Prof. Dr. Bilal SAMBUR - Akademisyen - Araştırmacı - Yazar
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Bilal SAMBUR - Akademisyen - Araştırmacı - Yazar
 

OTORİTERYANİZM OLARAK DİN

İnsanlığın en köklü kurumlarından biri olan din, insanın maneviyat, hakikat ve ahlak arayışı ve tecrübesi değildir. Çok karmaşık ve zıt olguları içinde barındıran din kurumunun önemli özelliklerinden biri otoriteryanizmdir. Otoriter bir kişiliğin ve toplumsal yapının oluşmasında dinin önemli bir işlevi ve rolü vardır. Düzenin sağlanması, toplumsal birliğin korunması, grup dışı olanların negatif olarak değerlendirilmesinden dolayı din, kolaylıkla toleranssızlığın, önyargının, otoriteryanizmin ve doğmatizmin kaynağı ve kendisi olabilmektedir. Her din ve dindarlık, kaçınılmaz olarak otoriteryanizm üretmemektedir. Dinin özelliklerine bağlı olarak bazı dinler, otoriteryanizme kaynaklık etmektedirler.  Dini doğmaların hatasız ve eksiksiz tek doğrular seti olduğunu iddia eden fundamentalist dini teolojilerin kendisi, otoriteryen ve totaliterdirler. Dini otoriteryanizmde dini doğmalar ve ritüeller etrafında katı duvarlar örülmüştür. Dini doktrinlere, kaynaklara ve uygulamalara dair bilgilerin bilişsel olarak az işlendiği, her şeyin doğru-yanlış ikilemi içinde kesin bir şekilde dayatıldığı, yeni tecrübelere açık olma imkanlarının tamamen ortadan kaldırıldığı dini kültürlerde, otoriteryanizm baskın unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Dini otoriteryanizm, sosyal ve siyasal hayatı iyi ve kötü arasında mücadele ve savaş olarak kurgulamaktadır. Otoriter kültürlerde din eğitimi, bir öğrenme, düşünme, tartışma, sorgulama ve söz söyleme süreci değildir. Din eğitimi, dini otoriteryanizm sürecidir. Dini otoriteryanizm, din eğitimi sayesinde süreklilik kazanmaktadır. Otoriteryan din, maneviyat arayışı ve tecrübesi değildir. Otoriter dinde, aslında ahlak ve maneviyatta yoktur Otoriter din, doğmalara, kaynaklara, kişilere ve buyruklara kayıtsuz şartsız, sorgusuz sualsiz teslim olmayı ve kendi dışında olan herkesi ve her şeyi reddetmeyi zorunlu kılmaktadır. Maneviyat, yeni tecrübelere açık olmayı, yaratıcı ve deneyimleyici tecrübeler edinmeyi içerirken otoriter din, kendi geleneğine bağımlı olmasını gerektirmektedir. Otoriter din açısından asli günah, açıklık, yaratıcılık ve yenilenmedir. Otoriter din, çocuksudur. Otoriter dinde hiçbir şekilde olgunlaşma yoktur, çünkü otoriter dinde arayış, arama ve anlama yoktur. Felsefi, bilimsel, sanatsal ve entelektüel arayış içinde olmak, kişinin kendi kendini eleştirmesini, benimsenen bütün doktrinlerin, kalıbların ve kuralların gelip geçiciliğini gerektirmektedir. Arayış içinde olmadan olgunlaşmak ve gelişmek mümkün değildir. Dini olgunluk, manen olgunlaşmayı amaçlayarak kişinin sahip olduğu inançları sorgulamaya, geliştirmeye ve derinleştirmeye arzulu olması ve emek harcamasıdır. Otoriteryanizm, dini gelişime ve olgunlaşmaya engeldir. Kişinin dini açıdan gelişiminin ve olgunlaşmasının önünü kapatan dini otoriteryanizm, taklit ve teslimiyetin hâkim olduğu düşünmenin ve akletmenin olmadığı bir çocuksuluk durumuna kişiyi mahkûm etmektedir. Dini otoriteryanizm, demokrasiye ve çoğulculuğa karşıdır. Kişilerin   siyasal, idari ve sosyal alanlarda kendi özgün tercihleriyle yaşamalarına imkân veren demokrasi yerine dini otoriteryanizm, despotizmi yüceltmekte, meşrulaştırmakta ve beslemektedir. Emir, halife, sultan, padişah, şah, papa gibi ünvanlara sahip despotlara itaat etmeyi ve despotları Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi olarak yüceltmeyi kutsallık haline getiren dini otoriteryanizm, demokrasiyi zayıflatmayı, etkisizleştirmeyi ve işlevsizleştirmeyi varlık sebebi olarak görmektedir. Despotik kültürlerin ve toplumların şimdiye kadar demokratik bir tecrübe model ortaya koymayı başaramamalarının arkasında dini otoriteryanizm vardır. Dini otoriteryanizmin, yüzeysel ve yapay bir demokrasi anlayışı vardır. Sadece kendi gibi olanları desteklemeyi ve oy vermeyi dini görev kabul eden dini otoriteryanizm için demokrasi, sosyal ve siyasal iktidarını genişletmenin bir aracından başka bir şey değildir. Demokrasiye yabancı olan ve dini otoriteryanizmin hakim olduğu kültürlerde ve toplumlarda, despotizm sürekli olarak üretilmekte ve varolmaktadır. Demokrasiyi ve çoğulculuğu reddeden dini otoriteryanizmin tek amacı, toplumu otoriter tarzda kontrol etmektir. Bir toplum için asıl tehlike demokrasiden, özgürlükten, akıldan ve sekülarizmden uzaklaşmaktır ve sapmaktır. Dini otoriteryanizm, toplumu kontrol etmek için  sınırsız olarak iktidarı tekeline almak ve insanları korkutma üzerine inşa edilmiştir. Dini otoriteryanizmin değişmeyen doğması, iktidar ve korkudur. Siyasal, kültürel ve hukuki açılardan toplumu kontrol etmek, yönetmek ve yönlendirmek amacında olan dini otoriteryanizm, ürettiği despotizmle ve popülizmle modern demokratik toplumlar için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Dini otoriteryanizm, çözüm değil, sorundur. Modern, demokratik, seküler, çoğulcu ve hukuka dayalı toplumsal bir kültürün varolması için demokrasiye, özgürlüğe ve sekülarizme ihtiyaç vardır.
Ekleme Tarihi: 25 Şubat 2025 - Salı

