Hasan İLERİ - Med.Dr.
Köşe Yazarı
Hasan İLERİ - Med.Dr.
 

İstiklal Marşımızla İlgili Bazı Yaklaşımlar

İstiklal Marşımız bilindiği gibi KORKMA kelimesi ile başlamaktadır. Mehmet Akif’in KORKMA diye seslendiği varlık milletimizdir. Türk milletine bu sesleniş zaman zaman eleştiri konusu olmaktadır. Oysa aynı ifade NUTUK’un I. Cildinde 17. Sayfasında Büyük ATATÜRK tarafından diplomatik bir dille belirtilmiştir. Büyük ATATÜRK, NUTUK’un 17. Sayfasında şöyle demektedir: “Kurtuluş yolu aranırken İngiltere, Fransa, İtalya gibi devletleri gücendirmemek temel ilke gibi görünüyordu. Osmanlı Devletinin yanında Almanya, Avusturya-Macaristan olduğu halde bu devletlerle baş edilememişti. Yeniden bu devletlerle düşman olmak mantıksızlık ve akılsızlık olurdu. Bu anlayışta olan sadece HALK değildi. Seçkinlerde böyle düşünüyordu.” Büyük Atatürk, milletimizin tedirginliğini, çekingenliğini ve bu tedirginliğin ve çekimserliğin altında yatan korkuyu bu şekilde diplomatik bir dille belirtmiştir. Büyük Şair Akif ise bu durumu daha açık ve net bir ifade ile belirtmektedir. Gelelim 3. Kıtaya: Burada büyük Şair şöyle demektedir: “Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım Yırtarım dağları, enginlere sığmaz taşarım.” Burada BEND kelimesi ile Çin Seddi kast edilmektedir. Orta Asya’dan Çin’e akım yapan Türk boylarını durdurmak için Çinliler Çin Seddini yapmışlar ama baskınları durduramamışlardır. Kükreme Aslan’a has bir özelliktir. Aslan kükrer, sel kükremez, sel uğultu sesi oluşturur. Burada bizim sembolümüz KURT söz konusu edilmiyor. Aslan söz konusu ediliyor. Neden? Aslan egemenlik alanını belirler, egemenlik alanının sınırlarını işaret eder, işaret koyar, sınırlarını çizer. Ayrıca aslan güç kuvvet, azamet sembolüdür. Kurt’un egemenlik alanını belirlemek, sınır çizmek gibi baskın bir özelliği yoktur. Bu üçüncü kıta ile kurttan uzaklaşılıp aslana yönelmeyi görüyoruz. Kurttan uzaklaşılıp aslana yönelme, İstiklal Marşımızın bundan sonraki bölümlerinde de göreceğiz. Dördüncü kıtada büyük Şair şöyle seslenmektedir: “Ulusun korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.” Uluma kurtlara ait bir özelliktir. Bazen köpeklerde ulur. Büyük Şair, medeni ama, emperyalist batı ülkelerini tek dişi kalmış yaşlı bir kurda benzetmektedir. Emperyalist batıya bizim sembolümüz kurt üzerinden karşı duruş göstermektedir. Burada kurda yönelik bir soğukluk görünmektedir. Dördüncü kıtadaki bu açık ifade, üçüncü kıtadaki “Kükremiş Sel” ifadesi ile birleşince açıkça kurttan uzaklaşma ve kurttan soğuma olayı kendini göstermektedir. Dördüncü kıtada ayrıca KORKMA kelimesi Marş’ta ikinci defa kullanılmaktadır. KORKMA kelimesini birinci kıta ile beraber düşündüğümüzde Akif emperyalistlere olan korkunun dördüncü kıtada imanla yani inançla yenilebileceğini ifade ediyor. O inancında DİNİ İNANÇ yani İslam olduğunu 6,7,8,9.uncu kıtalarda belirtiyor. Kurttan aslana yönelme İstiklal Marşı sonrasında da sürdürülmüştür. 