VESTED Onursal Başkanı Adnan Korkmaz ile Sokak Hayvanları sorunu üzerine sohbet

Gündem (Web Sitesi) - Web Sitesi | 03.06.2024 - 14:54, Güncelleme: 03.06.2024 - 15:05 1095+ kez okundu.
 

VESTED Onursal Başkanı Adnan Korkmaz ile Sokak Hayvanları sorunu üzerine sohbet

VESTED Onursal Başkanı Adnan Korkmaz ile Sokak Hayvanları sorunu üzerine sohbet
Bugün Veteriner Sağlık Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (VESTED) Onursal Başkanı Sayın Adnan Korkmaz ile sokak hayvanları sorununu masaya yatıracağız ve Sayın Korkmaz’ın, sorunun çözümüne yönelik önerilerini sizlerle paylaşacağız. D.Paksoy: Sayın Korkmaz, ülkemizdeki sokak hayvanlarının yaşadığı sorunları, popülasyonu, bunların hakları ile kamu kurumlarının bu sahadaki çalışmaları hakkında bizleri aydınlatabilir misiniz? -Korkmaz: Türkiye’de; 6,5 milyon civarında sahipsiz kedi ve köpek varlığının olduğu tahmin edilmektedir. Günümüzde tartışılmaya neden olan can dostlarımız için gerekli olan önlemlerin zamanında alınmadığı için pek çok sorunların yaşandığını görüyoruz. Yaşanan bu sorunların içinde toplumu en çok rahatsız eden ve çoğu zaman meydana gelen köpek saldırılarıdır. Yapılan araştırmalarda, dünya genelinde 600-900 milyon civarında köpek sayısının büyük bir kısmının yaşamlarını, sokaklarda geçirdikleri belirtilmektedir. TBMM Araştırma Komisyonu tarafından yayımlanan raporda; yerel yönetimler tarafından 2019-2024 yılları arasında sahiplendirilen hayvan sayısının 363 bin 358 olduğunun belirtmesine rağmen, görüldüğü gibi sokaklar başıboş dolaşan köpek sayısı bir hayli fazladır. Yerleşim birimlerinin ortasında dolaşan sahipsiz köpeklerin çoğu zaman genç, yaşlı demeden her yaştaki insanlara saldırarak ölümlere neden olduğunu görüyoruz. Bu önemli konuya ne Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ne de Belediyeler tarafından yeterli önlemler alınmamaktadır. Her ne kadar yerel yönetimler (belediyeler) tarafından kurulmuş olan 91.955 hayvan kapasiteli 254 hayvan bakım evi kesinlikle yeterli değildir. Bu bağlamda; hükümetin 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda “Hayvan Hakları Kanunu” olarak değiştirilmesi ve metnin hayvan haklarına gerekli vurguyu yapacak biçimde, Hayvan Hakları Evrensel beyannamesinde uygun olarak yeniden hazırlanması gerekmektedir. Bu husustaki Kanun hazırlanma aşamasında hayvan sağlığıyla ilgili eğitim almış mesleki örgütlerle birlikte sivil toplum kuruluşlarının da görüşleri alınması gerekir. Hayvan Haklarını koruma ve geliştirmenin, başta bütçe olmak üzere, ağırlıklı olarak merkezi ve yerel yönetimlerin yükümlülükleri olduğu ancak mesleki demokratik kitle örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarının ve yurttaşlarımızın katılımını sağlayacak bir düzenlemenin yapılması ve sürecin demokratikleşmesi gerekmektedir. Yapılan bu çalışmaların tamamının merkezi olarak kontrol edilmesine ve çok başlılığın ortadan kaldırılmasına imkan verecek bir düzenlemenin “sokak köpeği popülasyon merkezi” oluşturulmasının yararlı olacağı düşünülmelidir. Sokak hayvanlarının barınmasına yönelik projelerin hazırlanma aşamasında merkezi hükümetler tarafından da denetlenmelidir. Her hayvan ırkı için ayrı bölümlerin olması hayvan refahı ve bunların güvenliği bakımından önem arz eder. Sağlık Bakanlığı; yılda yaklaşık 250 bin civarında