Eski Ankara akşamlarını özlüyorum. Zaman geriye çevrilmez biliyorum. Ancak hatıraların o engin fisununda yitik mevsimler geri gelir. Biraz hüzün, biraz özleyiş, biraz hatırlayış olsun yeter. Kolay değil, tam yirmi yıl oranın suyunu içmiş, oranın ekmeğini yemiş, oranın yollarını arşınlamıştım. Leylaklı bahçelerin, baygın kokulu akasyaların , dut ve incir ağaçlarının gülümsediği sokaklardan geçmiştim. Bentderesi'nn bu iddiasız çocuğu olarak iyi ki o günleri yaşamıştım. Gelin bugün farklı mekanları dolaşalım. 1970'li yıllların başına ve seksenli yıllara dönelim.
Hisarpark Caddesi arkamızda kaldı. Caddenin sol tarafında güzel bir bina var. İçeriden çok hoş müzik nağmeleri duyuluyor. Bakın üstünde ne yazıyor.Berlin Oteli. Kirli beyaz renkteki bu bina Bentderesi'nin bence en güzel binasıydı. Nefis bir lobisi vardı ama benim gibi okuyan züğürt bir genç için fazla lükstü.
Yukarıdaki Hisar bahçesinde çayır çimen üstünde tebessüm eden sarı, beyaz, pembe, kırmızı güller.Hisardan Hamamönü'ne geçtim. bile. Samanpazarı'ndan istasyon yönüne yürüyeyim biraz. Solumdaki koca bina Numune Hastahanesi. Ankara'nın belki de ilk hastahanesi. Avlusundaki tuhaf binaya taş pavyon derlerdi. Akıl hastaları için yapılmıştı. Ah kız arkadaşımın okulu kız lisesine geldim bile. Sanki şehrin bütün güzel kızlarını bu mektebe talebe yapmışlar. Bahçe duvarından içeriyi görmek ne mümkün. Duvarlarda sarmaşıklarla kaplı.
Gün batmıştır. Karanlık çökmüştür. Karşımda fıskıyelerinin sularını göğe fırlattığı, salkım söğütlerin saçlarını havuzlarında yıkadığı Gençlik Parkı. Ankara gecelerinin vazgeçilmez mekanıdır Gençlik Parkı. Zengin fakir, okumuş cahil, köylü şehirli, bebe belik kim varsa herkes orda. Müzik, renkler, telaşe, kalabalık birbirine karışmış halde. Afişlere bakalım,kimler var. Hamiyet Yüceses, Zeki Müren, Aysel Tanju, Adnan Pekak, Mualla Mukadder, Müzeyyen Senar, Şecaattin Tanyeli, Balarıları.
( Bu arada tesadüfen tanıştığım rahmetli Adnan Pekak'la samimi iki arkadaş olmuştuk. Maltepe semtindeki Barınak Otelinin çaprazında kalan apartmandaki dairesinde beni bir kaç kez yemeğe davet etmşti. Bergüzar. Korel'in eşi rahmetli Tanju Korel'in dayısıydı.Bir yemek davetinde tanışma imkânı bulmuştum.O yıllarda İmar ve İskan Bakanlığında çalışıyor, aynı zamanda okuluma devam ediyordum.)
Gençlik Parkının en kalabalık yeridir Lunapark. Önce çarpışan arabalara bineyim. Döner dolap, korku tüneli, tuhaf aynalar, uçan salıncak. Say sayabildiğin kadar. Hepsine param yetmez ki. İnsanlardaki neşe beni de neşelendiriyor. Kiminin elinde pamuk helvası, kiminin elinde koz helva, kiminde simit..
Bugün yoruldum. Göl gazinosunda oturup bir çay içip dinleneym biraz. Semaver isterim ama ona da param yetişmez...!
Fıskiyeden fışkıran sular havuza köpük köpük dökülüyor.
Yanlızım ama mutluyum