1931 yılında yapılan Genelkurmay Başkanlığının kapısında iki adet aslan heykeli yer almaktadır. Bu heykeller Türk Ordusunu temsil etmektedir. TÜRK ORDUSU Atatürk tarafından belirlenen MİSAK-I MİLLİ sınırlarını bu azametli aslanlar gibi korumaktadır. ANIT KABİR Aslanlı Yol’un iki tarafında on ikişer adet, yirmi dört HİTİT ASLANI yer almaktadır. Bu aslanlar yirmi dört Oğuz boyunu temsil etmektedir. Oğuz boyları kendi egemenlik alanlarınıaslan gibi işaretlemiş ve korumuşlardır. Aslanlı Yol’daki aslanlar ile verilen mesaj bize göre budur. Üçüncü kıtadaki “Yırtarım dağları enginlere sığmaz taşarım” ifadeleri ile söylenen, söylenmek istenenler nedir? “Yırtarım dağları” ile ifade edilen olay Ergenekon Olayı ve Ergenekon Destanı’dır. “Enginlere sığmaz taşarım” ifadesine gelince: Engin, Enginler kelimeleri sonsuzluğu çağrıştırır. UFUK UFUKLAR, DENİZ, DENİZLER anlamında kullanılır. Taşma fiili sıvılara ait bir özelliktir, Enginler ve taşma kelimeleri bir araya gelince söylenmek istenen DENİZLERİN TAŞMASI anlamı çıkıyor. Enginlere sığmayıp taştık mı? Böyle bir olay var mı? Evet, denizlere sığmayıp taştık, böyle bir olay var. Bu ifade ile söylenmek istenen PİRİ REİS ve PİRİ REİS’in HARİTASIDIR. Bu iki mısrada  belirtilen bu üç olay, “Kükremiş sel gibi Bendi aşmak”, “Dağları yırtmak, enginlere sığmayıp taşmak” Türk Tarihinin kilit olaylarıdır. Üzerinde düşünülmesi gerekiyor. Altıncı kıtanın sonunda büyük Şair şöyle sesleniyor: “Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı” Türk milleti, dünyaya şekil vermek, dünyayı yönetmek isteyen birkaç milletten biridir. Bu isteği KIZILELMA yaklaşımında ve NİZAM-I ALEM yaklaşımında görüyoruz. Osmanlının sahip olduğu NİZAM-I ALEM yaklaşımına baktığımız zaman Osmanlı, Anadolu coğrafyası dışında pek çok eser yapmış ama Anadolu’yu ihmal etmiştir. Burada büyük Şair’in “VERME” dediği olay Anadolu’yu ihmal etme anlamındadır diye düşünüyorum. Dördüncü kıtada: “Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var” ifadeleri ile bahsedilen Çanakkale Savaşları’dır. Devamla büyük Şair: “Ulus’un korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” diyor. Burada emperyalist batıyı tek dişi kalmış, yaşlı bir kurda benzetmektedir. Büyük Şair burada kurttan uzaklaşmakta, hem de kurda soğuk bakmaktadır. Kurt, büyük Şair’in gözünde muteber bir varlık olarak görülmüyor. Emperyalist batı ülkelerini tek dişi kalmış yaşlı bir kurt imgesi dışında başka bir varlık üzerinden tarif edemez miydi? Sembolümüz olan kurttan bu derece uzaklaşmanın, soğumanın altında yatan unsur nedir? Cumhuriyetin ilk yıllarında basılan banknotlarda KURT MOTİFİ kullanılmıştır. 12 Mart 1921 de kabul edilen İstiklal Marşımızda kurttan kopma ve soğuma olduğunu görüyoruz. Altı, yedi, sekiz ve dokuzuncu kıtalarda İSLAM motifi hakimdir. İstiklal Marşımızda TÜRK kelimesi yoktur. Marşın başında Türk motifi, sonunda da İslam motifi işlenmiştir. Genel bir değerlendirme yaparsak, İstiklal Marşımız bir TÜRK-İSLAM sentezidir. Ama İslami ögesi agır basan bir sentezdir. Büyük Atatürk’le , büyük Şair arasındaki huzursuzluğun ana nedeninin bu durum olduğunu düşünüyorum.
Ekleme Tarihi: 21 Nisan 2024 - Pazar

