Cumhuriyet 102 Yaşında: Bir Milletin Sonsuz Işığı

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 28.10.2025 - 21:22, Güncelleme: 28.10.2025 - 21:22 2040+ kez okundu.
 

Cumhuriyet 102 Yaşında: Bir Milletin Sonsuz Işığı

Cumhuriyet 102 Yaşında: Bir Milletin Sonsuz Işığı
Yıl 1923. Yorgun, yıkılmış ama umutla dolu bir millet, tarih sahnesinde yeniden doğruluyor. Bir milletin iradesi, bir liderin vizyonuyla birleşiyor ve o büyük cümle yankılanıyor: “Türk milleti egemenliğini kendi eline almıştır.” İşte o gün, 29 Ekim 1923, yalnızca bir devletin değil; bir çağın yeniden doğuşuydu. 29 Ekim 1923’te yükselen bir ışık, Anadolu’nun her köşesini aydınlattı. O ışığın adı Cumhuriyetti. Bugün, o ışığın 102 yıldır sönmeden, dimdik yanışını kutluyoruz. Bir Ulusun Küllerinden Doğuşu Kurtuluş Savaşı’nın ardından, yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden yeni bir devlet doğdu. Bu devletin temelinde, sadece bağımsızlık değil; eşitlik, özgürlük, adalet ve halk iradesi vardı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, 29 Ekim 1923’te “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.” diyerek Türk milletine tarihinin en büyük armağanını sundular. Cumhuriyet’in ilanı, bir yönetim biçiminden çok daha fazlasıydı. Yüzyıllarca süren monarşik bir düzenin ardından, halkın kendi kaderini tayin etmesi, Anadolu insanının bin yıllık tarihindeki en büyük zihinsel devrimlerden biriydi. Atatürk, savaş meydanlarında kazandığı zaferi, kalıcı bir uygarlık projesine dönüştürmek istiyordu. O projede; bilim, akıl, kadın hakları, eğitim, sanat, özgürlük ve laiklik vardı. Her biri, birer yapı taşıydı. Her biri, “modern Türkiye”nin duvarlarına tek tek örüldü. “Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır,” diyordu Atatürk. Bu, yalnızca bir yönetsel tercih değil, insanın onuruna, aklına ve vicdanına inancın ifadesiydi. Cumhuriyet’in Sessiz Kahramanları Cumhuriyet’in 102 yıllık hikâyesi, sadece büyük liderlerin değil, küçük kahramanların da hikâyesidir. Köy okullarında tebeşirle ilk kez “a” harfini yazan çocuk, fabrika bacasından çıkan ilk dumanı gururla izleyen işçi, üniversite kürsüsünde özgürce fikir üreten bilim insanı, tiyatro sahnesine çıkan ilk kadın sanatçı… Her biri, Cumhuriyet’in sessiz kahramanlarıydı. Çünkü Cumhuriyet, bir yönetim değil, bir yaşam biçimi; halkın kendi geleceğini elleriyle inşa etme iradesiydi. İkinci Yüzyıla Girerken: Aynı Ruh, Yeni Ufuklar Cumhuriyet, 102 yıl sonra hâlâ genç, hâlâ dinamik, hâlâ umut dolu. Ama aynı zamanda, büyük sorumluluklarla dolu bir dönemece giriyor: İkinci Yüzyıl. Bugün dünya; dijital devrimlerle, iklim kriziyle, yapay zekâyla, bilgi savaşlarıyla şekilleniyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni yüzyıldaki görevi, yalnızca geçmişin mirasını korumak değil, bu yeni çağda da özgürlük, bilgelik ve adalet ilkelerini teknolojiyle, yenilikle, düşünceyle yeniden harmanlamak olmalı. Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü, 21. yüzyılın Türkiye’sine hâlâ rehberlik ediyor. Çünkü Cumhuriyet’in özü, sorgulayan akıldır. Cumhuriyet Kadındır, Gençtir, Umuttur Cumhuriyet’in en büyük devrimlerinden biri, kadının toplumdaki yerini yeniden tanımlamasıydı. 1920’lerin başında okula gidemeyen, oy kullanamayan kadınlar; bugün bilimde, siyasette, sanatta öncüler arasında. Bu değişim, Atatürk’ün “Dünyada her şey kadının eseridir” sözünün ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Cumhuriyet aynı zamanda gençtir. Çünkü her 29 Ekim’de sokaklara taşan coşku, bir nesilden diğerine aktarılan bir miras değil, her seferinde yeniden doğan bir inançtır. Her genç, Cumhuriyet’in devam eden cümlesidir. Bir Asır Sonra Aynı Söz: Yaşasın Cumhuriyet Bugün, 102 yıl sonra bile Cumhuriyet hâlâ yol gösterici, hâlâ ilham verici. Her kriz anında, her zorlukta, toplum yeniden o köklü sese dönüyor: “Cumhuriyet fazilettir.” Cumhuriyet; yoksulun adalet, gencin umut, kadının özgürlük, bilimin ışık bulduğu yerdir. Ve bu ülkenin kalbinde, o ışık hiç sönmeyecek. Bu topraklarda her yeni doğan çocuk, Cumhuriyet’in 103., 150. ve 200. yıllarına doğru yürürken; bizler, bu emaneti aynı kararlılıkla taşımaya devam edeceğiz. Yaşasın 102 yıllık Cumhuriyet! Yaşasın özgür, eşit, aydınlık Türkiye!
Cumhuriyet 102 Yaşında: Bir Milletin Sonsuz Işığı

Yıl 1923.

