Uzay Penceresinden - Prof.Dr.Halil KIRBIYIK - E. ODTÜ Dekanı
Köşe Yazarı
Uzay Penceresinden - Prof.Dr.Halil KIRBIYIK - E. ODTÜ Dekanı
 

ASTRONOMİ NASIL DOĞDU-2

Zaman içinde yaşam düzeyinin yükselmesiyle sosyal yapıda değişiklikler olmuş, refah artmış ve maddi gereksinmelerin dışında manevi ihtiyaçlar da baş göstermiştir. Böylece bilim ve sanat gelişme ortamı bulmuş ve bir bakıma uygarlık çağı başlamıştır. Başka bir deyişle doğu ile batının kesişme noktası Mezopotamya’da (iki nehir arası) Babil medeniyeti yükseliyordu. Bu dönemde matematik- astronomi ve uzay bilimlerinde büyük bir atılım göze çarpmaktadır. Bugün hala kullandığımız burçlar sistemi o günlere dayanmaktadır. Haftanın gün sayısının yedi olması ve günlerin isimlendirilmesi o günlerden kalmadır. O çağlarda (MÖ binli yıllar) Güneş, ay ve beş gezegen (Satürn, Jüpiter, Mars, Venüs ve Merkür) gözlenebiliyordu. Haftanın günleri de kutsallaştırılan o gök cisimlerine göre adlandırılmıştı; Güneş günü (İng. Sun-Sunday, Pazar)), Ay günü (İng. Moon-Monday, Pazartesi), Mars günü ( İtal.Marte-Martedi, Salı). Merkür günü ( İtal. Mercuro-Mercoledi, Çarşamba), Jüpiter günü ( İtal.  Giove-Giovedi, Perşembe), Venüs günü ( (İtal. Venere-Venerdi, Cuma) ve Satürn günü (İng. Saturn-Saturday, Cumartesi) gibi. Astronomi ve uzay bilimleri genellikle çıplak gözle gözlem yapılabilecek bölgelerde  ortaya çıkan medeniyetlerde gelişmiş (Mezopotamya, Mısır ve Güney Amerika gibi) ve önemli buluşlar yapılmıştır.  Astronomi veya astronomik nesneler binaların yönelişlerinde kullanılmış, güneşin ve Venüs gezegeninin doğuş-batışına ve bazı yıldızlara göre mimari tarzlar geliştirilmiştir. Gözleme dayalı astronomiden kuramsal astronomiye eski Yunanla beraber geçilmiş ve teorisyenler ortaya çıkmıştır; Aristo, Eflatun, Hipparkus, Aristarkus, Batlamyus vb gibi. Daha sonra doğuya kaymış, Avrupa Ortaçağı yaşarken, astronomi orada gelişme göstermiştir. Evrenin merkezine insanı ve aklı koyan anlayışı getiren, Rönesansla beraber yeni bir dönem ve modern çağa gelinmiş ve aklın hakim olduğu bilimsel araştırmalar Avrupa’da başlamıştır. 17. Yüzyıl ve sonrasında Güneş merkezli evren anlaşılmış ve Kopernik, Galileo, Newton gibi bilim insanları buluşları ile insanlığa önemli hizmette bulunmuştur. Örneğin fizikçiler ordu komutanlarının talebi olan; top mermisiyle en uzaktaki düşman hedefini vurabilmek için topun açısal doğrultusunun ne olması gerektiğinin çalışılmasını eğik atışı keşfederek karşılamıştır. Böylece modern zamana gelinmiş ve özellikle 19. yy sonlarında başlayan ve 20. yüzyılda baş döndürücü hızla gelişen astronomi ve uzay bilimleri bugünkü seviyesine ulaşmıştır. İlk insanların doğa olaylarını anlama ve çözme çalışmalarıyla başlayan, yön bulma, hasat mevsimi için zaman tespiti ve insanların gök cisimlerine ve doğa olaylarına duydukları merakla devam eden astronomi bilimi;  daha sonra uzay bilimleri alanındaki temel araştırmalar sonucu elde edilen bilgi birikiminin gelişen teknoloji ile birleşmesiyle çağımıza damgasını vurma noktasına gelmiş ve “uzay çağı” nı yaratmıştır. Bu vesileyle tüm okurlarımızın yeni yılını kutluyor, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir 2025 diliyorum.        
Ekleme Tarihi: 07 Ocak 2025 - Salı