İstiklal Marşımızla İlgili Bazı Yaklaşımlar

İstiklal Marşımız bilindiği gibi KORKMA kelimesi ile başlamaktadır. Mehmet Akif’in KORKMA diye seslendiği varlık milletimizdir. Türk milletine bu sesleniş zaman zaman eleştiri konusu olmaktadır.

Oysa aynı ifade NUTUK’un I. Cildinde 17. Sayfasında Büyük ATATÜRK tarafından diplomatik bir dille belirtilmiştir.

Büyük ATATÜRK, NUTUK’un 17. Sayfasında şöyle demektedir:

“Kurtuluş yolu aranırken İngiltere, Fransa, İtalya gibi devletleri gücendirmemek temel ilke gibi görünüyordu. Osmanlı Devletinin yanında Almanya, Avusturya-Macaristan olduğu halde bu devletlerle baş edilememişti. Yeniden bu devletlerle düşman olmak mantıksızlık ve akılsızlık olurdu. Bu anlayışta olan sadece HALK değildi. Seçkinlerde böyle düşünüyordu.”

Büyük Atatürk, milletimizin tedirginliğini, çekingenliğini ve bu tedirginliğin ve çekimserliğin altında yatan korkuyu bu şekilde diplomatik bir dille belirtmiştir. Büyük Şair Akif ise bu durumu daha açık ve net bir ifade ile belirtmektedir.

Gelelim 3. Kıtaya:

Burada büyük Şair şöyle demektedir:

“Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım

Yırtarım dağları, enginlere sığmaz taşarım.”

Burada BEND kelimesi ile Çin Seddi kast edilmektedir. Orta Asya’dan Çin’e akım yapan Türk boylarını durdurmak için Çinliler Çin Seddini yapmışlar ama baskınları durduramamışlardır.

Kükreme Aslan’a has bir özelliktir. Aslan kükrer, sel kükremez, sel uğultu sesi oluşturur. Burada bizim sembolümüz KURT söz konusu edilmiyor. Aslan söz konusu ediliyor. Neden?

Aslan egemenlik alanını belirler, egemenlik alanının sınırlarını işaret eder, işaret koyar, sınırlarını çizer. Ayrıca aslan güç kuvvet, azamet sembolüdür. Kurt’un egemenlik alanını belirlemek, sınır çizmek gibi baskın bir özelliği yoktur. Bu üçüncü kıta ile kurttan uzaklaşılıp aslana yönelmeyi görüyoruz.

Kurttan uzaklaşılıp aslana yönelme, İstiklal Marşımızın bundan sonraki bölümlerinde de göreceğiz.

Dördüncü kıtada büyük Şair şöyle seslenmektedir:

“Ulusun korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.”

Uluma kurtlara ait bir özelliktir. Bazen köpeklerde ulur. Büyük Şair, medeni ama, emperyalist batı ülkelerini tek dişi kalmış yaşlı bir kurda benzetmektedir. Emperyalist batıya bizim sembolümüz kurt üzerinden karşı duruş göstermektedir. Burada kurda yönelik bir soğukluk görünmektedir. Dördüncü kıtadaki bu açık ifade, üçüncü kıtadaki “Kükremiş Sel” ifadesi ile birleşince açıkça kurttan uzaklaşma ve kurttan soğuma olayı kendini göstermektedir. Dördüncü kıtada ayrıca KORKMA kelimesi Marş’ta ikinci defa kullanılmaktadır. KORKMA kelimesini birinci kıta ile beraber düşündüğümüzde Akif emperyalistlere olan korkunun dördüncü kıtada imanla yani inançla yenilebileceğini ifade ediyor. O inancında DİNİ İNANÇ yani İslam olduğunu 6,7,8,9.uncu kıtalarda belirtiyor.

Kurttan aslana yönelme İstiklal Marşı sonrasında da sürdürülmüştür. 1931 yılında yapılan Genelkurmay Başkanlığının kapısında iki adet aslan heykeli yer almaktadır. Bu heykeller Türk Ordusunu temsil etmektedir. TÜRK ORDUSU Atatürk tarafından belirlenen MİSAK-I MİLLİ sınırlarını bu azametli aslanlar gibi korumaktadır.

ANIT KABİR Aslanlı Yol’un iki tarafında on ikişer adet, yirmi dört HİTİT ASLANI yer almaktadır. Bu aslanlar yirmi dört Oğuz boyunu temsil etmektedir. Oğuz boyları kendi egemenlik alanlarınıaslan gibi işaretlemiş ve korumuşlardır. Aslanlı Yol’daki aslanlar ile verilen mesaj bize göre budur.

Üçüncü kıtadaki “Yırtarım dağları enginlere sığmaz taşarım” ifadeleri ile söylenen, söylenmek istenenler nedir?

“Yırtarım dağları” ile ifade edilen olay Ergenekon Olayı ve Ergenekon Destanı’dır.

“Enginlere sığmaz taşarım” ifadesine gelince:

Engin, Enginler kelimeleri sonsuzluğu çağrıştırır. UFUK UFUKLAR, DENİZ, DENİZLER anlamında kullanılır. Taşma fiili sıvılara ait bir özelliktir, Enginler ve taşma kelimeleri bir araya gelince söylenmek istenen DENİZLERİN TAŞMASI anlamı çıkıyor.

Enginlere sığmayıp taştık mı?

Böyle bir olay var mı?

Evet, denizlere sığmayıp taştık, böyle bir olay var.

Bu ifade ile söylenmek istenen PİRİ REİS ve PİRİ REİS’in HARİTASIDIR.

Bu iki mısrada  belirtilen bu üç olay, “Kükremiş sel gibi Bendi aşmak”, “Dağları yırtmak, enginlere sığmayıp taşmak” Türk Tarihinin kilit olaylarıdır. Üzerinde düşünülmesi gerekiyor.