Yorgun, yıkılmış ama umutla dolu bir millet, tarih sahnesinde yeniden doğruluyor.

Bir milletin iradesi, bir liderin vizyonuyla birleşiyor ve o büyük cümle yankılanıyor: “Türk milleti egemenliğini kendi eline almıştır.”

İşte o gün, 29 Ekim 1923, yalnızca bir devletin değil; bir çağın yeniden doğuşuydu.

29 Ekim 1923’te yükselen bir ışık, Anadolu’nun her köşesini aydınlattı. O ışığın adı Cumhuriyetti.

Bugün, o ışığın 102 yıldır sönmeden, dimdik yanışını kutluyoruz.

Bir Ulusun Küllerinden Doğuşu

Kurtuluş Savaşı’nın ardından, yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden yeni bir devlet doğdu.

Bu devletin temelinde, sadece bağımsızlık değil; eşitlik, özgürlük, adalet ve halk iradesi vardı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, 29 Ekim 1923’te “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.” diyerek Türk milletine tarihinin en büyük armağanını sundular.

Cumhuriyet’in ilanı, bir yönetim biçiminden çok daha fazlasıydı.

Yüzyıllarca süren monarşik bir düzenin ardından, halkın kendi kaderini tayin etmesi, Anadolu insanının bin yıllık tarihindeki en büyük zihinsel devrimlerden biriydi.

Atatürk, savaş meydanlarında kazandığı zaferi, kalıcı bir uygarlık projesine dönüştürmek istiyordu.

O projede; bilim, akıl, kadın hakları, eğitim, sanat, özgürlük ve laiklik vardı.

Her biri, birer yapı taşıydı.

Her biri, “modern Türkiye”nin duvarlarına tek tek örüldü.

“Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır,” diyordu Atatürk.

Bu, yalnızca bir yönetsel tercih değil, insanın onuruna, aklına ve vicdanına inancın ifadesiydi.

Cumhuriyet’in Sessiz Kahramanları

Cumhuriyet’in 102 yıllık hikâyesi, sadece büyük liderlerin değil, küçük kahramanların da hikâyesidir.

Köy okullarında tebeşirle ilk kez “a” harfini yazan çocuk, fabrika bacasından çıkan ilk dumanı gururla izleyen işçi, üniversite kürsüsünde özgürce fikir üreten bilim insanı, tiyatro sahnesine çıkan ilk kadın sanatçı…

Her biri, Cumhuriyet’in sessiz kahramanlarıydı.

Çünkü Cumhuriyet, bir yönetim değil, bir yaşam biçimi; halkın kendi geleceğini elleriyle inşa etme iradesiydi.

İkinci Yüzyıla Girerken: Aynı Ruh, Yeni Ufuklar

Cumhuriyet, 102 yıl sonra hâlâ genç, hâlâ dinamik, hâlâ umut dolu.

Ama aynı zamanda, büyük sorumluluklarla dolu bir dönemece giriyor: İkinci Yüzyıl.

Bugün dünya; dijital devrimlerle, iklim kriziyle, yapay zekâyla, bilgi savaşlarıyla şekilleniyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni yüzyıldaki görevi, yalnızca geçmişin mirasını korumak değil, bu yeni çağda da özgürlük, bilgelik ve adalet ilkelerini teknolojiyle, yenilikle, düşünceyle yeniden harmanlamak olmalı.

Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü, 21. yüzyılın Türkiye’sine hâlâ rehberlik ediyor.

Çünkü Cumhuriyet’in özü, sorgulayan akıldır.

Cumhuriyet Kadındır, Gençtir, Umuttur

Cumhuriyet’in en büyük devrimlerinden biri, kadının toplumdaki yerini yeniden tanımlamasıydı.

1920’lerin başında okula gidemeyen, oy kullanamayan kadınlar; bugün bilimde, siyasette, sanatta öncüler arasında.

Bu değişim, Atatürk’ün “Dünyada her şey kadının eseridir” sözünün ete kemiğe bürünmüş hâlidir.

Cumhuriyet aynı zamanda gençtir.

Çünkü her 29 Ekim’de sokaklara taşan coşku, bir nesilden diğerine aktarılan bir miras değil, her seferinde yeniden doğan bir inançtır.

Her genç, Cumhuriyet’in devam eden cümlesidir.

Bir Asır Sonra Aynı Söz: Yaşasın Cumhuriyet

Bugün, 102 yıl sonra bile Cumhuriyet hâlâ yol gösterici, hâlâ ilham verici.

Her kriz anında, her zorlukta, toplum yeniden o köklü sese dönüyor:

“Cumhuriyet fazilettir.”

Cumhuriyet; yoksulun adalet, gencin umut, kadının özgürlük, bilimin ışık bulduğu yerdir.

Ve bu ülkenin kalbinde, o ışık hiç sönmeyecek.

Bu topraklarda her yeni doğan çocuk, Cumhuriyet’in 103., 150. ve 200. yıllarına doğru yürürken; bizler, bu emaneti aynı kararlılıkla taşımaya devam edeceğiz.

Yaşasın 102 yıllık Cumhuriyet!

Yaşasın özgür, eşit, aydınlık Türkiye!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
özcan öztürk
(29.10.2025 09:09 - #290)
Cumhuriyetin verdiği değerler, kazanımları hiç bir güç yıkamaz. Saltanat rejimleri er ya da geç yenilmeye mahkumdur. Yaşasın 102 yıllık Cumhuriyet! Yaşasın özgür, eşit, aydınlık Türkiye!
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.