kuduz riskli temasın olduğunu, 200 binden fazla insanın sokak köpekleri tarafından ısırıldığına dikkati çekmiştir. Hayvanların direk temasıyla, dışkı ve idrarla, pire, kene, sinek gibi vektörlerle insanlara geçen pek çok hastalıklar vardır. Isırık ve tırnaklanmaya bağlı olarak ortaya çıkan Yara Enfeksiyonları, Kedi Tırnaklama, Mantar, Uyuz, E.Koli, Salmonella, Ekinokok, Kancalı Kurt, Brucella, Tüberküloz, Kist gibi pek çok hastalıklar kedi ve köpeklerden bulaşarak büyük bir risk oluşturmaktadır. Köpek dışkısı ile çevreye atılan parazitlerin yumurtaları, topraklarda ve sokaklarda 1 yıldan uzun bir süre canlı kalabilmektedir. Yağmur ve rüzgârla yayılarak gıda olarak tükettiğimiz sebzelere bulaşmaktadır! İnsan sağlığını riske atan böylesine önemli bir konunun önüne geçilebilmesi için sokaklarda başıboş dolaşan kedi ve köpeklerin barınaklarda koruma altına alınarak kısırlaştırılması, sayılarının azaltılması, aşılanması, iç ve dış parazitlere karşı ilaçlanması hem insan sağlığı hem de hayvan sağlığı açısından önem arz eder. Paksoy: Sayın Korkmaz, geçmişten günümüze kadar sokak hayvanlarının kontrolü için kullanılan yöntemler arasında dikkat çekenler nelerdir. Korkmaz:  Yöntemlerin ilki Avrupa’da, özellikle popülâsyonun az olduğu ülkelerde uygulanan ancak günümüzde karşı çıkılan kitlesel itlaf denebilir. Diğer yöntemler arasında, günümüzde yine şiddetle karşı çıkılan, aynı zamanda etkisizliği ortaya konmuş yerel itlaf, popülasyonun az olduğu ülkelerde (gelişmiş ülkelerde) barınağa al, sahiplendiremiyorsan uyut, popülasyonun yoğun olduğu ülkeler için önerilen önce kısırlaştır. Sonra aldığın yere bırak sayılabilir Paksoy: Ülkemizde hayvanların korunma tedbirleri ve kanunları ile ilgili kurum ve kuruluşlar nelerdir. Korkmaz: Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüdür. Milli Parklar Genel Müdürlüğünün altında 7 farklı daire başkanlığı bulunmaktadır. Bunlarda birisi Yaban Hayat Daire Başkanlığıdır. Bu başkanlığın altında bulunan 6 farklı şubeden birisi Hayvanları Koruma Şube Müdürlüğü. Diğerleri de belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve gönüllü dernekler, hayvan severler olarak sıralanabilir.   Hayvanları Koruma Şube Müdürlüğünün Görevi: 5199 sayılı Kanun kapsamındaki hayvanların korunmasına yönelik Bakanlık kurum ve kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği çerçevesinde faaliyet yapmak, desteklemek ve denetlemek. Bunun için Valilik, Kaymakamlık, Hayvan Koruma Kurulları ile çalışmaları yürütür. Belediyelerin Görevi: Sokaklarda sahipsiz hayvanların toplanıp yakalanması, tedavisi, aşılanması, kısırlaştırılması, barındırılması, sahiplendirilmesi, hayvan sevgisinin yaygınlaştırılmasını sağlamak ve hayvan refahı için gerekli düzenlemeyi yapmak. Sivil Toplum Kuruluşları ve Derneklerin Görevi: Toplumda hayvan sevgisini yaygınlaştırmak için, hayvan hakları ihlallerine mücadele etmek, belediyelerle işbirliği yapmak, hayvan hakları konusunda kamuoyu oluşturmak, mevzuat düzenlemelerine müdahil olmak ve görüş bildirme şeklinde görev üstlenir. D.Paksoy: Peki Sayın Korkmaz şimdi gelelim en önemli konuya. Bu konudaki çözüm önerileriniz ne olabilir. Korkmaz: Sorunun çözümünde, hukuki olmaktan ziyade, sosyo-kültürel, ekonomik ve yönetsel olmak üzere pek çok engeller vardır. Özetle: -Sahipsiz sokak hayvan