OTORİTERYANİZM OLARAK DİN

İnsanlığın en köklü kurumlarından biri olan din, insanın maneviyat, hakikat ve ahlak arayışı ve tecrübesi değildir. Çok karmaşık ve zıt olguları içinde barındıran din kurumunun önemli özelliklerinden biri otoriteryanizmdir. Otoriter bir kişiliğin ve toplumsal yapının oluşmasında dinin önemli bir işlevi ve rolü vardır. Düzenin sağlanması, toplumsal birliğin korunması, grup dışı olanların negatif olarak değerlendirilmesinden dolayı din, kolaylıkla toleranssızlığın, önyargının, otoriteryanizmin ve doğmatizmin kaynağı ve kendisi olabilmektedir.

Her din ve dindarlık, kaçınılmaz olarak otoriteryanizm üretmemektedir. Dinin özelliklerine bağlı olarak bazı dinler, otoriteryanizme kaynaklık etmektedirler.  Dini doğmaların hatasız ve eksiksiz tek doğrular seti olduğunu iddia eden fundamentalist dini teolojilerin kendisi, otoriteryen ve totaliterdirler. Dini otoriteryanizmde dini doğmalar ve ritüeller etrafında katı duvarlar örülmüştür. Dini doktrinlere, kaynaklara ve uygulamalara dair bilgilerin bilişsel olarak az işlendiği, her şeyin doğru-yanlış ikilemi içinde kesin bir şekilde dayatıldığı, yeni tecrübelere açık olma imkanlarının tamamen ortadan kaldırıldığı dini kültürlerde, otoriteryanizm baskın unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Dini otoriteryanizm, sosyal ve siyasal hayatı iyi ve kötü arasında mücadele ve savaş olarak kurgulamaktadır. Otoriter kültürlerde din eğitimi, bir öğrenme, düşünme, tartışma, sorgulama ve söz söyleme süreci değildir. Din eğitimi, dini otoriteryanizm sürecidir. Dini otoriteryanizm, din eğitimi sayesinde süreklilik kazanmaktadır.

