“Rakamlar, giysisi olmayan çocukların gözyaşlarıdır.”

Yaşam 23.04.2025 - 22:38, Güncelleme: 24.04.2025 - 08:41 2498 kez okundu.
 

“Rakamlar, giysisi olmayan çocukların gözyaşlarıdır.”

“Rakamlar, giysisi olmayan çocukların gözyaşlarıdır.”
“Türkiye’de 15-17 yaş grubundaki her dört çocuktan birisi ya çalışıyor ya da iş arıyor! Çocuk işçiliği artıyorsa yoksulluk artıyor, eğitimsizlik artıyor dolayısıyla kalıcı, sürekli yoksulluk da artıyor demektir. “ Diyor, Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo Evet, gıdaya erişim sorunundan sonra, şimdi “Giyim güvensizliği” sorunu hızla büyüdü.. Hacer Foggo duruma şu cümlelerle dikkat çekiyor. “TÜİK’in bir kaç gün önce yayımladığı çocuk istatistikleri raporuna göre, yeni ya da ikinci el giysi alamayan çocukların oranı %9.2. Farklı nedenlerle, yani sosyal destekle bile kıyafete ulaşamayan ya da ulaşmakta zorlananların oranı ise %2.2. Yani aslında her 10 çocuktan biri kıyafete erişemiyor. Bu nedenle biz, Derin Yoksulluk Ağı olarak “Giyim güvensizliği” başlıklı bir rapor hazırladık. Çocukların maddi nedenlerle giysiye erişememe oranı yüzde 9.2 Bugün bu kavramı konuşuyoruz. Çünkü bugüne kadar daha çok gıdaya erişimdeki sorunlardan bahsetmiştik ancak, kıyafete erişememekte bir çocuğun özgüveni için son derece önemli. Kendini iyi hissetmesi, arkadaş ortamına rahatlıkla dahil olabilmesi için kıyafet şart. Mesela, bir anne çocuğunun 23 Nisan etkinliğine katılabilmesi için beyaz bir gömleğe ihtiyacı olduğunu, alamadığını, çocuğun bayrama katılmayı çok istediğini söyledi. Bu durum verilere nasıl yansıyor biliyor musunuz çocukların maddi nedenlerle okul etkinliklerine katılamama oranı yüzde 18.7 İşte bu rakamlardan biri, bu çocuğumuz. Rakamlar, giysisi olmayan çocukların gözyaşlarıdır.” Derin yoksulluk ağı, çocuk işçiliğinin artışına da dikkat çekiyor: “Türk Eğitim Derneği verilerine göre 612 bin 814 çocuk eğitim dışında kalmış. Tabloya baktığımız zaman, bir önceki yıla göre eğitim dışında kalma oranı yüzde 38 artmış durumda. Ve yine eğitim dışı kalan çocuklar nedeniyle, çocuk işçiliğinin % 3 puan artışıyla % 24.9 olduğunu görüyoruz. Bu çocuklar derin yoksulluk yaşayan ailelerin çocukları. Giysiye, gıdaya erişemiyor bir çift düzgün ayakkabı alamıyor. “ Evet, mevcut sistemin topluma en ağır maliyeti birbirine yabancılaşma oldu. Oysa bir yerlerde bir çocukluk ölüyorsa, ağlar bütün dünya… Sosyal ve hukuk devleti olduğumuzdan bahsediyoruz, ama bir hukuk devletinin olmazsa olmazı insan hak ve hürriyeti, eşit yurttaşlığı hayata geçiremiyoruz. Bu eşitsizliklere maruz kalan en önemli kesimse çocuklar oldu ve sonucu çocuk işçiliğini doğurdu… Herkes tek başına karşılar karanlığı ve karanlık herkesten bir şeyler alır... Ama bu ülkede en çokta çocuklardan, çocukluğundan aldı... Oysa; politika bu gerekleri savunmak, halkına alabildiğine daha fazla mutluluk sağlamak zorunluluğu değil midir? İşte tam da bu yüzden, politika uygulayıcıları, yasa koyucuları elzem olan sorunların çözümü için zorlamak zorundayız… Bunun içinde; karanlıktan önce kendimizi çıkarmak, çıplak gerçeklerle yüzleşmemiz gerek. Zira; içimizdeki zindanı değiştirmeden, sistemi değiştiremeyiz. Çok ve çocuk olan, bizim olan bu çocuklar için, savaş vermek aydınlık yarınlar için sesleri olmak zorundayız…    
“Rakamlar, giysisi olmayan çocukların gözyaşlarıdır.”

