Bağırsak ve beyin neden önemli?
Bağırsak ve beyin neden önemli?
Bağırsak ve beyin neden önemli?
Bağırsaklarımız 100 milyondan fazla sinir hücresine sahip ve mutluluk hormonu olarak da bilinen serotoninin yüzde 95'inin üretiminden sorumlu.
Son zamanlarda, yeni kanıtlar bağırsak mikrobiyotasının - trilyonlarca bakteri, virüs, mantar ve diğer mikroskobik canlılar topluluğu - vücut ve zihin sağlığı için önemini vurguluyor.
Bu, bağırsaklarımız ve beynimizin birbiriyle nasıl bağlantılı olduğunu ve birbirini nasıl etkilediğini gösteriyor. Önemli bir toplantıdan önce mide bulantısı veya kabızlık halinde sinirlilik durumu birçok kişinin başına gelmiş "bağırsak kaynaklı hisler"dir.
Bu iki organın üç farklı yolla birbirine bağlı olduğunu açıklıyor.
Bunlardan ilki, vagus siniri. Beyin ile kalp ve bağırsaklar gibi çeşitli organları doğrudan birbirine bağlayan bu sinir, sinir sisteminin çok önemli bir bileşenidir.
İkinci olarak, beyin ve bağırsak hormonlar yardımıyla iletişim kurar. Ghrelin ve GLP-1 gibi bu maddeler salgı bezleri tarafından üretilir ve tüm vücuda sinyaller gönderir.
Üçüncüsü ise bağışıklık sistemidir.
Vücut ağırlığımızın yalnızca %2'sini oluşturan beynimiz vücut enerjisinin %20'sini tüketiyor. Bağırsakların görevi de yiyecekleri basit moleküllere ayırmak ve tüm organizma için "yakıt" sağlamak üzere bunları absorbe etmek.
Ancak bu iki yönlü bir ilişkidir. Yani beyin bağırsakları etkilediği gibi, bağırsaklar da beyni etkiler.
Günlük hayatımızda bunun birkaç örneğini düşünebiliriz.
Tehlikeli ya da tehditkar bir durumla, hatta iş yerindeki bir toplantı gibi önemli bir olay anında, ilk fizyolojik tepkilerden biri bağırsaklarda meydana gelir. Mide bulantısı hissedebilir, mide krampları geçirebilir ve hatta ishal olabiliriz.
Aşık olduğumuzda midemizde "kelebekler" ya da çok sevdiğimiz birinin yanında olmanın verdiği heyecanı hissederiz.
Öte yandan, kabızsak ve birkaç gün boyunca tuvalete gitmediysek, bu durum rahatsızlığa ve strese neden olabilir.
Bağırsaklarımız bakteri, virüs, mantar, protozoa (tek hücreliler) ve diğer mikroskobik etkenlerden oluşan 10 ila 100 trilyon mikrobiyal hücre barındırır.
Bu sayı, bir insanın sahip olduğu insan hücresinden fazladır.
Uzmanlar bu topluluğun bizimle simbiyotik bir ilişki, yani karşılıklı faydalanma içinde olduğunu açıklıyor.
Onlar yediğimiz gıdalardan besin alırken bizim de besinleri sindirimimize yardımcı olurlar ve kendi başımıza yapamadığımız bazı bileşenleri parçalamamıza da yardımcı olurlar.
Son yirmi yılda, mikrobiyota ve sağlığımız üzerindeki etkisi hakkındaki bilgiler önemli ölçüde arttı.
Uzmanlar, bağırsak sağlığımız için iyi olduğu düşünülen bazı genel müdahaleler olduğunu söylüyor. Örneğin, çeşitli ve dengeli bir diyete sahip olmak iyi bir başlangıç sağlıyor.
Probiyotikler, yani doğal yoğurt, kefir ve kombuça (fermente edilmiş çay) gibi sindirim sistemi için iyi olan belirli bakteri türlerini içeren gıdalar; ve prebiyotikler, yani meyve ve sebzeler gibi lif bakımından zengin ve mikrobiyotayı besleyen bileşenler de oldukça yararlı.
BBC’den
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.