Lipödem Kadın Sağlığını Tehdit Ediyor

Kadınlarda en çok bacak, kalça ve kollarda orantısız yağ birikimiyle kendini gösteren lipödem, yalnızca estetik bir sorun değil; ağrı, hassasiyet ve hareket kısıtlılığına neden olan kronik bir hastalık. Kadınların yaşam kalitesini ciddi biçimde etkileyen bu rahatsızlık, estetik kaygıların ötesinde ağrı, hassasiyet ve hareket kısıtlılığına yol açıyor. Hastaların çoğu, durumun farkına geç vararak tedaviye gecikmiş olarak başvuruyor.

Lipödem, çoğunlukla kadınlarda deri altı yağ bağ dokusunun anormal dağılımı olarak ortaya çıkan ve genellikle morarma, ağrı ve ödemle birlikte görülen kronik bir hastalıktır.

Kalp ve Damar Cerrahı Op. Dr. Hakkı Kürşat Çetin, erken teşhisin önemine dikkat çekerek, konservatif tedavi yöntemlerinden liposakşına kadar hastalığın farklı aşamalarındaki müdahaleleri anlattı. Ayrıca lipödem'in psikolojik etkileri, erken farkındalık ve toplumdaki yanlış algılar üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Çetin, lipödem'in özellikle kadınlarda görülen, genetik ve hormonal faktörlere bağlı bir hastalık olduğunu belirterek, erken teşhisin hastaların yaşam kalitesini artırmadaki önemine dikkat çekti. Hastaların çoğunlukla durumun farkında olmadan polikliniğe başvurduğunu ve tedaviye geç başlamalarının sorun yarattığını dile getiren Çetin, "konservatif tedavi yöntemleri, basınçlı çoraplar ve masaj uygulamalarının hastalığın ilerlemesini yavaşlattığını" ifade etti. çetin, “Basınçlı çoraplar ve masajlar, şişlikleri azaltıyor ve hastaların yaşam kalitesini yükseltiyor” diyerek uygulamaların etkisine değindi.

“ Lipödem daha çok kadınlarda görülen, kadınlarda görülmesinin en büyük sebeplerinden birisi de genetik ve hormonel faktörlerdir. Kadınlarda görülen bacaklarda, kalçada ve nadir de olsa kollarda yağlanmayla ve cilt büyümesiyle gelen bir hastalıktır.

Erkeklerde lipödemin çok nadir görüldüğünü belirten Çetin, “Erkeklerde neredeyse lipödem görülmez. Çok nadir görülen hastalar tıp literatüründe yayınlanır. .

Genetik faktörlere bağlıdır. Eğer genetik faktörleri zayıfsa, yani genetiğinde lipödem varsa daha çok anneden kıza geçer; zaten daha çok kadın cinsiyet tutar. Genetiğinde yoksa daha çok menopoz sonrası ortaya çıkıyor, ama genetik yatkınlığı fazlaysa 20’li yaşlardan itibaren başlayabilir.

Diğer karıştırılan tanı lenfödem hastalıklarıdır. Lenfödem, özellikle kasık bölgesinde lenf drenajının iyi olmamasından dolayı gelişir. Lipödem hastalarının tanısı konuluncaya kadar, çoğu hasta venöz yetmezlik, lenfödem veya ‘obeziteyim, bacaklarım şişti’ gibi şikâyetlerle geç başvurur. Lipödem hastalarının tanısı daha çok sorguyla gerçekleşir; hastalar daha çok “neyim var, bacaklarım ne zamandır şiş, genetiğimde var mı, hormon olarak adet dönemi nasıl düzensizlikler var, östrojen etkisi ne kadar fazla?” gibi sorularla Lipödem tanısını koyup tedavisine başlıyoruz.

Lipödem tedavisine başladığımızda genellikle gecikmiş oluyor. Lipödem tedavisinde konservatif yöntemler kullanıyoruz. Bunlar arasında basınçlı çoraplar, basınçlı giysiler, pnömatik kompresörlü cihazlar ve fizik tedavi ile masajlar yer alıyor.

Kalp damar cerrahisinin uyguladığı tedavilerle ilgili Çetin, “Kompresyon tedavisi, şişmiş bacaklara basınç uygulamak anlamına geliyor. Basıncı çoraplarla sağlıyoruz ve hastaların çoğuna, uzun süre ayakta kaldıklarında bu çorapları giymelerini öneriyoruz. Bu uygulama, hem selülit hem de lipödemli bacak görüntüsünü azaltıyor. Uzun süreli kullanımlarda bacaklardaki şekil düzensizlikleri de azalıyor” dedi.

Diğer tedavi seçenekleri için de konuşan Çetin, “Fizik tedavi doktorları veya fizyoterapistler, masaj ve egzersizlerle lipödemin görüntüsünü azaltmaya çalışıyor. Lenfödem masajları, lenf drenajını arttırarak bacaklarda şişliği ve ağrıyı azaltıyor. Tedavide beslenme de çok önemli; katı yağlardan uzak durulursa lipödemin ilerlemesini geciktirebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

Lipödemden şüphelenenlerin deneyimli doktorlara başvurması gerektiğini söyleyen Çetin, “Bu hastalık için multidisipliner yaklaşım şarttır. Lipödem deneyimi olan damar cerrahisi, fizik tedavi ve plastik cerrahi doktorları birlikte hareket etmelidir. Ayrıca kronik venöz yetmezlikler ve lenfödem, lipödemle karıştırılabiliyor. Tek taraflı şişmelerde genellikle lenfödemden şüpheleniyoruz. Halk bunu bilmiyor; bu yüzden doktora başvurmaları şart” ifadelerini kullandı.

Çetin, farkındalık eksikliğine dikkat çekerek,"kadınların %20-30’u bu şikâyetle doktora başvurmuyor. Sosyal medya, televizyon ve gazeteler farkındalığı artırmada kritik rol oynayabilir. Tedavi öncesi-sonrası fotoğraflar, lipödemin ilerlemesini ve tedavi etkinliğini gösterebilir” dedi.

Erken teşhis ve multidisipliner tedavinin, hastaların yaşam kalitesini yükselttiğini ve lipödemin ilerlemesini yavaşlattığını belirten Çetin, “Erken teşhis ve multidisipliner tedavi, hastaların yaşam kalitesini yükseltiyor ve lipödemin ilerlemesini yavaşlatıyor. Farkındalık oluşturmak, hem hastaları hem de toplumu bilinçlendirmek için çok önemli” ifadelerini kullandı.

Lipödem ameliyatları tedavi edici ameliyatlar değil, daha çok kozmetik amaçlı ameliyatlardır. Her lipödem hastasına ameliyat düşünmemek gerekir.

Liposakşının sağlık açısından en önemli riski, künierenbolidir. Çok sık görülmediği için değil, liposakşın yapılan hastalarda künierenboli riski olduğu için risk taşır. Künierenboli, akciğere pıhtı atması demektir. Liposakşında “bacağımı düzelteyim” derken daha büyük sorunlarla karşılaşabilirsiniz.