Otoriteryan din, maneviyat arayışı ve tecrübesi değildir. Otoriter dinde, aslında ahlak ve maneviyatta yoktur Otoriter din, doğmalara, kaynaklara, kişilere ve buyruklara kayıtsuz şartsız, sorgusuz sualsiz teslim olmayı ve kendi dışında olan herkesi ve her şeyi reddetmeyi zorunlu kılmaktadır. Maneviyat, yeni tecrübelere açık olmayı, yaratıcı ve deneyimleyici tecrübeler edinmeyi içerirken otoriter din, kendi geleneğine bağımlı olmasını gerektirmektedir. Otoriter din açısından asli günah, açıklık, yaratıcılık ve yenilenmedir.

Otoriter din, çocuksudur. Otoriter dinde hiçbir şekilde olgunlaşma yoktur, çünkü otoriter dinde arayış, arama ve anlama yoktur. Felsefi, bilimsel, sanatsal ve entelektüel arayış içinde olmak, kişinin kendi kendini eleştirmesini, benimsenen bütün doktrinlerin, kalıbların ve kuralların gelip geçiciliğini gerektirmektedir. Arayış içinde olmadan olgunlaşmak ve gelişmek mümkün değildir. Dini olgunluk, manen olgunlaşmayı amaçlayarak kişinin sahip olduğu inançları sorgulamaya, geliştirmeye ve derinleştirmeye arzulu olması ve emek harcamasıdır. Otoriteryanizm, dini gelişime ve olgunlaşmaya engeldir. Kişinin dini açıdan gelişiminin ve olgunlaşmasının önünü kapatan dini otoriteryanizm, taklit ve teslimiyetin hâkim olduğu düşünmenin ve akletmenin olmadığı bir çocuksuluk durumuna kişiyi mahkûm etmektedir.

Dini otoriteryanizm, demokrasiye ve çoğulculuğa karşıdır. Kişilerin   siyasal, idari ve sosyal alanlarda kendi özgün tercihleriyle yaşamalarına imkân veren demokrasi yerine dini otoriteryanizm, despotizmi yüceltmekte, meşrulaştırmakta ve beslemektedir. Emir, halife, sultan, padişah, şah, papa gibi ünvanlara sahip despotlara itaat etmeyi ve despotları Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi olarak yüceltmeyi kutsallık haline getiren dini otoriteryanizm, demokrasiyi zayıflatmayı, etkisizleştirmeyi ve işlevsizleştirmeyi varlık sebebi olarak görmektedir. Despotik kültürlerin ve toplumların şimdiye kadar demokratik bir tecrübe model ortaya koymayı başaramamalarının arkasında dini otoriteryanizm vardır. Dini otoriteryanizmin, yüzeysel ve yapay bir demokrasi anlayışı vardır. Sadece kendi gibi olanları desteklemeyi ve oy vermeyi dini görev kabul eden dini otoriteryanizm için demokrasi, sosyal ve siyasal iktidarını genişletmenin bir aracından başka bir şey değildir. Demokrasiye yabancı olan ve dini otoriteryanizmin hakim olduğu kültürlerde ve toplumlarda, despotizm sürekli olarak üretilmekte ve varolmaktadır.

Demokrasiyi ve çoğulculuğu reddeden dini otoriteryanizmin tek amacı, toplumu otoriter tarzda kontrol etmektir. Bir toplum için asıl tehlike demokrasiden, özgürlükten, akıldan ve sekülarizmden uzaklaşmaktır ve sapmaktır. Dini otoriteryanizm, toplumu kontrol etmek için  sınırsız olarak iktidarı tekeline almak ve insanları korkutma üzerine inşa edilmiştir. Dini otoriteryanizmin değişmeyen doğması, iktidar ve korkudur. Siyasal, kültürel ve hukuki açılardan toplumu kontrol etmek, yönetmek ve yönlendirmek amacında olan dini otoriteryanizm, ürettiği despotizmle ve popülizmle modern demokratik toplumlar için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Dini otoriteryanizm, çözüm değil, sorundur. Modern, demokratik, seküler, çoğulcu ve hukuka dayalı toplumsal bir kültürün varolması için demokrasiye, özgürlüğe ve sekülarizme ihtiyaç vardır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nevzat
(26.02.2025 09:13 - #2644)
Yüreğinize elinize sağlık Hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.