İbrahim Tuğrul/ Sosyolog-Araştırmacı yazar
Köşe Yazarı
İbrahim Tuğrul/ Sosyolog-Araştırmacı yazar
 

Türk, Kürt, Arap İttifakı Söylemi

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Temmuz 20225 tarihinde Ankara Kızılcahamam’da düzenlenen AKP kampında, günler önceden sürpriz açıklama olarak adlandırılan konuşmasını yaptı (her ne kadar Cumhurbaşkanı desek te, kamp AKP kampı olduğuna göre, buradaki katılımının Cumhurbaşkanı olarak değil AKP Genel Başkanı kimliğiyle olduğunu söyleyebiliriz. Burada yaptığı, ne kadar sürpriz ve önemli olduğu tartışılır, konuşmada “terörsüz Türkiye sürecinde Ak Parti, MHP ve DEM Parti ittifakıyla yol yürüyeceklerini” vurguladıktan sonra, bir Türk, Kürt ve Arap ittifakından bahsetti. Bu söylem kendi içinde birçok sorun barındırmaktadır. Birinci sorun; söylem gizil olarak Türkleri MHP’nin ve Kürtleri de DEM’in temsil ettiğini ima etmesidir. Peki bu ittifak içinde Arapları kim temsil etmektedir? Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanırım Arapları da AKP’nin temsil ettiğini ima etmektedir! Aslında en temel sorun, ülkedeki belirli etnik grupları (Kürt veya Türk) belirli partilerin temsil ettiğini düşünmek, en hafif ifade ile, büyük bir yanılgıdır. Peki diğer siyasi partilerimiz (örneğin CHP) hangi etnik grubu temsil etmektedir? Siyasal düzeyde böyle topyekun bir temsiliyet söz konusu mudur? Sonuçta siyasi partiler halkın tüm kesimlerinden, iktidara gelip onlara hizmet etmek için oy isterler ve alırlar. Bu söylemin daha da fena sonucu, Türkiye’deki diğer etnik grupları dışlaması, onları vatandaştan saymamasıdır. Çünkü sonuçta bu ülkede Türk, Kürt ve Araplardan başka, Türk ulusal kimliği altında birleşmiş ve bir ulus devlet kurmuş, Laz’ından Çerkez’ine ve Gürcü’süne birçok etnik kimliğe sahip yurttaş yaşamaktadır. Sanırım Erdoğan bu ittifak içindeki Araplardan bahsederken, aslında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Araplardan değil, Yeni Osmanlı ideolojisi ile dünyadaki tüm Müslüman Araplardan bahsetmektedir. Onların temsilciliğine soyunmaktadır. Bu bir ulus devlet için son derece yanlış ve tehlikeli bir yaklaşımdır. Burada Yeni Osmanlı ideolojisinin peşine takılanlara da birkaç şey söylemek isterim. Her şeyden önce Yeni Osmanlıcılığın, Osmanlı ile bir alakası olmayıp, tamamen bir kurgu ve çarpıtmadır. Bugünkü Osmanlıcılar veya Yeni Osmanlıcılar ideolojilerini İslam ümmetçiliğine dayandırmakta, İmparatorluğun parlak dönemlerinde İmparatorluğun Müslüman veya Gayri-Müslüm birçok topluluğu içinde barındırdığını ve temsil ettiğini görmezden gelmektedirler. İmparatorluğun en büyük Hakanı Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethettikten sonra kendisini aynı zamanda Roma imparatorluğunun mirasçısı ve Diyar-ı Rum’un (Romalı demek) da hakanı olarak ilan etmemiş midir? Osmanlı’nın yıkılış döneminde de Yeni Osmanlılık akımı vardır, ancak onlar, İslam Ümmetinin birliğinden değil, Osmanlıyı oluşturan tüm unsurların birliği ile Osmanlı Devleti’ni yıkılıştan kurtarmayı amaçlamaktaydılar. Halifeliğin ve Ümmet anlayışının bir devlet ideolojisi olarak ortaya çıkarılması, Balkanların kaybedildiği Abdülhamit dönemine rast gelmektedir ki, “gayri-müslim unsurların yaşadığı toprakları kaybettik, bari İslam coğrafyasını elimizde tutalım” amacına dönüktür. Sonuçta Birinci Dünya Savaşında o coğrafyalar da bizden koptu. Çünkü ideolojik çarpıtma ve zorlamalarla kimseyi yanınızda tutamazsınız. Hele hele tarihsel olarak arkaik ideolojilerle hiç tutamazsınız ve yeni sorunlar yaratırsınız. Umarım ülkemizin de başına yeni çoraplar örülmez.
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2025 -Cuma