Altıncı kıtanın sonunda büyük Şair şöyle sesleniyor:

“Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı”

Türk milleti, dünyaya şekil vermek, dünyayı yönetmek isteyen birkaç milletten biridir. Bu isteği KIZILELMA yaklaşımında ve NİZAM-I ALEM yaklaşımında görüyoruz. Osmanlının sahip olduğu NİZAM-I ALEM yaklaşımına baktığımız zaman Osmanlı, Anadolu coğrafyası dışında pek çok eser yapmış ama Anadolu’yu ihmal etmiştir. Burada büyük Şair’in “VERME” dediği olay Anadolu’yu ihmal etme anlamındadır diye düşünüyorum.

Dördüncü kıtada:

“Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var” ifadeleri ile bahsedilen Çanakkale Savaşları’dır. Devamla büyük Şair:

“Ulus’un korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” diyor.

Burada emperyalist batıyı tek dişi kalmış, yaşlı bir kurda benzetmektedir. Büyük Şair burada kurttan uzaklaşmakta, hem de kurda soğuk bakmaktadır. Kurt, büyük Şair’in gözünde muteber bir varlık olarak görülmüyor.

Emperyalist batı ülkelerini tek dişi kalmış yaşlı bir kurt imgesi dışında başka bir varlık üzerinden tarif edemez miydi?

Sembolümüz olan kurttan bu derece uzaklaşmanın, soğumanın altında yatan unsur nedir?

Cumhuriyetin ilk yıllarında basılan banknotlarda KURT MOTİFİ kullanılmıştır. 12 Mart 1921 de kabul edilen İstiklal Marşımızda kurttan kopma ve soğuma olduğunu görüyoruz.

Altı, yedi, sekiz ve dokuzuncu kıtalarda İSLAM motifi hakimdir.

İstiklal Marşımızda TÜRK kelimesi yoktur. Marşın başında Türk motifi, sonunda da İslam motifi işlenmiştir.

Genel bir değerlendirme yaparsak, İstiklal Marşımız bir TÜRK-İSLAM sentezidir. Ama İslami ögesi agır basan bir sentezdir. Büyük Atatürk’le , büyük Şair arasındaki huzursuzluğun ana nedeninin bu durum olduğunu düşünüyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (5)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
İsa çerkez
(22.04.2024 11:28 - #1112)
Çok ayrıntılı güzel bir analiz Kimsenin göremediği önemli bir husus olan Türk tarih tezinin yerine Türk islam tezi istiklal marşımızın ana teması yapılmış. Kaleminize sağlık herkesin dikkatle okuması gerekir diye düşünüyorum.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mustafa ACER
(22.04.2024 14:14 - #1117)
İstiklal Marşı; Türk - İslam sentezi ile yazılmış güçlü Milli duyguları açığa çıkaran anlamlı bir şiir olarak yazılmış, Türk Milletinin Milli ve İslâmî duygularını anlatan içeriği özlü anlatımlar taşıyan bir eser olarak yazılmıştır. İstiklâl Marşı;Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını simgeleyen bir şiir olarak yazılmış ve Türk Milleti tarafından coşku ile okunmaktadır.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
aziz kutoğlu
(26.04.2024 16:51 - #1133)
Öteden beri yeni bir milli marşımız olsun istedim. daha yumuşak, daha sevecen, daha pozitif enerji saçan. Slm
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
aziz kutoğlu
(26.04.2024 16:51 - #1134)
Öteden beri yeni bir milli marşımız olsun istedim. daha yumuşak, daha sevecen, daha pozitif enerji saçan. Slm
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
necla Kendigelen
(10.05.2024 12:51 - #1182)
Dikkat çektiğiniz noktalar için teşekkürler sayın doktorum. Özellikle yapılan yorumlardan yola çıkarak ben de nacizane fikrimi belirtmek isterim.Şiiri yazıldığı dönemin koşulları göz önüne alarak değerlendirmek gerekiyor. İstiklal Marşımız savaş koşullarında yazılıp, kabul edilmiştir. Diğer yandan M.Akif Ersoy'u M. Kema gibi düşünmesi beklenemez. Onun gibi öngörülü olabilseydi şiir mutlaka daha farklı olacaktı. M. Akif'in ilk başlarda devrimlere verdiği tepki ile Mısır'a gitmesini ve sonra durumu kavrayıp yeniden ülkeye dönmesini hem de vatandaşlığa yeniden kabulünü istemesi olayları geç kavradığının göstergesidir. Emeğiniz için teşekkürler.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.