“Türkiye’de 15-17 yaş grubundaki her dört çocuktan birisi ya çalışıyor ya da iş arıyor!

Çocuk işçiliği artıyorsa yoksulluk artıyor, eğitimsizlik artıyor dolayısıyla kalıcı, sürekli yoksulluk da artıyor demektir. “

Diyor, Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo

Evet, gıdaya erişim sorunundan sonra, şimdi “Giyim güvensizliği” sorunu hızla büyüdü..

Hacer Foggo duruma şu cümlelerle dikkat çekiyor.

“TÜİK’in bir kaç gün önce yayımladığı çocuk istatistikleri raporuna göre, yeni ya da ikinci el giysi alamayan çocukların oranı %9.2. Farklı nedenlerle, yani sosyal destekle bile kıyafete ulaşamayan ya da ulaşmakta zorlananların oranı ise %2.2. Yani aslında her 10 çocuktan biri kıyafete erişemiyor.

Bu nedenle biz, Derin Yoksulluk Ağı olarak “Giyim güvensizliği” başlıklı bir rapor hazırladık.

Çocukların maddi nedenlerle giysiye erişememe oranı yüzde 9.2

Bugün bu kavramı konuşuyoruz. Çünkü bugüne kadar daha çok gıdaya erişimdeki sorunlardan bahsetmiştik ancak, kıyafete erişememekte bir çocuğun özgüveni için son derece önemli.

Kendini iyi hissetmesi, arkadaş ortamına rahatlıkla dahil olabilmesi için kıyafet şart.

Mesela, bir anne çocuğunun 23 Nisan etkinliğine katılabilmesi için beyaz bir gömleğe ihtiyacı olduğunu, alamadığını, çocuğun bayrama katılmayı çok istediğini söyledi.

Bu durum verilere nasıl yansıyor biliyor musunuz çocukların maddi nedenlerle okul etkinliklerine katılamama oranı yüzde 18.7

İşte bu rakamlardan biri, bu çocuğumuz.

Rakamlar, giysisi olmayan çocukların gözyaşlarıdır.”

Derin yoksulluk ağı, çocuk işçiliğinin artışına da dikkat çekiyor:

“Türk Eğitim Derneği verilerine göre 612 bin 814 çocuk eğitim dışında kalmış.

Tabloya baktığımız zaman, bir önceki yıla göre eğitim dışında kalma oranı yüzde 38 artmış durumda.

Ve yine eğitim dışı kalan çocuklar nedeniyle, çocuk işçiliğinin % 3 puan artışıyla % 24.9 olduğunu görüyoruz.

Bu çocuklar derin yoksulluk yaşayan ailelerin çocukları.

Giysiye, gıdaya erişemiyor bir çift düzgün ayakkabı alamıyor. “

Evet, mevcut sistemin topluma en ağır maliyeti birbirine yabancılaşma oldu.

Oysa bir yerlerde bir çocukluk ölüyorsa, ağlar bütün dünya…

Sosyal ve hukuk devleti olduğumuzdan bahsediyoruz, ama bir hukuk devletinin olmazsa olmazı insan hak ve hürriyeti, eşit yurttaşlığı hayata geçiremiyoruz.

Bu eşitsizliklere maruz kalan en önemli kesimse çocuklar oldu ve sonucu çocuk işçiliğini doğurdu…

Herkes tek başına karşılar karanlığı ve karanlık herkesten bir şeyler alır...

Ama bu ülkede en çokta çocuklardan, çocukluğundan aldı...

Oysa; politika bu gerekleri savunmak, halkına alabildiğine daha fazla mutluluk sağlamak zorunluluğu değil midir?

İşte tam da bu yüzden, politika uygulayıcıları, yasa koyucuları elzem olan sorunların çözümü için zorlamak zorundayız…

Bunun içinde; karanlıktan önce kendimizi çıkarmak, çıplak gerçeklerle yüzleşmemiz gerek.

Zira; içimizdeki zindanı değiştirmeden, sistemi değiştiremeyiz.

Çok ve çocuk olan, bizim olan bu çocuklar için, savaş vermek aydınlık yarınlar için sesleri olmak zorundayız…

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.