Türk, Kürt, Arap İttifakı Söylemi

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Temmuz 20225 tarihinde Ankara Kızılcahamam’da düzenlenen AKP kampında, günler önceden sürpriz açıklama olarak adlandırılan konuşmasını yaptı (her ne kadar Cumhurbaşkanı desek te, kamp AKP kampı olduğuna göre, buradaki katılımının Cumhurbaşkanı olarak değil AKP Genel Başkanı kimliğiyle olduğunu söyleyebiliriz. Burada yaptığı, ne kadar sürpriz ve önemli olduğu tartışılır, konuşmada “terörsüz Türkiye sürecinde Ak Parti, MHP ve DEM Parti ittifakıyla yol yürüyeceklerini” vurguladıktan sonra, bir Türk, Kürt ve Arap ittifakından bahsetti. Bu söylem kendi içinde birçok sorun barındırmaktadır.

Birinci sorun; söylem gizil olarak Türkleri MHP’nin ve Kürtleri de DEM’in temsil ettiğini ima etmesidir. Peki bu ittifak içinde Arapları kim temsil etmektedir? Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanırım Arapları da AKP’nin temsil ettiğini ima etmektedir! Aslında en temel sorun, ülkedeki belirli etnik grupları (Kürt veya Türk) belirli partilerin temsil ettiğini düşünmek, en hafif ifade ile, büyük bir yanılgıdır.

Peki diğer siyasi partilerimiz (örneğin CHP) hangi etnik grubu temsil etmektedir? Siyasal düzeyde böyle topyekun bir temsiliyet söz konusu mudur? Sonuçta siyasi partiler halkın tüm kesimlerinden, iktidara gelip onlara hizmet etmek için oy isterler ve alırlar. Bu söylemin daha da fena sonucu, Türkiye’deki diğer etnik grupları dışlaması, onları vatandaştan saymamasıdır. Çünkü sonuçta bu ülkede Türk, Kürt ve Araplardan başka, Türk ulusal kimliği altında birleşmiş ve bir ulus devlet kurmuş, Laz’ından Çerkez’ine ve Gürcü’süne birçok etnik kimliğe sahip yurttaş yaşamaktadır.

Sanırım Erdoğan bu ittifak içindeki Araplardan bahsederken, aslında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Araplardan değil, Yeni Osmanlı ideolojisi ile dünyadaki tüm Müslüman Araplardan bahsetmektedir. Onların temsilciliğine soyunmaktadır. Bu bir ulus devlet için son derece yanlış ve tehlikeli bir yaklaşımdır.

Burada Yeni Osmanlı ideolojisinin peşine takılanlara da birkaç şey söylemek isterim. Her şeyden önce Yeni Osmanlıcılığın, Osmanlı ile bir alakası olmayıp, tamamen bir kurgu ve çarpıtmadır. Bugünkü Osmanlıcılar veya Yeni Osmanlıcılar ideolojilerini İslam ümmetçiliğine dayandırmakta, İmparatorluğun parlak dönemlerinde İmparatorluğun Müslüman veya Gayri-Müslüm birçok topluluğu içinde barındırdığını ve temsil ettiğini görmezden gelmektedirler. İmparatorluğun en büyük Hakanı Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethettikten sonra kendisini aynı zamanda Roma imparatorluğunun mirasçısı ve Diyar-ı Rum’un (Romalı demek) da hakanı olarak ilan etmemiş midir? Osmanlı’nın yıkılış döneminde de Yeni Osmanlılık akımı vardır, ancak onlar, İslam Ümmetinin birliğinden değil, Osmanlıyı oluşturan tüm unsurların birliği ile Osmanlı Devleti’ni yıkılıştan kurtarmayı amaçlamaktaydılar. Halifeliğin ve Ümmet anlayışının bir devlet ideolojisi olarak ortaya çıkarılması, Balkanların kaybedildiği Abdülhamit dönemine rast gelmektedir ki, “gayri-müslim unsurların yaşadığı toprakları kaybettik, bari İslam coğrafyasını elimizde tutalım” amacına dönüktür. Sonuçta Birinci Dünya Savaşında o coğrafyalar da bizden koptu. Çünkü ideolojik çarpıtma ve zorlamalarla kimseyi yanınızda tutamazsınız. Hele hele tarihsel olarak arkaik ideolojilerle hiç tutamazsınız ve yeni sorunlar yaratırsınız.

Umarım ülkemizin de başına yeni çoraplar örülmez.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.