popülasyonu kontrol altında tutmak için kısırlaştırma şarttır. Ancak kısırlaştırma programları tek bir çözüm merkezinden idare edilmediği takdirde başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. -Bir belediye sınırları içerisindeki hayvanlar kısırlaştırılsa bile, diğer belediye sınırlarından o bölgeye hayvanlar yeniden taşınmakta ve üremeye devam etmektedir. Bu işlemlerin önüne geçilebilmesi için Tarım Bakanlığı ve Belediyelerde veteriner hekim, veteriner sağlık teknikeri ve teknisyeni çalıştırmalı. -Hayvanlar kısırlaştırılıp alındıkları yerlere bırakılsa da sorunlar bitmiyor. Bir kişinin sorumluluğunda olmadıkları için içgüdüleriyle davranan bu hayvanlar sürüleşip, vahşileşip insanlara saldırmaları söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla köpeklerin kanunda ve yönetmelikte belirtilen yerel hayvan koruma görevlilerin zimmetli sorumluluğuna verilmeli. -Ülkemizde sahipsiz sokak hayvanları olaylarının sorumluluğu sadece belediyelere yüklenilmemeli. -Sokak hayvanlarının korunmasına yönelik kanun ve uygulama yönetmeliği çerçevesinde her türlü ölçme ve değerlendirmeye dayalı bir takip sistemi içerisinde sorumluluğunu yerine getiren veya getirmeyenler için ceza, ödül gibi kıstaslar devreye konulmalı. Yapılacak İşler: -Hayvan sayısı, aşılama, kısırlaştırma, ilaçlama konularında; Tarım İl, İlçe Müdürlüklerinden yararlanılmalı. -Kısırlaştırma işleminin gerçekleştirilmesi aşamasında gerekli olan alt yapı hazırlanmalı. -Belediyeler, güçten düşmüş hayvanlar için, tehlike arz eden ırklar için bakım evleri açmalı. -Sokaklara terk edilen sahipli hayvanların takibi yapılmalı, hayvanların koruma kanununda belirtilen cezai işleme tabi tutulabilmesi için belediyelerde çip okuma sistemi kurulmalı. -Sokaklara asla sahipsiz köpekler bırakılmamalıdır. Bu amaçla İl Hayvan Koruma Kurulu ile iletişime geçmeli. -Belediyeler, kısırlaştırma işleminden sonra hayvanları, diğer bir belediye sınırına bırakmamalı. -Sahipsiz sokak hayvanlarının trafik kazası ya da hastalıklarında tedavi için trafik sigortasından yararlandırılmalı. İdari Yapılanma: -Belediyelerin tümünde Halk Sağlığı Müdürlükleri oluşturulmalıdır. Bu müdürlüklere bağlı olarak hayvan hastaneleri açılmalıdır. Hayvan hastanelerinde veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni ve teknikeri istihdam edilmelidir. -Kurulacak müdürlüklerde; zoonoz, çevre sağlığı, sinek-böcek mücadelesi, gıda güvenliği ile işlemlerin yanında sokak hayvanlarının beslenmesi ve barınma ihtiyaçları için çalışmalar yapılmalıdır. -Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünde şube müdürlüğü şeklinde değil de daha üst birimlerden oluşmalıdır. Bütçe: -Avrupa Birliği destek fonlarından yararlanılmalıdır. -Hayvan severlere bağış yapmalarını özendirecek vergi indirimi, ücretsiz hizmet gibi bazı olanaklar sunulmalıdır. -Birden fazla kedi ve köpek sahibi olanlardan ya da yavrulatanlardan ek vergiler alınmalıdır. Sonuç: İnsanlarla hayvanların bir arada yaşamaları iki tarafın yararınadır. Bunun için gerekli yasal önlemlerin alınması gerekir. D.Paksoy: Önemli bir konuda okurlarımızı aydınlatmanızdan dolayı teşekkür ederim. İleride de bu konudaki değerli fikirleriniz ve önerilerinizden faydalanmak isteriz.  
VESTED Onursal Başkanı Adnan Korkmaz ile Sokak Hayvanları sorunu üzerine sohbet

