AB, Rusya’yı kara para aklama ve terörün finansmanı açısından yüksek riskli ülkeler listesine dahil ettiğini duyurdu. Böylece Rusya, Avrupa Birliği nezdinde Kuzey Kore ve İran gibi sıkı denetim altındaki ülkelerle aynı kategoriye yerleştirildi.

Karar, uzun süredir tartışılan siyasi baskı araçlarından biri olarak görülüyor. Avrupa basını geçtiğimiz aylarda Brüksel’in Moskova üzerindeki finansal baskıyı artırmayı değerlendirdiğini yazmıştı. Rusya, 2002’de FATF listesinden çıkarıldığından beri bu tür risk kategorilerinde yer almıyordu.

Avrupa Komisyonu’nun kararının yürürlüğe girmesiyle AB ülkelerindeki bankalar, sigorta şirketleri, yatırım fonları ve diğer finans kuruluşları Rusya bağlantılı tüm işlemlerde en yüksek düzeyde teyit ve doğrulama prosedürleri uygulamak zorunda kalacak. 

Uzmanlara göre bu, Rus vatandaşları ve Rusya ile bağlantılı şirketler için hesap açma süreçlerini uzatacak, ek belge taleplerini artıracak ve uluslararası transferleri daha zor hale getirecek.

Hukukçular, özellikle ticari işlemlerin ekonomik mantığının açıklanması, para kaynaklarının belgelenmesi ve nihai faydalanıcıların detaylı analizinin zorunlu hale geleceğini ifade ediyor. Bazı uzmanlar, Avrupa’daki finans kurumlarının regülasyon riski taşımamak için Rus müşterilerle çalışmayı tamamen bırakabileceğini de belirtiyor.

Kararın FATF üzerinde etkisi ise belirsiz. Uluslararası standartları belirleyen FATF, üyeleri arasında konsensüsle karar alıyor ve siyasi kararlarla aynı doğrultuda hareket etmeyebiliyor. Bununla birlikte, Almanya ve Fransa gibi hem AB hem de FATF üyesi ülkelerin Brüksel’in listesini argüman olarak kullanarak Rusya’nın gri listeye alınması için baskı yapabileceği değerlendiriliyor. 

Moskova ise bu değerlendirmelere karşı çıkıyor. Rus finans çevreleri ülkenin anti–kara para sistemi açısından “stratejik eksikliği bulunmadığını” savunuyor. Ancak AB’nin bu adımının uluslararası finans kuruluşları üzerindeki algıyı etkileyerek Rusya için daha geniş bir küresel izolasyon riskini artırdığı yorumları yapılıyor.