ASTRONOMİ NASIL DOĞDU-2

Zaman içinde yaşam düzeyinin yükselmesiyle sosyal yapıda değişiklikler olmuş, refah artmış ve maddi gereksinmelerin dışında manevi ihtiyaçlar da baş göstermiştir. Böylece bilim ve sanat gelişme ortamı bulmuş ve bir bakıma uygarlık çağı başlamıştır. Başka bir deyişle doğu ile batının kesişme noktası Mezopotamya’da (iki nehir arası) Babil medeniyeti yükseliyordu. Bu dönemde matematik- astronomi ve uzay bilimlerinde büyük bir atılım göze çarpmaktadır. Bugün hala kullandığımız burçlar sistemi o günlere dayanmaktadır. Haftanın gün sayısının yedi olması ve günlerin isimlendirilmesi o günlerden kalmadır. O çağlarda (MÖ binli yıllar) Güneş, ay ve beş gezegen (Satürn, Jüpiter, Mars, Venüs ve Merkür) gözlenebiliyordu. Haftanın günleri de kutsallaştırılan o gök cisimlerine göre adlandırılmıştı; Güneş günü (İng. Sun-Sunday, Pazar)), Ay günü (İng. Moon-Monday, Pazartesi), Mars günü ( İtal.Marte-Martedi, Salı). Merkür günü ( İtal. Mercuro-Mercoledi, Çarşamba), Jüpiter günü ( İtal.  Giove-Giovedi, Perşembe), Venüs günü ( (İtal. Venere-Venerdi, Cuma) ve Satürn günü (İng. Saturn-Saturday, Cumartesi) gibi.

Astronomi ve uzay bilimleri genellikle çıplak gözle gözlem yapılabilecek bölgelerde  ortaya çıkan medeniyetlerde gelişmiş (Mezopotamya, Mısır ve Güney Amerika gibi) ve önemli buluşlar yapılmıştır.  Astronomi veya astronomik nesneler binaların yönelişlerinde kullanılmış, güneşin ve Venüs gezegeninin doğuş-batışına ve bazı yıldızlara göre mimari tarzlar geliştirilmiştir.

Gözleme dayalı astronomiden kuramsal astronomiye eski Yunanla beraber geçilmiş ve teorisyenler ortaya çıkmıştır; Aristo, Eflatun, Hipparkus, Aristarkus, Batlamyus vb gibi. Daha sonra doğuya kaymış, Avrupa Ortaçağı yaşarken, astronomi orada gelişme göstermiştir. Evrenin merkezine insanı ve aklı koyan anlayışı getiren, Rönesansla beraber yeni bir dönem ve modern çağa gelinmiş ve aklın hakim olduğu bilimsel araştırmalar Avrupa’da başlamıştır. 17. Yüzyıl ve sonrasında Güneş merkezli evren anlaşılmış ve Kopernik, Galileo, Newton gibi bilim insanları buluşları ile insanlığa önemli hizmette bulunmuştur. Örneğin fizikçiler ordu komutanlarının talebi olan; top mermisiyle en uzaktaki düşman hedefini vurabilmek için topun açısal doğrultusunun ne olması gerektiğinin çalışılmasını eğik atışı keşfederek karşılamıştır. Böylece modern zamana gelinmiş ve özellikle 19. yy sonlarında başlayan ve 20. yüzyılda baş döndürücü hızla gelişen astronomi ve uzay bilimleri bugünkü seviyesine ulaşmıştır.

İlk insanların doğa olaylarını anlama ve çözme çalışmalarıyla başlayan, yön bulma, hasat mevsimi için zaman tespiti ve insanların gök cisimlerine ve doğa olaylarına duydukları merakla devam eden astronomi bilimi;  daha sonra uzay bilimleri alanındaki temel araştırmalar sonucu elde edilen bilgi birikiminin gelişen teknoloji ile birleşmesiyle çağımıza damgasını vurma noktasına gelmiş ve “uzay çağı” nı yaratmıştır.

Bu vesileyle tüm okurlarımızın yeni yılını kutluyor, sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir 2025 diliyorum.

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.