim, birçok mesleki kitapları karıştırdım, maalesef bu isimde bir mektebe rastlamadım.
Yalnız muhterem Muzaffer Berkman’ın kıymetli eseri olan Veteriner Tarihinin 172. sahifesinde tedris müddeti 6 ay olmak üzere 1927 senesinde Erzincan’da bir Sıhhiye Memuru sınıfının açıldığını; yine aynı muhterem zatın 1950 yılında neşrettiği Veteriner Tali Mektepleri adlı eserin 25 inci sahifesinde 1928-1929 senelerinde Erzincan’da Sıhhiye Memur Mektebinde iki devre için talebe mezun verdikten sonra 1930’da bu mektebin İstanbul’daki bugünkü binasına taşınmış olduğunu beyan eden kayda rastladım.
Bu durum karşısında Aziz hocamın bu yazısına bir türlü mana veremedim. Bir hayli düşünüp kafamı yorduktan sonra karar kıldığım cihet beni pek müteessir etmiştir. Bu da çeşitli mesleklere karşı ilgisizliğin ne yazık ki ümit etmediğimiz muhitte kök salmış olmasıdır. Bunun sebebi artık gün gibi aşikârdır. Her meslek erbabının mensup olduğu mesleğin ehemmiyetine ve diğerlerinin kıymetsiz olduklarına inanmış olmasıdır.
Maalesef bu sakat zihniyet bugün mevcuttur. Bunu bir türlü üzerimizden atamıyoruz veya atmak istemiyoruz. Hâlbuki bugünkü ileri Demokratik rejimde az olsun, çok olsun kültürün bir kül halinde müteala edilmesi lazım değil midir? Her mesleğin manevi veya maddi varlığına gelecek en ufak bir zararın tercih yapmaksızın bütün milleti ilgilendireceği düşünülmelidir. Çünkü her meslek erbabı muhakkaktır ki millet ve memlekette hizmet borcu ile yüklüdür. İşte bizlerin yıllardır çektiğimiz mesleki dertlerimizi bu iyi niyetlerin ışığı altında mütalaa edilecek olursa bütün bu haksızlıkların bertaraf edilmesi vicdanı bir vazife olarak karşımıza dikilecektir.
Aziz Hocam; bizim mesleki sahada halledilecek dertlerimiz büyüktür, bunu siz pekiyi biliyorsunuz. Dertlinin ufak tefek hatalarını tabii karşılamanız gerekmez mi? Eğer hatalarımız oluyorsa ki olmuştur, bize bağışlayınız. Derin saygılar.
***
Tarihi belge niteliğinde olduğunu düşündüğüm yazıdan:
- İstanbul Selimiye Hayvan Sağlık Memurları Okulundan 1937 yılında mezun olduğu ortaya çıkıyor.
- Hocasına karşı sitemli yazısını 14 yıllık devlet memuru iken yazdığı ortaya çıkıyor.
- Veteriner Sağlık Teknisyeni Mesleğine karşı çok önceden de Veteriner Hekimler tarafından baskılandığı ve küçük düşürülmesi için uğraşıldığı ortaya çıkıyor.
- Veteriner Hekimlerle Veteriner Sağlık Teknisyenleri arasında uzun yıllardır süren sürtüşmenin ilk fitilinin kimler tarafından ateşlendiği ortaya çıkıyor. Devamı gelecek sayıda…
Yararlanılan Kaynak: * Örnek hayvancılık Dergisi Yıl 1953 Sayı 1 Sayfa 16-21/ *Semra Zaim (ikinci kızı)