Bugün Veteriner Sağlık Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (VESTED) Onursal Başkanı Sayın Adnan Korkmaz ile sokak hayvanları sorununu masaya yatıracağız ve Sayın Korkmaz’ın, sorunun çözümüne yönelik önerilerini sizlerle paylaşacağız.

D.Paksoy: Sayın Korkmaz, ülkemizdeki sokak hayvanlarının yaşadığı sorunları, popülasyonu, bunların hakları ile kamu kurumlarının bu sahadaki çalışmaları hakkında bizleri aydınlatabilir misiniz?

-Korkmaz: Türkiye’de; 6,5 milyon civarında sahipsiz kedi ve köpek varlığının olduğu tahmin edilmektedir. Günümüzde tartışılmaya neden olan can dostlarımız için gerekli olan önlemlerin zamanında alınmadığı için pek çok sorunların yaşandığını görüyoruz. Yaşanan bu sorunların içinde toplumu en çok rahatsız eden ve çoğu zaman meydana gelen köpek saldırılarıdır.

Yapılan araştırmalarda, dünya genelinde 600-900 milyon civarında köpek sayısının büyük bir kısmının yaşamlarını, sokaklarda geçirdikleri belirtilmektedir.

TBMM Araştırma Komisyonu tarafından yayımlanan raporda; yerel yönetimler tarafından 2019-2024 yılları arasında sahiplendirilen hayvan sayısının 363 bin 358 olduğunun belirtmesine rağmen, görüldüğü gibi sokaklar başıboş dolaşan köpek sayısı bir hayli fazladır.

Yerleşim birimlerinin ortasında dolaşan sahipsiz köpeklerin çoğu zaman genç, yaşlı demeden her yaştaki insanlara saldırarak ölümlere neden olduğunu görüyoruz.

Bu önemli konuya ne Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ne de Belediyeler tarafından yeterli önlemler alınmamaktadır.

Her ne kadar yerel yönetimler (belediyeler) tarafından kurulmuş olan 91.955 hayvan kapasiteli 254 hayvan bakım evi kesinlikle yeterli değildir. Bu bağlamda; hükümetin 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda “Hayvan Hakları Kanunu” olarak değiştirilmesi ve metnin hayvan haklarına gerekli vurguyu yapacak biçimde, Hayvan Hakları Evrensel beyannamesinde uygun olarak yeniden hazırlanması gerekmektedir. Bu husustaki Kanun hazırlanma aşamasında hayvan sağlığıyla ilgili eğitim almış mesleki örgütlerle birlikte sivil toplum kuruluşlarının da görüşleri alınması gerekir.

Hayvan Haklarını koruma ve geliştirmenin, başta bütçe olmak üzere, ağırlıklı olarak merkezi ve yerel yönetimlerin yükümlülükleri olduğu ancak mesleki demokratik kitle örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarının ve yurttaşlarımızın katılımını sağlayacak bir düzenlemenin yapılması ve sürecin demokratikleşmesi gerekmektedir.

Yapılan bu çalışmaların tamamının merkezi olarak kontrol edilmesine ve çok başlılığın ortadan kaldırılmasına imkan verecek bir düzenlemenin “sokak köpeği popülasyon merkezi” oluşturulmasının yararlı olacağı düşünülmelidir.

Sokak hayvanlarının barınmasına yönelik projelerin hazırlanma aşamasında merkezi hükümetler tarafından da denetlenmelidir. Her hayvan ırkı için ayrı bölümlerin olması hayvan refahı ve bunların güvenliği bakımından önem arz eder.

