Kaygılarınızın yüzde 91,4'ü asla gerçekleşmiyor! "Boşuna üzülüyorsunuz"

Yaşam (Web Sitesi) - Web Sitesi | 23.12.2025 - 11:40, Güncelleme: 23.12.2025 - 11:40 242 kez okundu.
 

Kaygılarınızın yüzde 91,4'ü asla gerçekleşmiyor! "Boşuna üzülüyorsunuz"

Kaygı bozukluğu yaşayan bireylerin en temel sorunlarından biri olan “olacak mı?” düşüncesinin büyük ölçüde gerçeği yansıtmadığı bilimsel olarak ortaya kondu.
ABD’de yapılan bir araştırma, kaygı bozukluğu olan kişilerin endişelerinin büyük bölümünün gerçekleşmediğini ve bu farkındalığın tedaviyi güçlendirdiğini ortaya koydu. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, yaygın anksiyete bozukluğu (GAB) tanısı bulunan bireylerin kurduğu kaygıların yüzde 91’inden fazlası hiçbir zaman gerçekleşmiyor. Behavior Therapy dergisinde yayımlanan çalışmada, GAB tanısı olan 29 katılımcı günlük yaşamlarında hissettikleri kaygıları anlık olarak kaydetti. Katılımcılar, akıllı telefon ve çevrim içi günlükler aracılığıyla hangi olaylardan endişe duyduklarını ve bu endişelerin gerçekleşip gerçekleşmediğini 30 gün boyunca takip etti. Araştırma sonuçlarına göre, kaydedilen kaygıların ortalama yüzde 91,4’ü gerçekleşmedi. Hatta bazı katılımcılarda bu oran yüzde 100’e ulaştı; yani bu kişilerin kurduğu hiçbir kaygı gerçeğe dönüşmedi. Buna karşın katılımcılar, kaygı duydukları olayların gerçekleşme ihtimalini gerçekte olduğundan çok daha yüksek tahmin etti. Çalışmanın en dikkat çekici bulgularından biri ise, kaygıların büyük ölçüde gerçekleşmediğini fark eden bireylerde anksiyete belirtilerinin daha hızlı ve daha belirgin şekilde azalması oldu. Araştırmacılara göre, bireylerin “kaygılarım genellikle doğru çıkmıyor” gerçeğiyle yüzleşmesi, terapinin etkisini güçlendiriyor. Uzmanlar, bu bulgunun bilişsel davranışçı terapinin temel varsayımlarını desteklediğini belirtiyor. Buna göre, yaygın anksiyete bozukluğunda sorun çoğu zaman dış dünyadan değil, bireyin gerçekçi olmayan beklentilerinden kaynaklanıyor. Kaygıların somut verilerle test edilmesi ve sonuçların görülmesi, anksiyete döngüsünü kırmada kritik rol oynuyor. Araştırmacılar, kaygılarını düzenli olarak yazıya döken ve sonuçlarını gözlemleyen bireylerin, zamanla hem endişe düzeylerini düşürdüğünü hem de belirsizlikle başa çıkma becerilerinin arttığını vurguluyor. Bilim insanlarına göre bu çalışma, “en kötü senaryoyu düşünmenin” çoğu zaman zihnin ürettiği bir yanılsama olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Kaygı bozukluğu yaşayan bireylerin en temel sorunlarından biri olan “olacak mı?” düşüncesinin büyük ölçüde gerçeği yansıtmadığı bilimsel olarak ortaya kondu.

ABD’de yapılan bir araştırma, kaygı bozukluğu olan kişilerin endişelerinin büyük bölümünün gerçekleşmediğini ve bu farkındalığın tedaviyi güçlendirdiğini ortaya koydu.

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, yaygın anksiyete bozukluğu (GAB) tanısı bulunan bireylerin kurduğu kaygıların yüzde 91’inden fazlası hiçbir zaman gerçekleşmiyor.

Behavior Therapy dergisinde yayımlanan çalışmada, GAB tanısı olan 29 katılımcı günlük yaşamlarında hissettikleri kaygıları anlık olarak kaydetti. Katılımcılar, akıllı telefon ve çevrim içi günlükler aracılığıyla hangi olaylardan endişe duyduklarını ve bu endişelerin gerçekleşip gerçekleşmediğini 30 gün boyunca takip etti.

Araştırma sonuçlarına göre, kaydedilen kaygıların ortalama yüzde 91,4’ü gerçekleşmedi. Hatta bazı katılımcılarda bu oran yüzde 100’e ulaştı; yani bu kişilerin kurduğu hiçbir kaygı gerçeğe dönüşmedi. Buna karşın katılımcılar, kaygı duydukları olayların gerçekleşme ihtimalini gerçekte olduğundan çok daha yüksek tahmin etti.

Çalışmanın en dikkat çekici bulgularından biri ise, kaygıların büyük ölçüde gerçekleşmediğini fark eden bireylerde anksiyete belirtilerinin daha hızlı ve daha belirgin şekilde azalması oldu. Araştırmacılara göre, bireylerin “kaygılarım genellikle doğru çıkmıyor” gerçeğiyle yüzleşmesi, terapinin etkisini güçlendiriyor.

Uzmanlar, bu bulgunun bilişsel davranışçı terapinin temel varsayımlarını desteklediğini belirtiyor. Buna göre, yaygın anksiyete bozukluğunda sorun çoğu zaman dış dünyadan değil, bireyin gerçekçi olmayan beklentilerinden kaynaklanıyor. Kaygıların somut verilerle test edilmesi ve sonuçların görülmesi, anksiyete döngüsünü kırmada kritik rol oynuyor.

Araştırmacılar, kaygılarını düzenli olarak yazıya döken ve sonuçlarını gözlemleyen bireylerin, zamanla hem endişe düzeylerini düşürdüğünü hem de belirsizlikle başa çıkma becerilerinin arttığını vurguluyor.

Bilim insanlarına göre bu çalışma, “en kötü senaryoyu düşünmenin” çoğu zaman zihnin ürettiği bir yanılsama olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.