Sağlık Bakanlığı; yılda yaklaşık 250 bin civarında kuduz riskli temasın olduğunu, 200 binden fazla insanın sokak köpekleri tarafından ısırıldığına dikkati çekmiştir. Hayvanların direk temasıyla, dışkı ve idrarla, pire, kene, sinek gibi vektörlerle insanlara geçen pek çok hastalıklar vardır. Isırık ve tırnaklanmaya bağlı olarak ortaya çıkan Yara Enfeksiyonları, Kedi Tırnaklama, Mantar, Uyuz, E.Koli, Salmonella, Ekinokok, Kancalı Kurt, Brucella, Tüberküloz, Kist gibi pek çok hastalıklar kedi ve köpeklerden bulaşarak büyük bir risk oluşturmaktadır.

Köpek dışkısı ile çevreye atılan parazitlerin yumurtaları, topraklarda ve sokaklarda 1 yıldan uzun bir süre canlı kalabilmektedir. Yağmur ve rüzgârla yayılarak gıda olarak tükettiğimiz sebzelere bulaşmaktadır!

İnsan sağlığını riske atan böylesine önemli bir konunun önüne geçilebilmesi için sokaklarda başıboş dolaşan kedi ve köpeklerin barınaklarda koruma altına alınarak kısırlaştırılması, sayılarının azaltılması, aşılanması, iç ve dış parazitlere karşı ilaçlanması hem insan sağlığı hem de hayvan sağlığı açısından önem arz eder.

Paksoy: Sayın Korkmaz, geçmişten günümüze kadar sokak hayvanlarının kontrolü için kullanılan yöntemler arasında dikkat çekenler nelerdir.

Korkmaz:  Yöntemlerin ilki Avrupa’da, özellikle popülâsyonun az olduğu ülkelerde uygulanan ancak günümüzde karşı çıkılan kitlesel itlaf denebilir.

Diğer yöntemler arasında, günümüzde yine şiddetle karşı çıkılan, aynı zamanda etkisizliği ortaya konmuş yerel itlaf, popülasyonun az olduğu ülkelerde (gelişmiş ülkelerde) barınağa al, sahiplendiremiyorsan uyut, popülasyonun yoğun olduğu ülkeler için önerilen önce kısırlaştır. Sonra aldığın yere bırak sayılabilir

Paksoy: Ülkemizde hayvanların korunma tedbirleri ve kanunları ile ilgili kurum ve kuruluşlar nelerdir.

Korkmaz: Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Doğa ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüdür. Milli Parklar Genel Müdürlüğünün altında 7 farklı daire başkanlığı bulunmaktadır. Bunlarda birisi Yaban Hayat Daire Başkanlığıdır. Bu başkanlığın altında bulunan 6 farklı şubeden birisi Hayvanları Koruma Şube Müdürlüğü. Diğerleri de belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve gönüllü dernekler, hayvan severler olarak sıralanabilir.

 

Hayvanları Koruma Şube Müdürlüğünün Görevi: 5199 sayılı Kanun kapsamındaki hayvanların korunmasına yönelik Bakanlık kurum ve kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği çerçevesinde faaliyet yapmak, desteklemek ve denetlemek. Bunun için Valilik, Kaymakamlık, Hayvan Koruma Kurulları ile çalışmaları yürütür.

Belediyelerin Görevi: Sokaklarda sahipsiz hayvanların toplanıp yakalanması, tedavisi, aşılanması, kısırlaştırılması, barındırılması, sahiplendirilmesi, hayvan sevgisinin yaygınlaştırılmasını sağlamak ve hayvan refahı için gerekli düzenlemeyi yapmak.

Sivil Toplum Kuruluşları ve Derneklerin Görevi:

Toplumda hayvan sevgisini yaygınlaştırmak için, hayvan hakları ihlallerine mücadele etmek, belediyelerle işbirliği yapmak, hayvan hakları konusunda kamuoyu oluşturmak, mevzuat düzenlemelerine müdahil olmak ve görüş bildirme şeklinde görev üstlenir.

D.Paksoy: Peki Sayın Korkmaz şimdi gelelim en önemli konuya. Bu konudaki çözüm önerileriniz ne olabilir.

Korkmaz: Sorunun çözümünde, hukuki olmaktan ziyade, sosyo-kültürel, ekonomik ve yönetsel olmak üzere pek çok engeller vardır. Özetle:

-Sahipsiz sokak hayvan popülasyonu kontrol altında tutmak için kısırlaştırma şarttır. Ancak kısırlaştırma programları tek bir çözüm merkezinden idare edilmediği takdirde başarısızlıkla sonuçlanmaktadır.

-Bir belediye sınırları içerisindeki hayvanlar kısırlaştırılsa bile, diğer belediye sınırlarından o bölgeye hayvanlar yeniden taşınmakta ve üremeye devam etmektedir. Bu işlemlerin önüne geçilebilmesi için Tarım Bakanlığı ve Belediyelerde veteriner hekim, veteriner sağlık teknikeri ve teknisyeni çalıştırmalı.

-Hayvanlar kısırlaştırılıp alındıkları yerlere bırakılsa da sorunlar bitmiyor. Bir kişinin sorumluluğunda olmadıkları için içgüdüleriyle davranan bu hayvanlar sürüleşip, vahşileşip insanlara saldırmaları söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla köpeklerin kanunda ve yönetmelikte belirtilen yerel hayvan koruma görevlilerin zimmetli sorumluluğuna verilmeli.

-Ülkemizde sahipsiz sokak hayvanları olaylarının sorumluluğu sadece belediyelere yüklenilmemeli.

-Sokak hayvanlarının korunmasına yönelik kanun ve uygulama yönetmeliği çerçevesinde her türlü ölçme ve değerlendirmeye dayalı bir takip sistemi içerisinde sorumluluğunu yerine getiren veya getirmeyenler için ceza, ödül gibi kıstaslar devreye konulmalı.

Yapılacak İşler:

-Hayvan sayısı, aşılama, kısırlaştırma, ilaçlama konularında; Tarım İl, İlçe Müdürlüklerinden yararlanılmalı.

-Kısırlaştırma işleminin gerçekleştirilmesi aşamasında gerekli olan alt yapı hazırlanmalı.

-Belediyeler, güçten düşmüş hayvanlar için, tehlike arz eden ırklar için bakım evleri açmalı.

-Sokaklara terk edilen sahipli hayvanların takibi yapılmalı, hayvanların koruma kanununda belirtilen cezai işleme tabi tutulabilmesi için belediyelerde çip okuma sistemi kurulmalı.

-Sokaklara asla sahipsiz köpekler bırakılmamalıdır. Bu amaçla İl Hayvan Koruma Kurulu ile iletişime geçmeli.

-Belediyeler, kısırlaştırma işleminden sonra hayvanları, diğer bir belediye sınırına bırakmamalı.

-Sahipsiz sokak hayvanlarının trafik kazası ya da hastalıklarında tedavi için trafik sigortasından yararlandırılmalı.

İdari Yapılanma:

-Belediyelerin tümünde Halk Sağlığı Müdürlükleri oluşturulmalıdır. Bu müdürlüklere bağlı olarak hayvan hastaneleri açılmalıdır. Hayvan hastanelerinde veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni ve teknikeri istihdam edilmelidir.

-Kurulacak müdürlüklerde; zoonoz, çevre sağlığı, sinek-böcek mücadelesi, gıda güvenliği ile işlemlerin yanında sokak hayvanlarının beslenmesi ve barınma ihtiyaçları için çalışmalar yapılmalıdır.

-Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünde şube müdürlüğü şeklinde değil de daha üst birimlerden oluşmalıdır.

Bütçe:

-Avrupa Birliği destek fonlarından yararlanılmalıdır.

-Hayvan severlere bağış yapmalarını özendirecek vergi indirimi, ücretsiz hizmet gibi bazı olanaklar sunulmalıdır.

-Birden fazla kedi ve köpek sahibi olanlardan ya da yavrulatanlardan ek vergiler alınmalıdır.

Sonuç:

İnsanlarla hayvanların bir arada yaşamaları iki tarafın yararınadır. Bunun için gerekli yasal önlemlerin alınması gerekir.

D.Paksoy: Önemli bir konuda okurlarımızı aydınlatmanızdan dolayı teşekkür ederim. İleride de bu konudaki değerli fikirleriniz ve önerilerinizden faydalanmak isteriz.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.